BANKACILIKTA AKILLARI ZORLAYAN MATEMATİK

Hanife Fişek, bu hafta baknacılıkta akılları zorlayan bir konuyu ele alıyor. En çok şube kapatan bankalardan biri nasıl oluyor da personel sayısını arttırıyor?
Geçtiğimiz günlerde bankacılık sektörü ile ilgili yine  bir çok rakamsal veri açıklandı.
Açılan, kapanan şube sayıları, artan azalan personel sayıları, karlılık artış oranları, büyümeler ve daha neler neler. Bankacıların işi eskiden beri rakamlarladır.
Çoğu zaman insanlar susar rakamlar konuşurdu eskiden.
Neyin nasıl hesaplandığını, hangi rakamın nereden nasıl alındığını, neyin artıp neyin azaldığını ve nedenini az çok bilirdi tüm bankacılar, özellikle de müdürler ve şefler .
O yüzden çok fazla konuşulmasına gerek kalmaz, aynı dili bilen, anlayan, konuşan insanlar olarak az cümle ile çok şey anlatılır, anlaşılırdı.
Sonra bilgisayarlar bir çok işi devraldı. Hedeflerin verilmesinden, sonuçların hesaplanmasına kadar bir çok veriyi detayı ile hesaplamaya, farklı farklı formüllerle çok farklı açılardan kıyaslamaya, karşılaştırmaya başladı.
Netice raporu , performans raporu , günlük, haftalık, aylık tablolar, yüzlerce hedef, binlerce veri, hangisi ortalama , hangisi bakiye, hangisi yüzdesel artış, hangisi hangi döneme göre oransal büyüme vs. derken ipin ucu iyice kaçtı. Artık değil şubedekiler, bölge ve genel müdürlükte çalışanların, hatta hesaplamayı yapan bilgisayarların başında olanların, programları yapanların bile bir çok kalemle ilgili hesaplamaların mantığı konusunda fikri olmamaya başladı.
İpin ucu da işte tam bu noktada kaçtı.
Bu noktadan sonra ise BANKACILIKTA yeni bir dönem başladı.
Artık rakamlar yerine insanlar konuşuyor, konuşurken rakamları kullanıyordu. 
Elbette  ki rakamlar YALAN söylemez . Ama insanlar söyler. Üstelik rakamlarla daha da inandırıcı YALANLAR söylerler.
PATRON KATINDA OLANLAR
Bankacılık hayatım boyunca çok sayıda değerlendirme toplantısına katıldım. Yılda bir iki kez olanlarda üst yönetimlerin patronlar huzurunda yaptığı sunumlara şahit oldum.
İlk yıllarda bu sunumlardaki standartlar dikkat çekiciydi. Her yıl belli kalemlerdeki ortalama, belli kalemlerdeki bakiyeler, bazı ürünlerdeki adetler bir önceki dönem ile kıyaslanır, yıllar itibariyle meydana gelen artış ve azalışlar net olarak ortaya çıkardı.
2000’li yıllardan itibaren bu konudaki yaklaşım artık değişmişti. Dikkatimi çeken şey o yıl ” büyüme” hangi açıdan yüksek ise Üst yönetimlerce onun ön plana çıkarılıyor olmasıydı .
Örneğin kredi kartlarının “adetlerinin  arttığı yıl , Bu yıl kredi kartı adedinde yüzde şu kadar artış sağladık, şu adede ulaştık, rakipleri şöyle geride bıraktık vs.  ” verisi ve söylemleri  ön plana çıkarılırken, kart sayısında istenen artışların olmadığı başka bir yılda bu kez ” kart cirosu” , ” üye işyeri adedi“, “takipteki kredi kartlarına sağlanan tahsilatlar ” gibi nispeten ” iyi” olunan kalemler ön plana çıkarılıyor hatta tüm şubeler de bu veri üzerinden değerlendiriliyordu.
ŞUBENİN YENİ HEDEFİ
Üstelik dereyi geçerken at değiştirircesine bazen bu hedef kalemleri dönem başında öncelikli olmadığı halde yıl sonuna doğru bir anda en ” kritik” hedef kalemi olarak şubelerin önüne koyuluveriyordu.
Hinterland özellikleri, şubenin içinde bulunduğu piyasa koşullarının objektif bir değerlendirmesi bile yapılmadan tüm şubeler aynı hedef kaleminde banka ortalamasının “altında” kalmanın hesabını vermeye mecbur bırakılıyordu. Üstelik de ” tabu” oyunundaki gibi ” yasak” sözcükleri kullanmadan. O yasakların başında da şubenin “personel sayısı ve kalitesi” ile ilgili söylenebilecek her türlü söz oluyordu .
RAKİPLERDEN İYİ OLMAK
Değerlendirme toplantılarında dikkati çeken başka bir konu da Banka’nın tüm rakamlarının ana rakiplerle karşılaştırılmasına , yeşil, kırmızı, mavi banka kodları ile her türlü verinin kıyaslanmasına, her konuda , her kalemde rakiplerden daha iyi olunması hedeflenmesine rağmen hiç bir zaman onların şube ve personel adetleri ile ilgili bir ” karşılaştırma” yapılmamasıydı. Onlardan daha az sayıda şube ve % 20-40 arasında değişen oranlarda daha az sayıda personel ile iş yapılmasına rağmen hedef her zaman için onlarla aynı hatta daha iyi rakamlara ulaşmaktı. İşin ilginç tarafı o ilk yıllarda öylesine adanmış, inanmış, azimli, nitelikli bir çalışan profili vardı ki bu hedeflere ulaşılması için gece gündüz çalışırlardı.
ŞUBE AZALDI  PERSONEL ARTTI(!)
Geçtiğimiz hafta açıklanan tablolarda, şube adedi düştüğü halde, personel sayısı artan bir banka  dikkatimi çekti. Diğer hiçbir bankanın yapamadığını yapmış olan bu banka rakamlarla güzel oynuyor, duyulmak isteneni güzel söylüyor diye düşündüm içimden. Ne de olsa rakamları istediğin gibi göstererek insanları inandırmanın moda olduğu bir çağda yaşıyoruz. Ben şahsen bana hazır sunulmayan , ısrarla gizlenen sayısal verileri daha çok merak ediyorum. Herkese de tavsiye ederim.
Bir bilgi de sağlık sektöründen : Kullanılmayan organlar zamanla işlevini yitiriyormuş. Sanırım beyin dahil …