BANKACILARIN VİCDANI VAR MI?

200 bin bankacının bende vicdan var mı diye sorgulayacağı bir yazı. Hanife Serter’in bu yazısı sizin de vicdanınızı sorgulatacak..İşte o muhteşem yazı:
Uzun yıllar önce, bankacı olmak istediğini söyleyerek yanıma  gelen, fikrimi soran uzak bir akrabamızın kızı ile tesadüfen yeniden karşılaştım geçtiğimiz günlerde.
Adı Ayşe.
O yıllarda çok sayıda Banka’ya iş başvurusunda bulunmuş, en sonunda birine kabul edilmiş, çalışmaya başlamış. Artık neredeyse on yıllık bankacı olmuş.
“Nasıl gidiyor, memnun musun ? ” diye sordum.
Acı acı gülümsedi Ayşe. Üç gündür uyku uyuyamıyormuş.
“Üç gün önce ne oldu ki ? ” dedim, sustu..
Derin bir iç çekti. Sonra başladı anlatmaya.
” Abla” dedi..” İçimde öyle bir sızı var ki, kimseye anlatamıyorum. Hem utanıyorum, hem de anlamazlar diye düşünüyorum. Ama belki sen anlarsın. Bu işin içini dışını bilen birisin sonuçta. Üzerimizdeki baskı artık inanılmaz boyutta. Banka sigortalara taktı son dönemde. Bankacılık dışında sigortacı olduk hepimiz. Ne yap et, günde üç sigorta poliçesi kes diye emir var büyük yerden. Maillerle, telefonlarla tacizin sonu yok. Satamazsan hesap vermek zorundasın Bölge’ye. Üç gün önce,  gün boyunca tek bir sigorta bile kesemedim. Gün sonuna doğru benden  biraz daha büyük bir kadın geldi. Maaş müşterimiz olan fabrikada çalışıyormuş. Asgari ücretli. Çocuğun okul masraflarına yetişemedim bu ay diye dert yandı, kart borçları birikmiş, kira artış zamanı gelmiş, çok sıkışmış ödemeleri belli. Az bir ihtiyaç kredisi alıp rahatlamaktı derdi.
Sistem de hazır vermeye, sorun yok.
Tam işlemleri yapacakken Bölge’den telefon geldi, bugün hiç sigorta satışınız yok, aksiyonunuz var mı ?” diye soruyorlar .
Bir yandan da şube müdürümü aramışlar sıkıştırmışlar ki o mesaj yazıyor şube ekranından, “ne yap et önündeki müşteriye üç sigorta kes ” diye.
Bir an elim ayağıma dolaştı, ” Tamam o işlemi yapıyorum ben. ” deyip kapattım telefonu acele.
Ne yapacağımı bilemedim önce ama sonra birden ağzımdan çıkıverdi.
“Kredini onaylatırım ama şartı var dedim.
Evine eşya sigortası, sana ferdi  kaza sigortası, çocuğuna da hastalık sigortası kesmemiz gerek.
Yoksa kredi onaylanmaz.
Şartlı kredi. ” Kadın şaşırdı, yutkundu. “Çok tutar mı ? ” diye sordu. “Yok” dedim. “O kadar daha fazla kredi veririm taksit taksit ödersin.” Çaresiz kabul etti.
Krediyi verip hesaba geçtim. Sigortaları da bir güzel kestim. Bir de krediyi vadesizde tutun diye talimat var yukarıdan. Malum vadesiz hedefi. “Bugün git, yarın gel çek” dedim.  Gönderdim. Gitti. Ertesi gün elinde küçük bir paketle geldi yanıma. ” Akşam ellerimle ördüm senin için, Allah senden razı olsun, dar zamanımda hızır gibi yetiştin ” deyip verdi.
Anneannemin eskiden ördüğü patiklerden örmüş. Yumuşacık, sıcacık.” Nasıl utandım. Nasıl .. Bilemezsin. İki maaşlık kredi için belki iki haftalık market harcaması kadar sigorta poliçesi kestim ben bu kadına.
Başına bir kaza gelse, gelip sigortadan istemeyi de bilmez, aklına gelmez, evindeki  eşya çalınsa, yansa sigorta karşılar mı bilinmez.
Çocuğu hasta olsa gözü sigorta görmez.
Yaptık mı yaptık sigortayı ? O günü kurtardık, bölge toplantıya çağırmadı.
Hedefe üç çentik daha atıldı. Ama o günden beri benim de içime bir çentik atıldı sanki, acıyor da acıyor. Geceleri uyuyamıyorum, sebepsiz. Huzurum kalmadı bu işte artık. İçim sızlıyor. Ama iş işte sonuçta, bırakıp da gidilmiyor da…”
YA VİCDANINI KAYBETSE
” Ayşe” dedim. O sızlayan şey senin vicdanın. Onu kaybetmediğin için şanslısın. Vicdanının sesini duyduğun sürece hala insansın. Öyle çok o sesi duymayan, vicdanı köreldiği için kendi hatasını görmeyen insan var ki. Oğluna protez bacak taktırmak için 2.000 TL. kredi çekmek isteyen emekli adama, işsizlik sigortası dahil 400 TL’lik sigorta  yapanları duydum. Seksen yaşındaki, zor konuşan, az duyan  insanlara Bireysel Emeklilik satanları. Şeker hastalığı, kalp rahatsızlığı olanlara , vefat etse hiç ödenmeyecek olan hayat sigortası yapanları.
Yapılmış olmak için yapılan, satılmış olmak için satılan sigortalar, insanların zaafiyetinden, bilgisizliğinden, mecburiyetinden faydalanarak cebinden sessizce çekilip alınan paralar. Düpedüz vicdansızlık, insafsızlık. 
Ayşe anlattı, günah çıkardı.
Rahatladı mı , bir daha yapar mı, zamanla alışır mı bilmem. Bildiğim tek şey; Vicdan azabı  insanın kendi kendine verdiği en ağır cezadır .
Her cezadan kurtulur da, o cezadan kolay kolay kurtulamaz insan