Bu İŞ tam SİZLİK !

Hanife Serter, bankacıların en büyük korkusu işsizliği yazdı: İşsizlik, İşten atılma deyince sizi korkutan o düşünceye odaklanın, gözünüzde canlanan tabloyu tanımlayın. Ne olur ? İşten atıldınız diyelim , işsiz kaldınız ? En kötü ne  olur?
İnsan gerektiğinde ( bazen hiç gerekmediğinde de ) korkabilen bir varlıktır. İnsan korkuyu bilir…Çünkü İnsanın “ hayal gücü” vardır. Olmayanı olmuş gibi gözünde canlandırma becerisi. Tahayyül etme yeteneği… Bu hem iyi hem kötüdür. Hem acı hem mutluluk verir yerine göre. Hem yıkıcı hem yapıcı olabilir . Neyi hayal ettiğinize, beyninizi neye inandırdığınıza, neyle kandırdığınıza göre değişir.
Korku, tehlikeli bir olay, bir durum, bir insan karşısında, insanın başına gelebilecek kötü şeyleri son hız beyinde canlandırması ile tetiklenen  ve insanı kendini korumaya zorlayan bir duygudur aslında. Her insanda olması gerekir. Olmaması büyük bir “ tehlike” işaretidir. Diğer taraftan sürekli ” tehlike” sinyali veren, insanı tetikte tutan, korkunun içine hapsolmuş şekilde yaşamaya zorlayan ” hayal gücü” de iyi bir iş çıkarmış sayılmaz. O da zarar verir bünyeye ve yıpratır.
Peki bunu dengelemenin , değiştirmenin bir yolu var mıdır ? Okuduğum, anladığım , bildiğim kadarıyla bunun bir  yolu var ” bilgi !”
Korku duyduğun konu ile ilgili daha çok şey öğrendikçe, anladıkça, boş kalan alanları bilgi ile doldurdukça, üzerinde yapıcı bir bakış açısı ile düşündükçe beyin değişmeye ve o konuya farklı tepkiler vermeye başlıyor. Hayal gücünün sınırsız ve olumsuz varsayımlarla doldurduğu ve insanı korkuttuğu boşluklar doldukça insan değişiyor . O noktaya ulaştığında ise artık şunu diyebiliyor ; ” O kadar da korkacak bir şey yokmuş !”
Bankacıları uzun yıllardır etkisi altına alan o korkuya bakalım şimdi :
” İşsizlik, İşten atılma” deyince sizi korkutan o düşünceye odaklanın, gözünüzde canlanan tabloyu tanımlayın. Ne olur ? İşten atıldınız diyelim , işsiz kaldınız ? En kötü ne  olur ? Bu konu üzerinde derinlemesine düşünmenizi ve bu korku ile kalbinizin derinliklerinde yüzleşmenizi öneririm. Bu konuda duyduğunuz ve ezberlediğiniz sözleri farkedin. Bunları ilk kimden, ne zaman duyduğunuzu hatırlayın. Bunun günümüz koşullarında ne kadar geçerli olduğunu sorgulayın.
“İşsiz kalan herkes…”
” İşten atılan hiç kimse …”
diye başlayan ” genelleyici ” yargılarınız varsa farkedin. Genellemeler genellikle yanıltıcıdır ( bu cümle kendi içinde çelişkili olabilir ama ya doğruysa :))
İşten çıkarılan ” herkes ” işsiz değil. İş bulanlar var, iş kuranlar var. Yeni şeyler öğrenip bambaşka işlere başlayanlar var. Yaşam biçimini tamamen değiştirenler , tüketicilikten üreticiliğe geçenler,  korkuyu üzerinden tamamen atanlar var. Kolay olduğunu söylemiyorlar. Zorlanıyorlar ama sonunda başarıyorlar. Başarmanın gerçek hazzını yaşıyorlar. “Ben yaptım, oldu !” diyebiliyorlar.
 Bulunduğumuz ülkenin, ortamın, toplumun , ekonominin koşullarının gerçekçi şekilde farkında olmak şart. İşsizlik gerçekten ” korkutucu” boyutta. Ama korkunun işsizliğe faydası yok.
İşsizlik tablosunu kafanızda çizip içine kendinizi yerleştirdiğinizi ve baktıkça acıdığınızı, üzüldüğünüzü anlayabiliyorum. Ama bu tablo değişebilir. Orada öylece hareketsiz ve çaresiz kalan o insana iyi bakın. Onun bu güne kadar hayatta kalmak, para kazanmak için yaptıklarına, çalışmalarına, başarılarına yakından bakın. Onları yaparken kullandığı “olumlu” taraflarına, gücüne, azmine , iletişim becerilerine, çalışkanlığına ..onda en iyi olan ne varsa onlara odaklanın. O yönlerini takdir edin. Kendinizi takdir edin. Kendinize ” sana güveniyorum, yapabilirsin, daha önce de neler neler yaptın, neler atlattın sen !” deyin. Kendinize inanın. İnanın bu hayatınızda pek çok şeyi değiştirebilir. Korku ile yaşanmaz . Korkuyu bilgiye, bilince, eyleme dönüştürün . Birçok kişi yaptı, yapıyor . Siz de başarabilirsiniz . İnanın.