İstanbul seçimi, S400, Moody’s not indirimi

yazar:

kategori: ,

Şiddeti her geçen gün daha da artan ekonomik kriz ile baş edemeyen iktidar, tansiyonu yükselterek gündem mi değiştiriyor? ERDEN ARMAĞAN ER yazıyor:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçimi
17 Yıl sonra seçim öncesi siyasi bir münazara ilk kez gerçekleşti. Neredeyse ülkedeki herkes günlerdir bu buluşmayı bekliyordu. Aslına bakarsanız, seçimin sonucunu değiştirecek bir tartışma olmasını beklememekle beraber, bu münazaranın yapılıyor olmasını demokrasimiz açısından olmazsa olmaz olarak gördüğümüzü belirtelim. Sevindirici olan artık seçim sebebiyle enerjimizi boşa harcamayacağız. Önümüzdeki Pazar gününden itibaren artık can yakan sorunlarımızla daha çok yüzleşeceğiz. Elbette yeni bir toplum mühendisliği ya da siyaset cinliği ile karşılaşmazsak.
S-400 Hava Savunma Sistemi
Gündemin en sıcak maddelerinden birisini oluşturan S-400 Hava Savunma Sistemi ile ilgili tartışmalarda, ABD Savunma Bakan Yardımcısı’nın gönderdiği ve yeni bir Jhonson Mektubu etkisi yaratan mektubu ile ortam bir anda tekrar ısınmaya başladı. 5,80 seviyelerinin altına sarkan USD Paritesi ve 93.500 seviyelerinin üzerine çıkan BIST-100 Endeksi yönlerini tekrar tersine bu gündem nedeniyle değiştirdi. Önceki yazımızda belirttiğimiz üzere, Gelişmiş Piyasalarda ortaya çıkan olumlu gelişmeler( FED Faiz indirimi olasılığı) bizim de içinde bulunduğumuz ülkelere fon akışına sebep olurken, ülkemize özgü siyasi ve ekonomik kırılganlıklar nedeniyle bu sürecin bizdeki ömrü oldukça kısa kalmış görünmektedir. Sonuç olarak haftayı 5,90’lık kur düzeyi ve 90.370 seviyesine gerileyen Borsa Endeksi ile kapattık. ABD’den gelen mektuba uzun bir süre hükümet kanadından herhangi bir açıklama gelmediği düşünülürken Cumhurbaşkanı’nın S-400 Füzeleri ile ilgili “bu iş bitmiştir” çıkışı ve ardından kararlı şekilde ABD’ye yüksek tonlu açıklamaları ile 5,92’ye ulaşan USD Paritesi aslında çok da kötü bir algılamanın piyasalarda oluşmadığını da göstermektedir. Geçen haftaki yazımızda da belirttiğimiz üzere, 5,96 seviyesinin üzerine çıkılmadıkça kurdaki yükselişin hızının artmayacağına ilişkin görüşümüz aynen devam etmektedir.
Moody’s Not Açıklaması, FED ve Kur hareketliliği
Ancak Cuma günü piyasaların kapanışından sonra gelen Moody’s’in not düşüşü haberi aslına bakılırsa hiç de beklenmedik bir gelişme oldu. Zaten yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altında kredi notuna sahip Türkiye için yeni bir not indirimi açıkçası epey siyasi bir karar gibi duruyor. Zira, Moody’s’in not gözden geçirmesi olmamasına rağmen sürpriz bir indirime gitmesi ya bizlerin sahip olmadığı bir bilgiye sahip olduğunu ya da ABD ile yaşanan S-400 Krizinin bir başka ayağı olarak siyasi bir adım  gibi algılanmalıdır. Önümüzdeki hafta bu kararın piyasalarda çok büyük bir dalgalanma yaratmasını beklememekle birlikte, kurda 5,96 seviyeleri denenebilir. Aşılmadığı takdirde beklentilerimize paralel şekilde 5,80-5,96 seviyelerinde yatay bir seyirle FED’in Temmuz ayında faiz indirimine gidip gitmeyeceğine ilişkin verilere bağlı olarak hareket etmesini bekleyebiliriz. ABD’den gelecek ekonomik veriler, FED’in Temmuz ayında faizlerde indirime gitmesini gerektirecek yönde olacak olursa, 5,80-5,96 bandının altına inilmesine ve 5,50-5,60 bandına kadar gerilemesine sebep olabilir. Ancak önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi o seviyelerde dahi trendin dönüşüne dair sinyal almış sayılmayız. Bu bakımdan orta –uzun vadede öngördüğümüz enflasyon, işsizlik ve ekonomik küçülmeye ilişkin  olumsuz öngörülerimiz ışığında, alım için bir fırsat teşkil edebilir.
Elbette, tüm bu uluslararası siyasi ilişkiler açısından, hükümet kanadından sarfedilen açıklamaların 23 Haziran seçimlerinin ardından değişip değişmediğine ilişkin olarak piyasalardaki dalgalanmanın yönü de netleşecektir. Ancak önümüzdeki hafta boyunca Moody’s not indiriminin etkileri atlatıldıktan sonra nispeten sakin bir seyir olabileceği düşüncesindeyiz.
Gerçekler ile bir an önce yüzleşmeliyiz
Son yıllarda sürekli değişen hararetli gündem maddeleri, yenilenen seçimler, Doğu Akdeniz’deki ve Suriye’deki İç Savaşın seyri gibi bir çok başlık sebebiyle asıl gündemimiz olan ekonomik sorunlarımıza bir türlü sıra gelmediğini ısrarla hatırlatıyoruz ve hala bu konuda adım atıldığına dair bir gelişme göremiyoruz. Anlaşılan odur ki, ülkedeki yüksek atmosfer ve stresin yüksek tutulması bilinçli bir tercih gibi görünmektedir. Zira içinde bulunduğumuz ekonomik sorunlar her geçen gün öylesine ağırlaşmakta ki, önlem alınmayan her gün çözüm de bir o kadar  zorlaşmaktadır. Genel düşüncemiz odur ki, hükümet de durumun farkında ve içinden çıkmakta zorlandığı ekonomik krizi, tansiyonu sürekli yüksek tutarak görünür olmaktan uzak tutmaya çalışmaktadır. Bugünü kurtarmak adına, geleceğimizden ödünç aldığının farkında olamamak, yönetim zafiyetinin had safhada olduğunun en önemli göstergesi olsa gerek.
Erden Armağan ER
erdener1970@gmail.com