Helikopter Parasından Sonra

Merkez Bankaları sürekli para basıp dağıtsa hatta helikopterden bin dolar atsa krize çözüm olur mu? Tayfun Oral Yazıyor:
Ne kadar para basılırsa basılsın, işletmeler operasyona devam edemezlerse, paranın hiç önemi yok! Geçtiğimiz 10 yıl içinde birçok kez denenmiş parasal genişleme politikalarının hala çare olmadığı, geldiğimiz noktada, yapısal bozulmayı arttırdığı apaçık ortada. Basılan para; sürekli aynı tüketim ürünlerini almaya devam ettikçe ekonomi körlüğüne neden olacak. Bunun sonucu enflasyon ve daha fazla enflasyon … Venezüella ’da bunu gözlemledik. Oradaki sorun fazla para basılması değildi, asıl sorun basılan para ile mal ve hizmetin eşleşmemesiydi.

Milton Friedman, 1912’de Brooklyn, New York’ta ; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndan yeni göç etmiş bir Yahudi ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesi ile birlikte çocukken, New Jersey’e taşındı 16 yaşında iken lise ayarı bir okuldan mezun oldu.
Rutgers Üniversitesi matematik bölümüne girdi. ABD’de büyük iktisadi buhran sırasında mezun oldu. Büyük bir krizin merkezinde iş hayatına atılan her meraklı, iyi eğitimli genç gibi, kendi başının çaresini bakabilmek için; bilim adamı olup dünyayı değiştirmeye karar verdi.
Branşını değiştirip Chicago Üniversitesi ‘nde Master çalışmalarını iktisat üzerinde yaptı. Malum; dünyayı değiştirmek için 1.68’den kısa değilseniz, iktisat okumanız gerekir.
DEVLET İKTİSATÇISI
Kriz dolayısıyla akademik iş bulamadı. Roosevelt zamanında devlette iktisatçı olarak çalıştı. 1941-43’te Federal Hükümetin savaş için vergilendirme konularında çalışmalar yaptı ve “stopaj “usulüyle gelir vergisi toplanmasına büyük katkı yaptı. 
Abi zaten devlete gelir vergisi veriyoruz, harç veriyoruz, ÖTV, KDV, mal sahibine kira veriyoruz, bir de bu yüzde yirmi kira stopajı ne yahu?”. Diyen esnaf ve tüccar kardeşlerimiz, bu işin kimin başından çıktığını öğrendiler. Rahmetliye, bir hayır duası gider …
Hocalık döneminde, serbest piyasa ve sadece sıkı para politikasına önem veren, “küçük devlete inanan ekonomistler yetişmesine önayak oldu. Bu doktrine görüşlerini yaymak için kitaplar, makaleler yazdığı gibi, liberal medyada; gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar, videolar için popüler yazılar yazdı ve konuşmalar yaptı.
Hocamın asıl önemi; Nobel ödülü almasından ziyade, buradan gelir. Saatlerce konuşup, hiçbir şey söylemeyen,” Etik olarak, borsada alıp satmıyorum “dalına tutunan çağdaş Türk yorumcularının, örnek alması icap eden bir bilim insanıdır.
Madem bu kadar biliyorsun, konuşacağına yap; hadiii, hadiiii deseniz, telaşlanıp bizim” tivitır “, “yutub “yorumcuları gibi, etrafına baktığı asla rivayet olunmamıştır …
Mesela; Cumhuriyetçi Parti’nin seçimi Lyndon Johnson’a kaybeden cumhurbaşkanı adayı Barry Goldwater’in ekonomi danışmanı olmuştur. Teknik analiz yapıp “doları buradan alan yanar “kıvamından daha öte bir danışmanlık olabildiğini zamanında, aleme göstermiştir …
1976’da Nobel Ekonomi Ödülü’nü aldıktan sonra 65 yaşında ,1977’de Chicago Üniversitesi’nden emekli oldu. 2006 yılında 94 yaşındayken San Francisco ‘da hayata gözlerini yumdu.
Hayatta iken, ekonomik teorilerini deneme fırsatını bulan nadir teorisyenlerdendir. Özel ekonomik programlar hazırlayarak, Şili Ekonomisinin Güney Amerika ülkelerinin üstüne çıkmasını sağladı. Şili kişi başına geliri en yüksek olan Güney Amerika ülkesi olup, birinci dünya ülkeleri arasındadır.
HELİKOPTER PARASI 
Milton Friedman’ı 1969 yılında popüler yapan bir düşünceyle ilişkilidir. Günümüzde ünlü olan “Optimum para miktarı” makalesinde Friedman şu öyküye dikkat çeker:
“Günün birinde halkın üzerinde uçan bir helikopterden 1000 dolarlık banknotları aşağıya atıldığını, bunların da insanlar tarafından alelacele toplandığını varsayalım. Bu durumun herkes için tekrar etmeyecek olan yeknesak bir olaya tekabül ettiğini düşünelim. “Diye başlar.
Bu metaforla anlatmak istediği; merkez bankasının enflasyonu hızlandırmak ve potansiyelinin altında işleyen bir ekonominin faaliyetlerini arttırmak istemesi halinde; en etkili aracın, basitçe herkese doğrudan para transferi yapmak olduğudur.
Bu makaleden yola çıkarak, (eski) Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke ve ekonomist Willem Buiter gibi diğer akademisyenler teoriyi daha da geliştirmişlerdir. 
Kendisi başkanken, nefes almadan dinlememe rağmen konuşmalarından hiçbir şey anlamadığım Bernanke, yine 2002 yılında yaptığı bir konuşmasında:
“Faiz oranlarının artması yönünde bir eğilimi hafifletmek için açık piyasa alım programıyla uyumlu geniş kapsamlı bir vergi kesintisi, ileride tüketim için kesinlikle etkili bir teşvik olacaktır. Parayla finanse edilmiş bir vergi kesintisi Milton Friedman’ın ünlü “helikopterden atılan para” ya temel olarak eşdeğerdir.” demiştir.
Yine aynısı oldu. Bu sözünden de sadece Friedman ‘nı sevdiğini anladım! 
“BİR SORUNU ÖTELEYEBLİYORSAN ÖTELE, NE PAHASINA OLURSA OLSUN! BIRAK BAŞKASININ ELİNDE PATLASIN !!!…” 
Ara sıra, hepimizin yapmamız gereken işleri ertelediği, başka bir zamana ötelediği olur. Bu durum sürekli bir hal alırsa, günlük işleri etkiler hale geldiyse, tehlike çanları çalmaya başlamış, literatürde “procrastination” olarak geçen, “erteleme hastalığı” gündeme gelmiştir. 
Procrastination,’ a yakalanan kişiye, “procrastinatör” denir. Halk arasında “miskinizm “de denilen bu hastalığın mottosu;” gündüz dinlen ki, gece uyuyasın! “Dır. Ertelemek bir çözüm değil, sorunu besleyip büyüten bir durumdur.
Odadaki fili görmüyormuş gibi yapıp, para basarak tedavi uygulamak tam olarak bir “procrastination “durumudur! 
Bugünlerde insanlığa çözüm olarak sunulan “Helikopter Parası” ya da “La Casa De Papel “dizisindeki modern yorumuyla “Zeplin Parası”, gelecekte vizyona girecek bir korku filminin fragmanı olabilir, ancak.
Öyle ki bu film; Stanley Kubrick’in eşsiz yönetmenliği ve Jack Nicholson’ın da mükemmel oyunculuğu ile daha da olağanüstü hale gelen; psikolojik gerilim “The Shining “(cinnet) ile yarışacak bir film… “The Shining “tarihteki en fazla çekim tekrarı yapılan filmdir. Kubrick; Jack Nicholson’un banyoya baltayla girmeye çalıştığı sahneyi tam 127 kez tekrar çekmiştir.
FAİZ SIFIR OLSUN, PARA BASALIM … 
1929 krizinden sonra, merkez bankaları faiz oranlarını “0” a indirdi. Üretim ve fiyatlar aşırı düşmüştü ve ekonomiyi canlandırmak gerekiyordu. Ardından, insanlar daha fazla fiyat düşüşü beklemeye başladılar. İşsizlik %25 e dayandı. Ortalama aile geliri %40 düştü. Stagflasyon başladı (enflasyon içinde durgunluk). Amerikan Merkez Bankası sorunu para arzını arttırarak çözmeye çalıştı. Ama bir işe yaramadı. Aksine verim azaldı. Bütün ekstra para sadece enflasyonu besledi. Üretim çeşitliliği azaldı. Mal arzı kısıtlı hale geldi.
Mal arzı kısıtlı ise; para arzı artmasa bile, hiper enflasyona yolculuk başlar. Üstüne bir de karşılıksız ve limitsiz para basılırsa? Hadi buyurun.
Yakın zamanda, Venezüella hiper enflasyonu önlemek için, fiyat kontrolü uygulamaya başladı. Bu durum, fabrika sahiplerini ve çiftçileri sıkıştırarak, onların para kaybetmekle üretimi durdurma arasında seçim yapmaya zorladı. Tahmin edelim ne oldu?  Zarar etmek yerine, faaliyetlerini durdurdular! 
Ardından Venezüella; Vur gözüne baba, nasıl olsa petrol parası geliyor kalan üretim mallarını da dışarıdan alırız “kafasına girdi. 
Böylece; procrasination evresine geçilmiş oldu! Bir süre sonra petrol parası da yavaşladı. Dünyanın en çok petrol rezervine sahip Güney Amerika ülkesi; “The Shinning” filminde Jack Nicholson ‘un bıçağı ile daldığı o, fenomen banyo sahnesini yaşamaya başladı. Hiper enflasyon ile tanıştılar. Varlık içinde yokluk, böyle bir şey.
SAL PARAYI ERTELE PROBLEMİ …
Bozuk cilde fondöten sürmekle, bozuk ekonomiye hesapsız para salmak aynı şeydir!  Geçici olarak, pürüzsüz bir görüntü verir.
Merkez bankalarının bağımsızlığı insanlığın binlerce yıllık tecrübe birikiminin sonucudur. Geniş toplum kesimlerinin, otoriteye karşı çıkarlarını savunur. Helikopter para, belli bir süre uygulanması vaadiyle başladı. Âmâ yöntem, yapısal sorunları daha da derinleştireceği için ilerleyen dönemde artarak devam edecektir.
Aynen son on yılda geri toplanma vaadiyle basılan ve basılmaya devam eden paralar gibi…Kamu otoritelerinin ileride, helikopter parasını kullanmaya devam etmemesi sürpriz olur mesela. Bol para; canlı ekonomi yanında biraz enflasyon demek. Kontrolsüz enflasyon ise tuvalet kağıtlarındaki enflasyona benzer. Olsa olsa potansiyel bir şiddetli “diyare “göstergesidir.
Ne kadar para basılırsa basılsın, işletmeler operasyona devam edemezlerse, paranın hiç önemi yok! Geçtiğimiz 10 yıl içinde birçok kez denenmiş parasal genişleme politikalarının hala çare olmadığı, geldiğimiz noktada, yapısal bozulmayı arttırdığı apaçık ortada. Basılan para; sürekli aynı tüketim ürünlerini almaya devam ettikçe ekonomi körlüğüne neden olacak. Bunun sonucu enflasyon ve daha fazla enflasyon … Venezüella ’da bunu gözlemledik. Oradaki sorun fazla para basılması değildi, asıl sorun basılan para ile mal ve hizmetin eşleşmemesiydi.
1913 de altın standardından ayrıldığımızdan beri, hükümetler; aldıkları vergilerden bir miktar daha fazla, küçük küçük daha fazla para basmaya devam ettiler. Sonuç: 1913’teki 20 doların satın alma gücü karışıklığı bugün yaklaşık 500 dolar.
Helikopter para halka ulaşmazsa, üretim artmaz! Bu aralar parayı harcayabileceğimiz tek yer marketler. Bunun değişmesi için ille de sokağa çıkmamız gerekmiyor. Başka çözüm yolları bulmaya odaklanmalıyız. Daha etkin bir canlanma için nereye gittiği belli olmayan limitsiz para dağıtmak yerine, dengeli bir para arzı ile   birlikte, dolaylı vergileri düşürerek hane halkına satın alma gücü aktarmak, kurumsal vergileri düşürerek şirketleri üretime teşvik etmek gerekir. Bir de bugüne kadar yapılanın tam tersi altın standardına geçerek parayı korumak.
Komşun işini kaybettiğinde; resesyon, sen işini kaybettiğinde; depresyon olur, derler.