BANKACININ ÇILDIRTAN AJANDASI

Hanife Serter, bir bankacının ajandasını yazdı. Bu hedefler ve talepler 200 bin bankacının “evet benim de başımda”dedittirecek türden…
Gelir gelmez ve günde 10 kere, hatta akşam eve gittiğinde Mail’lerine baktın mı ?
Mail’lere cevap attın mı ?
Öğlene kadar 10 kart sattın mı?
2 işyerine ziyaret yaptın mı?
Kredi kullandırdın mı ?
İnternet şube pazarladın mı?
BES yaptın mı?
Vadeli mevduat buldun mu?
Vadesizde para bıraktırdın mı?
Sigorta, Kasko yaptın mı?
Kredi teklifi hazırladın mı?
Kredi kullandırdın mı?
Döviz alıp, sattın mı, kurdan kar ettin mi?
Tüketici kredisi açtın mı?
Konut kredisi verdin mi?
DASK yaptın mı?
Müşteriyi parasını yüksek faiz veren diğer bankaya götürmemeye ikna ettin mi? ederken daha da düşük faiz vermeyi denedin mi?
Krediden dosya masrafı kestin mi? Hesap işletim ücreti aldın mı, otomatik fatura bağladın mı ? Maaş ödemesi transferi yaptın mı ?
Yeni müşteri buldun mu ? Bulduğunu tuttun mu? Tuttuğunu memnun ettin mi ? Ettiğinden yeni müşteri sordun mu?
Bunlardan 1’i, 2’si eksik mi ?
Akşam iş çıkışı Bölge’ye toplantıya gel. Sabah mesaiden önce Bölge’ye uğra…hesap ver.
Üstü kapalı verilen mesajlar:
Doktora gitme, çocuğuna hasta da olsa kendin bakma, mümkünse  doğurma, birinin yasını tutma, yıllık izne çıkma, çıktıysan telefonu kapatma, tatilde bile maillere göz atmayı bırakma, hedefin tutmadan şubeden çıkma, çıktıysan suçluluk duyguları içinde kaybol, yaptığın hiçbirşeyden zevk alma, yat kalk iş bulduğuna şükret, hiçbir konuyu fazla uzatma, hakkın da olsa savunma, hedefleri sorgulama, zekanı ortaya koyma, düzene uy, itaat et.
Geç saatlere kadar da çalışsan, sen yöneticisin, kapsam dışısın, fazla mesai falan da bekleme…
Sesini sakın çıkarma. Hatta mümkünse hiç düşünme. Arkadaşına bile düşüncelerini söyleme, arkadaş olmaya da gerek yok zaten, herkes senin rakibin, kimseye fazla güvenme..
Ruhsuz, duygusuz, mutsuz yaşa.
Emeklilikte rahat edersin diyeceğim ama, yarınının garantisi yok.
Hayal bile etme…
Bu çalışma şekli insan haklarına, insan onuruna , insan sağlığına aykırıdır.
Kurumları büyük yapan, rakamları kadar değerleridir. Değerlerini yitirmiş kurumlar, içi boş birer hayalettir. Ve hayaletlerden korkmamak gerekir.

Hanife Serter