Bankada kariyer palavrası

Hanife Serter, bankalarda kariyer planlarını yazdı: On yıl önce görev yaptığım şubede gişe yetkilisi olarak göreve başlamış gencecik arkadaşlarımın çoğunun şu an işsiz olduğunu görüyorum, duyuyorum. 
Çağımız adeta içi boşaltılmış kavramlar, kurumlar, konumlar çağı.
Hangi konuyu ele alırsanız alın, kupkuru bir kabuk içinde kurumuş, büzüşmüş, çürümüş bir öz elinizde kalıyor. Büyük büyük sözler söyleyenler çok… ama içini doldurabilen , söylediklerini yaşayabilen, yaşatabilen pek yok. Bunu çevrenizdeki her konuya uyarlayabilirsiniz.
Sağlıktan eğitime, hukuktan ekonomiye, siyasetten dine, medyadan sanata…aklınıza gelen her konuda tam olarak yaşadığımız bu .
İçi boş süslü paketler etrafımızda duruyor. İçinden çok güzel bir şey çıkacağı beklentisi yaratıyor ama açıp bakıyorsunuz ki .. İçi boş. 
KARİYER HAYALİ
Bankaların sayfalarında , reklamlarında karşıma çıkan “Kariyer planı, kariyer haritası , kariyer rehberi, kariyer şusu, busu ..” gibi sözleri duyduğumda ve okuduğumda da bu hisse kapılıyorum ne yazık ki. On yıl önce görev yaptığım şubede gişe yetkilisi olarak göreve başlamış gencecik arkadaşlarımın çoğunun şu an işsiz olduğunu görüyorum, duyuyorum.
Ya dayanamayıp istifa etmişler ya da performans gerekçesi ile işten çıkarılmışlar . O zaman yirmili yaşlarında olanlar şimdi otuzlu yaşlarında ve ne yazık ki piyasada pek fazla iş seçeneği yok. Bu kadar işsizlik içinde doğrusu çalışanların da artık ” kariyer hayali ” filan kalmamış. Herkesin tek düşüncesi bir şekilde çalıştığı işte daha uzun süre kalabilmek. Emeklilik tamamen imkansız görülüyor. Bir üst görev düşüncesi artık kimseyi heyecanlandırmıyor , harekete geçirmiyor. Görev ve ünvan değişikliği fikri insanları motive etmiyor. Herkesin tek düşüncesi mevcut durumunu korumak, atılmamak, işsiz kalmamak, günü kurtarmak. Haksız da değiller. Hayat koşulları böylesi bir ” korunmacı” pozisyona doğru itiyor herkesi. Artık kimse macera aramıyor, riske girmek istemiyor, kahramanlığa kalkışmıyor.  Bir zamanlar bankada işe başlayan her genç kızın rüyası olan ” müdürlük ” bile artık kabusa dönüşmüş durumda. Genel müdürlük, bölge, şube, müşteri arasında şamar oğlanı olmaktan kurtulamayan müdürleri gördükçe gençler artık bu pozisyona bile özenmiyor. “Olup da ne olacak, ne değişecek, ne gerek var ..” diye düşünüyor. 
BOŞ HAYAL KURMAYIN!
Hayal kurmayan, yaptığı işle, gelecekle ilgili heyecanı olmayan insanların çalıştığı kurumların gelişmesi de büyümesi de değişmesi de imkansız . İstediğiniz kadar süslü püslü ” kariyer hedefleri, planları, haritaları, rehberleri vs..” oluşturun , o kurumda bir geleceği olduğuna inandıramadığınız, o güveni veremediğiniz insanlardan gerçek bir performans almanız, onlara hayaller kurdurup yenilikçi düşünceler ortaya koymalarını beklemeniz boş bir hayal. 
İçini boşalttığınız , kurum bağlılığını sıfırlandığınız, çalışanların ve müşterilerin güvenini sarstığınız markalarınızı artık ne kadar övseniz boş…
Boş demişken, aklıma gelen diğer bir kurum da sendikalar tabii. Bankaların sözde sendikaları . Onlar da bu konularda banka yönetimleri ile yarışır derecede boş işler peşinde. Varlık sebeplerinin çok ötesinde işlerle meşgul, çalışanın hakkını, hukukunu savunmaktan uzak, savunana da düşman , kof yapılar halinde orada öylece duruyorlar. Sözde seçimler, sözde oy kullanmalar, sözde görüşmeler, sözde sözleşmelerle VAR mış gibi yapıyorlar. Bunlara dışarıdan da olsa şahit olmak üzüntü verici. 
BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
Bir şey ya “var” olmalı ya da “yok” olduğu kabul edilmeli.  Hukuk gibi, demokrasi gibi, insan hakları, çalışan hakları gibi … Yoktan var edilmişlerin değeri bilinmediğinde  ortaya çıkan böyle boş ve şık ambalajların, içinin dolu olduğunun hayal edilmesi istenip de aslında dolu olmadığı farkedildiğinde yaşanan hayal kırıklığı çok büyük. 
IK’lara ve sendikalara tavsiyem … Gerçek olmayan ve olmayacak boş vaatlerinizi şık ambalajlarla çalışanın önüne koymaktan vazgeçin. O boş kutuyu kafanıza geçirmekte tereddüt etmeyecek agresif bir nesil artık oyuna girmek üzere . Ve onlar böyle ” boş yapanlardan ” hiç hoşlanmıyor…