Bu iş yerinde virüs var!

Bankalar işin kolayını buldu. Mobbingi virüs gibi yayıp personelden kurtuluyorlar. Bir gün birileri gelip o bankanın kapısına DİKKAT BU İŞ YERİNDE MOBBİNG VAR yazarsa şaşmayın!
Bilmem hiç duydunuz mu ?
Bir virüs  var.
Tehlikeli.
Bulaşıcı.
Bazen ölümcüldür ama genellikle süründürür.
Bir bünyeye girdi mi söküp atmak artık çok zor.
Direnci düşürür.
Zayıflatır bünyeyi. İçten içe çürütür.
Bildiğiniz virüslere benzemez. Ne laboratuvar ne bilgisayar virüsü bu..Gözle görülmez. Sadece sonuçlarını görebilir, varlığını hissedebilirsiniz. Kurumlara dadanır, en zayıf bünyeli yöneticileri yakalar önce, narsist ve özgüveni düşük olanlar potansiyel risk taşır ama onlar genellikle taşıyıcıdır. Hasta olmaz, hasta ederler. Bilenler bilir onu. Çalışanlar ona halk arasında ” Mobbing” derler. Duya duya artık adını öğrendiler çoğu. 
YURTDIŞINDAN GETİRDİLER
Yurtdışından gelenler getirdi muhtemelen bunu ülkemize. Eskiden bilinmezdi, duyulmazdı.
Üst yönetimler kimsenin kimseyi hasta etmesine izin vermezdi bu kadar. Korurdu, kollardı. Ya da belki bünyeler daha dayanıklıydı, sağlamdı. Sanki eskiden daha bir sağlıklıydı kurumsal yapılar. Ama son yıllarda fena bir salgın var. Kırıp geçiriyor, özellikle de bankacıları. 
Yukarıdan aşağıya doğru hızla bulaşıyor. Çalışanı bezdire bezdire iş yaptırma, işi artık yapamayacak duruma getirip işten attırma, daha da iyisi  arkasına bakmadan kaçırma virüsü bu. Bazı kurumların işine geliyor, sanki bile isteye yayıyorlar .
Ne de olsa öyle bir savaş taktiği,  nüfusu azaltma yöntemi bile var.
Kurumlar neden bundan faydalanmasınlar ki ?
İşten çıkarmak maliyetli. İhbar süresi, tazminatı, kıdemi. Çok masraflı iş. Bunu daha masrafsız ve sessizce halletmeyi seçiyorlar belki. Toplu işten çıkarmalar da göze batıyor, en tepedekiler bunu günah sayıyor malum. “Aman şimdi kimseyi kızdırmayalım. Virüsü yay…Giden gitsin, kalan sağlar bizimdir”  taktiği. 
Mobbing kişiden kişiye de yapılsa, kurumdan kişiye de yapılsa sonuçları ağır.
Yurtdışında, özellikle gelişmiş ülkeler bu virüsle mücadele edecek aşı niteliğinde yasalar çıkarmışlar, aşıyı kabul etmeyen bünyelere sonradan vurulan tetanoz iğnesi gibi  ağır yaptırımlar, cezalar uygulamışlar. Ne yazık ki ülkemizde daha işin başındayız.
Bu virüsle nasıl mücadele edeceğimizi tam bilmiyoruz. Yeni yeni başlıyoruz, konuşmaya, korunmaya, bilinçlenmeye. Çünkü beyaz yakalılar olarak artık çalışırken ölmek ya da duygusal açıdan sakat bırakılmak istemiyoruz. Bu konuda yapılmış yayınlar var. Kim yapıyor, kime yapıyor, neden, ne zaman, Nasıl yapıyor ? Maruz kalan ne hissediyor. Fiziksel ve psikolojik olarak nasıl bir zarar görüyor ? Hepsi incelenmiş, anlatılıyor. Kurumun en başındaki kişi bu virüsle mücadele etmekte kararlı, virüsü bulaştıralar acı ilacı içmeye hazır, virüsten hasta olanlar tedaviye istekliyse olumlu sonuçlar alınabilir belki. CEO’lar tüm bünyeyi hasta eden bu Mobbing virüsünü yayan kompleksli yöneticileri tespit edip karantinaya alabilirler, kurum dışına atabilirler. Bu virüsün yıkıcı zararlarına maruz kalmış çalışanlarını rehabilite edebilirler. Bu hastalık daha fazla yayılmasın diye kararlı şekilde mücadele edecek kurallar koyabilirler. Yeter ki istesinler. İstemiyorlarsa, göz yumuyorlarsa hatta bu tür davranışlara prim veriyorlarsa dikkat etsinler. Bir gün gelip de birileri o kurumların kapısına “ DİKKAT! BU İŞ YERiNDE MOBBİNG VAR! “ yazısı asarsa şaşırmasınlar.
Çünkü virüs mağdurları ister ki ; en azından yeni mezun pırıl pırıl gençler yanılıp da bu kapılardan içeri adım atmasınlar, virüs kurbanı olmasınlar.