Piyasalarda TL’ye Güvensizlik Devam Ediyor

yazar:

kategori:

BDDK Bankacılık Sektörü verilerine göre Gerçek Kişiler ve Tüzel Kişilerdeki Yabancı Para ( YP ) Mevduatlarındaki artışın 2018 yıl sonuna göre artarak devam etmesi Piyasalarda henüz Lira lehine güven sağlanamadığının göstergesi olarak yorumlandı
BDDK Bankacılık Sektörü verilerine göre Gerçek Kişiler ve Tüzel Kişilerdeki Yabancı Para ( YP ) Mevduatlarındaki artışın 2018 yıl sonuna göre artarak devam etmesi Piyasalarda henüz Lira lehine güven sağlanamadığının göstergesi olarak yorumlandı. Zira TL faiz oranının yüzde 20’ler gibi yüksek olmasına ve YP faiz gelirinin düşük olmasına rağmen YP mevduatlardaki artışın fazlalığı bu yönde piyasaların henüz vatandaşı ikna edecek düzeyde olmadığının göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu da kurlardaki istikrarın henüz sağlanamadığı ve piyasalarda güven yönünde kaygıların devam ettiğini göstermektedir
Mevduatlarda değişim nasıl oldu
2018 yıl sonunda 2.044 milyar TL olan Toplam Mevduat yüzde 9,38 artarak 2,236 milyar TL’ye yükseldi. Toplamdaki bu yükselişe rağmen TL mevduat yüzde -1,9 düşmüş durumda. TL mevduat 1.051 milyar TL’den 1,030 milyar TL’ye düşmüş durumda. Buna karşılık YP mevduat yüzde 21,33 artarak 993 milyar TL’den 1,205 milyar TL’ye yükselmiş durumda.
Kamu TL’de kamayı tercih etti
Gerçek kişilerin ( vatandaşın ) ve Ticari işletmelerin TP mevduatı tercih edip artışına karşılık Resmi Kurum ve Kuruluşlar TL mevduatta kalmayı tercih etti. Resmi kurumların mevduat oranının toplam mevduat oranı içindeki payının düşük olması TL’de kalma tercihi toplam içindeki etkisini sınırlı tuttu.
TL’ye güven niçin önemli
Piyasaların oturması, eski hareketli düzeye gelmesi için piyasaların YP’ye talebini düşürmesi kurlar üzerindeki belirsizlik ve ani dalgalanmaların ortadan kalkması için önemli bir gösterge. Ticari işletmelerin önünü görebilmesi, yatırım yapabilmesi, orta uzun vade strateji uygulayabilmeleri için piyasalarda güvenin tekrar sağlanması ülke geleceğini de yakından ilgilendirmektedir. Uzmanlar, bunun için “bırakalım piyasa kendi dengelerini sağlar” anlayışının bir an önce terk edilip “yapısal reformlar ile piyasaya güvenin tekrar sağlanması” gerektiğini belirtmekte. Yoksa bu tablo sürdürülebilir bir durum değil.