Bir BANKACININ Vasiyeti

Yaşam Koçu Hanife Serter, bir bankacının vasiyetini yazdı. Tabii ki, vefattan sonra açılacak! Trajikomik bir yazı:
Vefatımdan sonra açılmak üzere…

Son yıllarda çok sayıda meslektaşımın arka arkaya ani şekilde vefat etmesi üzerine  yazılı bir vasiyet bırakmaya karar verdim. Yaşarken söyleyemediklerimi, ölünce okumanız ilk isteğim..

İş bu vasiyeti Kırk yaşıma girmek üzere olduğum bu günlerde, aklım başımda ve şuurum yerinde olarak hazırlıyorum. 

Öncelikle değerli ailem, güzel çocuklarım, sevgili eşim,

Yıllardır yorgun, argın eve gelip, sinir, stres, endişe içinde olduğumdan sizlere gösteremediğim sevgim, ilgim, şefkatim için beni affedin. Aklım işte kaldığından, telefonlar çaldığından, gruplara “kim ne satmış, satmamış..” diye mesajlar yağdığından, insanlarla uğraşmaktan bezdiğimden,  eve gelirken bedenimi zar zor taşıyıp, ruhumu taşıyamadığımdan sizlerden uzaklaştım, sizlere yabancılaştım. Farkındaydım ama değiştiremedim . Beni affedin. 

Evin borcu, arabanın borcu, okul taksitleri, kurs ücretleri, tatil ödemeleri, kredi kartı ekstreleri beni işe bağladıkça bağladı.. En sonunda ben artık onların kölesi olmuştum. Farkettiğimde artık çok geçti. Değiştiremedim. Beni affedin.

Hedef tutsun diye yaptığım BES’lerden başka birikmiş bir param yok. Kredi ve kredi kartı borçlarım çok. Hayat sigortası kredileri kapatır belki. Size bırakacak yüklü bir malvarlığım hiç olmadı malum, yok. Yine de ömrümün sonuna kadar çalıştım bakın. Size harcamam gereken zamandan çalarak kazanmaya çalıştıklarıma rağmen kazanamadığımı, kaybettiğimi farkettim. Ama değiştiremedim. Beni affedin.

Varlığını yokluğunu pek anlayamadığım çalışma arkadaşlarım,

Aynı kaderi paylaştık sizlerle, birlikte ağladık, birlikte gülemedik pek malum. Dertleşmeye bile zamanımız olmadı, hep çalıştık. Konuşmak bile yasaktı neredeyse. Anlatsam rahatlayacaktım belki ama.. Ne yalan söyleyeyim. Güvenemedim. Bu güvensizlik çökertti beni belki de içten içe.. Kırdım sizi, kızdım  belki, tersledim. Güven olmayan ortamda ruh huzur bulmuyor. Farkettiğim zamanlar oldu ama. Değiştiremedim. Beni affedin. 

Yönetemeyen yöneticilerim, 

Sizleri de unutmadım. Nasıl unutabilirim ? Şimdi bu vasiyetname okunuyorsa…yani ben ani şekilde ölüp gittiysem bir gün, bir akşam, ya da bir sabah, bir beyin kanamasından ya da ani bir kalp krizinden… Kanser olup tedaviye cevap veremediysem ya da… Dilimin ucuna kadar gelip de, Size veremediğim cevapların da rolü vardır bunda… eminim.  Bazılarınız özellikle ( ki onlar kendini biliyor..) öylesine bezdirdiniz ki beni işten… Ayaklarım geri geri gitti çoğu sabah. Değiştirmek istedim yolumu, değiştiremedim. Şimdi sizin tek bir endişeniz vardır. “Ne olacak bu hedefler, böyle aniden de ölünür mü, ölenin hedefleri benim rakamlardan düşülür mü ?!?!” diye düşünüyorsunuzdur cenazemde timsah gözyaşları dökerken. Öyleyse bir özür de size gelsin. Hedefi tutturamadan öldüm ben. Ama “öldüm de kurtuldum !” diye sevineceğim neredeyse.. Beni affedin.

Hazır artık ölmüşken, bir söz de sendikama edeyim … 

Zahmet edip cenazeme gelmeyin. Çiçek, çelenk  yollamayın, açıklama yapmayın. Yaşarken ne faydanızı gördüm ki öldükten sonra göreyim. Size vasiyetim, yıllardır size ödediğim aidatlarımı toplayın, hesaplayın. Kuruşu kuruşuna aileme geri ödeyin. 

İsterim ki ; Çocuklarım okusun o parayla, küçük bir iş kursunlar ya da. Sendikası var, sağlık güvencesi var, çift maaşı var diye güvenip böyle işlere girmesin onlar… Yaşasınlar hayatlarını sonuna kadar.  Erken yaşta ölmesinler benim gibi. Ben farkettim bu “kaderin”  böyle biteceğini ama değiştiremedim. Beni affedin…

Ardımdan en büyük  acıyı, evlat acısını miras bırakmak zorunda kaldığım Canlarım ,anam, babam.. Sizi unutmadım. Sizden önce giderek sizi çok üzdüm. Biliyorum. Elimde olsa hayat boyu sizi hiç üzmezdim. İnanın. Sağlıklı biyümem için, iyi okullarda okumam için, iyi bir işe girmem için ne çok çalıştınız, ne çok dua ettiniz. Biliyorum. Her borç ödenir, kapanır da, sizinki ödenmez. Hakkınızı helal edin.