KAÇ BANKACI DAHA ÖLMELİ?

Hedef baskısı artık can almaya başladı. Bankacılar soruyor: Sektöre yönelik çalışma kanunun çıkması için kaç bankacının daha ölmesi gerekiyor?
Konya’da gencecik bir kız…
Daha 21 yaşında.
Çocukluğundan beri hayalini kurduğu bankacılık mesleğine başlar.
Dışı seni içi beni yakar misali girdiğine bin pişman olur.
Sektöre girer ama her şey dışarıdan görüldüğü gibi değildir.
Acımasız hedeflerin olduğu sektörde bankacının sadece adı vardı.
Her şey satıştı!
Sat ama nasıl satarsan sat.
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan ve sadece Türk icadı olan DİREKT SATIŞ kadrosunda çalışmaya başlar.
Asgari ücret ve sattığın kadar prim.
Ama onu primden çok verilen söz ilgilendiriyordu. Çok satış yaparsan şubeye geçersin.
Her şey satışa bağlıydı ya..
O da çok satış için yollara düştü. Konya-Karaman ve ilçeleri karış karış dolaştı.
1 pos, bir kart ve bir sigorta daha fazla satabilmek için.
Sonunda trafik canavarı aldı onu annesinden sevdiklerinden…
Genç bankacı Gül’ün ölümüne sadece annesi değil on binlerce bankacı ağladı.
O acıyı yüreklerinde hissettiler.
Ancak sektör öyle bir hale gelmişti ki,  bazı kişiler bu matemi bile eleştirdiler.
Trafik kazasının her meslekte olabileceğini söyleyerek olayı önemsizleştirdiler.
Özellikle bazı bankaların genel müdürlük ve bölge müdürlüğünde çalışanlar tarafından adeta sosyal medya trolü gibi saldırı yapıldı.
Haberin paramedya.com’da paylaşılmasından rahatsız oldular.
Bu tür haberlerin bankacılık mesleğini itibarsızlaştırıyormuş.
Buradan bu kişilere sesleniyorum:
Bankacılık mesleği genç bir kızın 1 pos, bir kart ve bir sigorta ugruna yollarda öldüğünü haber yapmak mı itibarsızlaştırdı?
Bu haberle mi bankacılar artık gittikleri yerde  kovuluyorlar?
Bu haberden dolayı mı bazı iş yerleri “bankacı giremez”yazısı asıyor..
Bu haberde mi “müşterinize kendinizi acındırın hedefim var diyip satış yapın”diye  öneri vardı?
Bankacılık sektörü bugün hiç olmadığı kadar itibarsız bir meslek haline geldiyse o bazı kişilerin  3 kuruş daha fazla yıl sonu primi alacağım diye  acımasızca uyguladığı hedef baskısıdır.
Sat ama nasıl olursa sat felsefesi bankacılık sektörünün itibarsızlaştırılmasıdır.
Hedef baskısıyla müşterinin hiçbir zaman işine yaramayacak sigortalar satıldı bu ülkede..
Bankacılık sektöründe bugün kar marjı azaldı.
Çünkü artık koca ülkenin yarısından fazlası borçlu ve batık durumda. Bankacılar kredi ve kart verecek düzgün KKB’li müşteri bulmakta zorlanıyor. Olanın ise limiti olmadığından yasal olarak veremiyor.
Tüm bu gerçeğe rağmen hedefler bir önceki yıla göre yüzde 30 hatta bazı bankalarda yüzde 60 arttırılmış durumda.
Yüzde 4 büyüme hedefi olan bir ülkede bankaların büyüme hedefi yüzde 40-50 olursa daha çok Gül’ler solacak, daha çok canlar yanacak…
Bunun tek çözümü Çalışma Bakanlığı’nın artık bankacılık sektörüne yönelik  bir iş kanunu.
Bakanlık bu kanunu çıkartmadığı sürece 21 yaşında ölen Gül ve onun gibilerin mebali günahı boyunlarında asılı kalacaktır…
Facebook