GMY’NİN ADI YOK!

Hanife Serter Fişek, YAPAN NASIL YAPIYOR diyerek adeta mobbingi  mübahlaştıran Genel Müdür Yardımcısı’nın analizini  yaptı. ortaya öyle bir sonuç çıktı ki!
Geçtiğimiz haftalarda, yine bu sitede ” mobbingci” olarak görülen ancak bunu kabul etmeyen (!) bir GMY’nin röportajını okuduk. Sistemi ve yaptıkları uygulamaları büyük bir inançla ve kararlılıkla savunduğu, gayet doğal bulduğu görülen GMY her nedense bu sözlerinin altına imzasını atmaktan kaçınmıştı. Belki de türlü yetkilerle donatılmış olmasına rağmen bu çok inandığı sistemi savunduğu röportajı vermeye yetkisi yoktu. Röportaj verme konusunda İmza yetkisi olmayan bir GMY…Sözlerinin altına imza atamayan bir GMY. Sözlerinin, cümlelerinin mobbing yaptığının açık açık itirafı olduğunun farkında olmayan, ağzından çıkanı kulağı duymayan bir GMY.

Bu tür röportajları okuduğumda kişilerin en çok kullandığı sözlere dikkat ederim . İnsanları tanımak için en iyi araçlardan biri çok sık kullandığı sözleri ve kalıpları iyi duymaktır. İnsan sözcüklerle ” düşünen” bir varlıktır. Atalarımızın tabiri ile insanın fikri neyse zikri odur kısacası.

Bu gözle bakınca anlaşılan o ki GMY’nin aklı fikri ” satış”taydı. Satış, baskı, başarı, hırs, ödül, enerji..En sık kullandığı sözcüklerdi.

GMY’ye göre 35, 40 yaş üstü bankacılar enerjisi düşük, artık “işe” yaramaz kişilerdi. Yapan Nasıl yapıyordu, satan Nasıl satıyordu, ödülü kapan Nasıl kapıyordu ?Anlaşılan GMY nedenini, nasılını bilmiyor , merak etmiyor , sadece “koltuğunu korumasını ” sağlayacak sonuca bakıyordu. Çünkü onun tabiri ile ” korunması ” gereken ” en değerli ” yegane varlık “koltuktu” . Sistem bu koltuklar üzerinden yürüyordu . ” Baskı” yapıldıkça ” başarı” artıyordu.
Anlaşılan o ki GMY, “mantığı zorlayan” hedefleri gerçekleştirmek uğruna sapılan “yanlış” yolları, ” fiktif” satışları bile umursamıyor , amaca giden her yolu mübah görüyordu.

Muhtemeldir ki bu sebeplerle GMY, hangi meslekte olsa tecrübesinin doruğunda, işinin erbabı, hata yapma, bile bile işini riske atma , mesleğin temel ilkelerinin ( doğruluk, dürüstlük,güven) dışına çıkma ihtimali düşük  kabul edilen 35-40 yaş ve üstü çalışanların bu sektörde ” enerjisi düşük” bahanesi ile sistem dışına çıkarılmasını gayet doğal buluyordu .

Oysa Fazla mesaisi, toplantısı, eğitimi, iş yemeği eksik olmayan, hafta içi geç saatlere kadar çalışmış, hafta sonlarını ” mesleki eğitim”leri için kurumuna feda etmiş nesillerdi 35-40 yaş grubu. Bankaların ” bankacılık okulu” olduğu zamanlarda çekirdekten yetişmişlerdi. Defalarca ekonomik kriz yaşamış, binlerce müşteri tanımış, insanları KKB’sine bile bakmadan gözüne bakarak tanıyacak, kredibilitesini anlayacak deneyime ulaşmışlardı. Karlılık için önce ” zarar” etmemek gerektiğini bilecek, Bankasının göz göre göre zarar etmesine izin vermeyecek bilinçteydi hepsi.  Balonlarla , şekerlerle kandırılamayacak, masallarla, ninnilerle uyutulamayacak, ünvanlarla şımartılamayacak, mesleki farkındalığı yüksek bir nesildi .

Gerçek şu ki Enerjileri düşük değil , etik değerleri ( ve biraz da maaşları ) yüksekti . Oysa GMY için etik neydi ki ? ( Röportaj boyunca ” etik” sözcüğü bir kez bile geçmemişti. Belli ki pek kullandığı, önemsediği bir kavram değildi )  .

Onun tek kuralı ” hedef realize” idi. Daha düşük maaşlarla , başarı hırsı ile hedeflere yürüyecek, göz boyayan türlü ödüller uğruna türlü uyanıklıklar yaparak , hem müşterisini, hem üst yönetimini “kandırmaktan”  imtina etmeyecek “yüksek enerjili” bankacıları tercih edecekti tabii. Onları kıyaslayacak, yarıştıracak , ünvanlar saçacak, birbirine kırdıracak ama tüm bunları yaparken de “one man show” kibrine kapılıp kafasını vurdurtmayacaktı.   Sinsilik pelerinine sarılarak kendini koruyacak, gizleyecek bir zekaya sahipti belli ki. Laf arasında son dönem popüler olan ” metal yorgunluğu ” deyimini kullanarak, yukarılara göz kırpmayı bile ihmal etmiyordu. Çok yönlü düşünüyordu belli ki . Büyük oynuyordu. “Ülkenin geleceği , gençlik, işsizlik” sözlerini cümle içinde kullanarak , tecrübenin doruğunda insan kaynağını, psikolojisini alt-üst ederek işinden etmenin ” normal” karşılanması gerektiğini söyleyebiliyordu . Bu GMY her cümlesinde adeta “ben mobbingciyim” diye bağırıyordu.

Bu hırsı ile başarı onun için kaçınılmazdı. Röportaj’da İsmini verecek cesareti, yetkisi yoktu belki ama olsun. O hayallerinde  geleceğin GM’siydi…