Bu bankalara hiçbir şey olmaz

HANİFE SERTER YAZIYOR:Keşke tek soyan O Bölge Müdürü, tek soyulan da o personel olsaydı…Galiba  SOYMAK  bu sektörün fıtratında var artık.
Ekonominin durumu deyince hemen arkasından gelen ilk cümle, ilk soru Bankaların durumu … 
Yönetenler açıklıyor : Bankalarımızın durumu iyi, yabancılar bizi çekemiyor … 
Ekonomistler konuşuyor : Bankaların durumu kritik, krediler durmadan batırılıyor. 
Yöntenler altta kalır mı ?: Batanları kurtarırız…
Ekonomistler durur mu : Kurtarırken hep birlikte batarız… 
Bu tartışma böylece süredursun eski bir bankacı olarak biliyorum ve açıklıyorum . 
Bu bankalara hiç bir şey olmaz… 
Bankalar vakti zamanında çok kazandı çoook. Öyle böyle değil. Hala da kazanıyorlar, kimse inkar etmesin. Bu gidişle daha da çoook kazanırlar.
Kimse kusura bakmasın.
Bizim bankalarımız öyle sizin bildiğiniz Avrupa Amerika bankalarına benzemez. Son günlerde Paramedya’da çıkan şu haberlere tekrar bir göz atın isterseniz. Kimlerin kimlere nasıl krediler verdiğine, kimlerin kimleri nasıl ve ne cür’etle soyduğuna, yönetici koltuklarında oturanların maaşlarıyla (!) satın aldığı villalara, rezidanslara… İlişkilerdeki çarpıklıklara, ahlaki deformasyona, meydanı boş bulanların koşturduğu atlara dönün de bir bakın. Uçuşa geçmiş bu sektör çöker mi Allah aşkına ?!
İpini koparmış, her yolu mübah saymış, helal, haram demeyip her işlemden komisyon almış bu sektör zarar eder mi ? Hangi rating şirketi ölçecekmiş bu fütursuz yönetimlerin becerisini , şaşarım.
Bu bankalar batmaz, bu yönetimler zarar etmez, bu bilançolar eksiye dönmez arkadaşım. O sizin dediğiniz denetimli piyasalarda olur. İşi kuralına, ahlakına, kanununa uygun yapan yerlerde olur. Bizim ülkemizde hepsinin değiştirilmesi bir kararnameye, bir Mail’e , bir telefona bakar.   Bizim bankaların arkası sağlam (!) Dayısı, babası, amcası, damadı …
Hepsi bizim bankaların arkasında. “Yürü be koçum..” dediklerinde bizim bankaların hepsi en önde, birbirleriyle yarışta. 
Yıllardır olan biten çarpıklıkları , yanlışları şikayet edip duruyoruz bu köşelerden. Bazen düşünüyorum ; Kimi kime şikayet ediyoruz ki biz ? Bizi kim okuyor, kim anlıyor, kim ne yapıyor bu rezillikler konusunda ? Kim üstüne alınıyor bu yazıları , kim burun kıvırıyor , kim görüp de görmezden geliyor, parmağını kıpırdatmıyor ? 
Çok haklısınız, daha çok yazın..” diyen de oluyor, “yazmayı bırakın da artık bir şeyler yapın..” diyen de. 
Biz de özeleştirimizi yapıyoruz elbette. Siz de haklısınız: Paramedya Meclis‘ini toplayıp bir yasa çıkartamadık . Birimizi Başkan seçip KHK yazdıramadık. BDDK’ya talimat verip incelettirmedik şu fazladan kesilen komisyonları, hesapsız verilen kredileri hep sümenaltı yaptık. Suç bizde elbette. Mobbing yapan Bölge müdürlerini, göz yuman CEO’larını görevden almadık. Toplu Sözleşmeleri ötelettik, grev taleplerini reddettik, Sendika Seçimlerinde patronun en çok istediği tarafı seçtik (!) 
Şaka bir yana anladık ki,  bu sektörün Mobbingseveri çok, ahlakı yok, sırtı pek, karnı tok. Bu sektöre hiçbir şey olmaz. Ne yapar eder kar edecek yerleri de bulur, bilançoyu değiştirecek kalemleri de. 
Paramedya’da en çok okunan haberlerden biriydi geçtiğimiz günlerde . “Bir bölge müdürü şubede çalışan bir personeli soymuş (!) ” 
Keşke tek soyan O Bölge Müdürü, tek soyulan da o personel olsaydı…Galiba ” soymak” bu sektörün fıtratında var artık.