İşsizlik Bankacıyı Kalbinden Vurdu

Çalıştığı bankadan müşteriden habersiz yapıldığı iddia edilen bir BES yüzünden kalp krizi geçirip vefat eden bankacının dramını Hanife Serter yazdı:
“Merhaba Hanife Hanım, nasılsınız? Beni soracak olursanız çok üzgünüm. 2 ay önce Çalıştığım bankada istifaya zorlanan , bankanın 14 yıllık çalışanı bir arkadaşımız   2 gün önce yapılan muameleyi kaldıramayıp kalp krizinden vefat etti. Geride bir eş ve 5 yaşında bir kız çocuğu bıraktı. 
Yaklaşık iki yıl önce çalıştığı şubesi kapanmıştı, bir Sanayi Şubesinde çalışıyordu. Fakat kapanan eski şubesinde yapmış olduğu Bes sözleşmesiyle ilgili bir müşteri bireysel emeklilik şirketine şikayette bulunmuş parasını geri istemiş, ama giriş aidatı olduğundan parasını geri alamıyacağını öğrenmiş. İkinci kez şikayetinde de aynı cevabı alınca, savcılığa şikayette bulunmuş, iş savcılığa gidince emeklilik şirketi  müşterinin parasını hemen iade etmiş. Müşteri şikayetinden vazgeçse de savcı kamu davası açarak arkadaşımızı ağır ceza mahkemesinde yargılamak istemiş. Mahkemeye konu tutar ise 250-300 tl arası bir rakam. Bu durumu şube müdürüne, ilgili  bölge müdürlüğündeki bölge müdürüne, segment müdürüne ve bölge ik ya bildirmiş. Bunun üzerine şubeye teftiş gelmiş ve inceleme başlatmış. Ve 3-4 ay süren inceleme sonucu müfettiş arkadaşıma istifa etmesini eğer atılırsa başka bankalarda iş bulamayacağını söylemiş ve istifa ettirmiştir. 
ARKADAŞLARININ ÖLÜMÜNE NEDEN OLMAK
Ben de 20 yıldır aynı bankadayım ve 14 yıldır tanıdığım arkadaşım işini severek yapan, arkadaşları tarafından sevilen biriydi. 2 ay önce 5 kuruşsuz işten ayrılmasına neden olan mahluklar 2 gün önce de arkadaşımın ölümüne neden olmuşlardır. Cenazesi bugün memleketinde defnedildi. Eşini aradığımda , arkadaşımızın 2 aydır çok üzgün olduğunu, 2 iş görüşmesine gittiğini ve olumsuz yanıt aldığını, ve eşine “iş bulamıyorum, sen çalışıp bize bakıyorsun bu çok ağırıma gidiyor , istersen boşanalım” dediğini söyledi. 

Biliyorum ki O ilk değildi , böyle giderse son da olmayacak. Ama buna neden olan insan müsvetteleri maaşlarını alıp, akşamları evlerine gidip aileleriyle hiçbirşey olmamış gibi devam edecekler. 
Birgün bölge müdürlerinden biri demişti ki “siz banka için çok önemlisiniz” ..ben de “tam tersi o kadar önemsiziz ki adımızı bilen bile yok sadece 5 haneli sicil numarasından ibaretiz. İşimiz bitince numaramızın üstü çizilecek” demiştim. 36202 artık yok.”

Dün akşam geç saatlerde ekranıma düşen bu mesajla sarsıldım. Bankacılardan sektör sorunları ile ilgili çok sayıda mesaj geliyor, hedef baskısı, fazla mesai, mobbing, işten çıkarma, liyakatsiz terfiler, özlük hakları, kullanılmamış yıllık izinler vs..
Hepsi artık çok tanıdık, sürpriz yok, şikayet çok.. Ama bu mesajda yazılanlar gerçekten içimi çok yaktı. Gözyaşlarıma engel olamadım. Bu olmamalıydı diye düşündüm. Böyle olmaması gerekirdi. Hiç bir şey bir candan daha önemli olamaz. Hiç bir durum bu kadar umutsuz hissettirmemeli bir insana. Bir kalp bu sebepten durmamalı. İşsizlik, adaletsizlik bu şekilde son bulmamalı. Bu sektör , bu sistem baskısıyla, adaletsizliği , işsizliği, çaresizliği ile bu şekilde can almamalı artık. Bundan sorumlu olan her kim varsa artık rahat uyumamalı. 
HERKES ORADAYDI!
O BES’ler yapılırken herkes oradaydı değil mi ? Herkes şahitti, kimi alkışladı, kimi sırtını sıvazladı, devam et dedi, bir eksiklik varsa görmezden geldi. Bunun bir sistemsel kontrolü, müşteri araması, teyidi var değil mi ? Olmalıydı, yapıldı mı ? Yapılmadıysa neden ? Yapıldıysa bu ödetilen bedel niye ? Ne gerekiyorsa yapılmalıydı, yanlış yapılan bir şey varsa yol yakınken uyarılmalıydı bu bankacı, 14 yıllık emek, dile kolay. Bir kalemde üstü çizilecek kadar ne kusuru vardı ? Allah bilir her neyi eksik yaptıysa kahrolasıca hedef baskınız yüzünden yaptı, yanlış yola saptıysa da bu baskınıza direnemediği için saptı. 

Ve bu sistem ortaya çıkan ilk sorunda elbette bir çalışanını daha bedelsiz sattı, tehdit etti, ya istifa ettirdi ya da tazminatsız işten attı. 

Hep yazıyorum. Mobbing altında çalışmaya çalışmak bir travmadır. Haksız yere işten çıkarılmak bir travmadır. İşsizlik oranının bu kadar yüksek olduğu bir ülkede işsiz kalmak bir travmadır. Travmalardan travma beğen diye önünüze konulan seçeneklere mecbur kalmak, çaresiz hissetmek bir travmadır. İnsana değer vermeyen sistemler içinde, günü kurtarmak, bir süre daha evine ekmek götürebilmek için kendinle ters düşe düşe  dengede durmaya çalışmak insanı zorlar. O zorlanmalar bir gün gelir bedenin bir yerinden bedeni yırta yırta, çatlata çatlata çıkar. Bir kalp daha buna dayanamamış belli ki. Çalışırken yaşanan zorlanmalar, anlamsızca, değersizce öylece ortada bırakıldığında bir hayatı durduracak noktaya gelmiş. Genç yaşta bir kalp neden atmaktan vazgeçer ?! 
Tüm banka yönetimlerine, patronlarına, CEO’larına, IK’larına sesleniyorum ! Çalıştırdığınız her insanın hem beden hem de ruh sağlığından birinci derecede sorumlusunuz. Onca yıl çalıştırdıktan, İşten çıkardıktan, emekli ettikten sonra bile sorumlusunuz. Bir bankada çalışmanın, çalıştırılmanın bedelini canıyla ödetemezsiniz insanlara! Bir inşaatın yüksek katından düşüp ölen, bir madende göçük altında kalan, bir restoran mutfağında çalışırken yanan, bir makineye kolunu kaptıran bir insan ne kadar mağdursa, bu bankacılar da o kadar mağdur sizin baskılarınız altında ezilirken, ölürken. Bunu dile getirecek sendikalar, bu işin peşini bırakmayacak haberciler, bunu denetleyecek, cezalandıracak, bedel ödetecek kamu otoriteleri yok diye meydanı iyice boş sanmayın. İnsanların vicdanında her gün yargılanıyor ve her gün mahkum ediliyorsunuz, bilin. Bu mahkumiyet kararları bir gün gelir infaz edilir, toplum hafızası, çalışanlarınızın çocukları, yakınları bunları unutmaz, affetmez. Yaptığımız yanımıza kar kalıyor diye düşünmeyin. Kardan zarar edeceğiniz günler yaklaşıyor. Ya insana insan gibi muamele edin ya da korku içinde o mutsuz olacağınız sonu bekleyin. 

Son sözüm de halen işsiz olan ve issiz kalmaktan korkan bankacı arkadaşlarıma. İşsizlik günümüzün bir gerçeği. Milyonlarca insanımızın derdi. Bu utanılacak bir şey değil artık, utanması gerekenler bu planlamayı yapmaktan, insanlara iş yaratacak yatırımları düşünmekten, hayata geçirmekten, finanse etmekten  aciz , yönetemeyen yöneticiler. Bunlardan hesap sormak, bu işi yoluna koymak ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak için bizler şimdi çok ama çok uzun yaşamalı, yaşama tutunmalıyız. Umutlu olmak, en yakınlarımızdan güç almak, güç vermek, direnmek zorundayız. Hayatta hiçbir şey aldığınız nefesten daha değerli değil. Ve asla yalnız değilsiniz .  Sizlerle aynı kaderi paylaşan on binlerce, yüz binlerce insan var. Ya bir yol bulunur, ya bir yol açılır. Her şey bir gün düzelir. Ama her şeyden önce siz yaşama dişinizle, tırnağınızla, tüm varlığınızla sıkı sıkıya tutunmalısınız.