Ekonomik Kriz ve AKP İktidarının Geleceği

yazar:

kategori:

Dr.Ayhan Bülent Toptaş, Pandemi ile Daha da Yoğunlaşan Ekonomik Krizin AKP’ye Etkisi ve iktidarının geleceğini yazdı:
AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ciddi krizlerinden biri olan 2001 ekonomik krizinin arkasından 2002 yılında iktidara gelmişti. Bugün ise hem kendi ekonomi politikalarındaki bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan yanlışların, hem de küresel ölçekteki sağlık krizinin tetiklediği küresel ekonomik sorunların yarattığı krizle karşı karşıya olması AKP’nin iktidarı kaybetme olasılığını gündeme getiriyor. Kriz devam ederken kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı son araştırmalar iktidar partisinin oylarının düşüşe geçtiğini işaret ediyor. Bir zamanlar yüzde 50’lerin üstünde oy alabilen AKP’nin oylarının yüzde 30’lara düştüğü dile getiriliyor ve bu düşüşteki en önemli nedenin ülkedeki ekonomik koşulların bozulması olduğu ileri sürülüyor. 
2008, 2018 Krizleri ve AKP Oyları  
Son ekonomik krizin iktidar partisine oy kaybettirdiği görüşü akla 2008 global krizi ve 2019 Ağustos krizi sonrasında yapılan seçimlerde AKP’nin oy kaybedip kaybetmediği sorusunu akla getiriyor.  Bu nedenle her iki krizin öncesinde ve hemen sonrasında yapılan yerel seçimlerin sonuçlarına bakılıyor ister istemez. Aşağıdaki tablo AKP’nin 2004, global kriz yılının hemen sonrası olan 2009, 2014 ve Ağustos 2018 krizi sonrasında 2019 yerel seçimlerinde aldığı oy oranlarını gösteriyor.
Tablo 1’deki seçim sonuçları AKP’nin 2008 krizi ve 2018 Ağustos krizi sonrasına tekabül eden iki yerel seçimde az miktarda oy kaybettiğini gösteriyor. Oy kaybı, 2008 krizinin ertesinde gerçekleşen 2009 yerel seçimlerinde daha belirgin. 2018 Ağustos krizinden sonra yapılan yerel seçimde ise daha az oy kaybı görünüyor. Bununla birlikte, 2019 yerel seçiminde, ekonomik sorunlar büyük bir olasılıkla Ankara, İstanbul, Antalya, Adana, Mersin’de yaşayan seçmen tercihleri üzerinde daha fazla etki göstererek, AKP’nin bu şehirlerde büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanamamasında etkili rol oynadı.
Tablo 2’de yerel seçimler öncesindeki yıllara tekabül eden ekonomik performans göstergelerine yer verilmekte. Her iki seçimden önceki yıllarda özellikle büyüme ve işsizlik rakamlarındaki kötüleşme dikkat çekiyor ama bu kötüleşme büyüme için daha belirgin.
Ekonomik durumun seçmen tercihlerini yoğun şekilde etkilediğini ortaya koyan pek çok araştırma var.  Bu araştırmalara göre seçmenler iktidara ekonomi iyi işlediğinde kötü işlediğine göre daha fazla oy veriyor. Seçmen davranışları üzerine Türkiye’de yapılan araştırmalar da bu hipotezi desteklemekte.
Pandemi ile Daha da Yoğunlaşan Ekonomik Krizin AKP’ye Etkisi
AKP 2002 yılından bu yana yapılan seçimlerde büyük üstünlük sağlayarak, finansal desteğini güçlendirerek, devlet kadroları içinde destekçilerini artırarak, gerektiğinde devlet olanaklarını partinin menfaatleri doğrultusunda kullanarak, çıkarlarıyla çelişmesi halinde anayasa ve kanunlara uymaktan kaçınarak ve medyaya hakim olarak bir baskın (dominant) partiye dönüşmüştür. AKP aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile ittifak içinde hareket ederek gücünü perçinlemiştir.
Özellikle 2018 Ağustos’unda ortaya çıkan ekonomik krizi takiben 2019 da yılda ihtiyatlılığı elden bırakan popülist ekonomik politikalar artan ölçüde eleştiri konusu olmuştur. Bu durum parti örgütünün önde gelen bazı isimlerini yönetmeyi zorlaştırmış ve sonuç olarak AKP içinden iki yeni muhalefet partisinin çıkmasına yol açmıştır. Bu yeni muhalefet partilerinden birinin genel başkanının yıllarca ekonomiden sorumlu bakan olarak görev yapmış olması da  bir tesadüf değildir.
Anketlere göre ekonomik krizin pandemi ile birlikte derinleşmesine paralel olarak AKP’nin oylarında düşüş gerçekleşmektedir. Ayrıca halkın ekonomik sıkıntılar yoğunlaştıkça yozlaşma ile ilgili olarak normal zamanlarda görmezden geldiği konular hakkında şikayette bulunmaya başladığı görülmektedir. Bununla birlikte bugün yapılacak bir seçimde AKP’nin iktidarını kaybedebileceğine inanmak için henüz erken. Pandeminin yarattığı olağanüstü hal ortamında, denetim ve kontrol mekanizmalarının oldukça  zayıflatıldığı bir başkanlık sisteminde, AKP daha geniş kamu kaynaklarına erişerek, bunları manipüle etmek ve kendi destekçilerini yanında tutabilmek için onlara bir süre daha kaynak aktarmak olanağı kazanmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bağımsızlığının tamamen yok olması, hızla büyüyen ve denetlenemeyen bütçenin verdiği açıklar bu durumun kanıtlarını oluşturmaktadır.  
AKP’nin oy kaybını engelleyebilecek faktörlerden birisi de medya üzerindeki geniş kontrolüdür. Özyeğin Üniversitesi’nden Alper Yağcı ve Greenwich Üniversitesi’nden Cem Oyvat’a (*) göre hükümet yanlısı medya seçmeni kendi ekonomik durumu kötü olsa bile ülkenin ekonomik durumunun iyiye gittiğine inandırabilir. Dahası, söz konusu medya, seçmeni iktidar kötü bir ekonomi yönetimi gösterse bile bu hükümet eğer iktidardan giderse ekonominin çok daha kötü bir duruma düşeceğine ikna edebilir.
İktidar yanlısı medyanın desteği alınarak, karanlık dış güçlerin Türkiye ekonomisini baltaladıklarını anlatan veya dindar-muhafazakar kesimlerin manevi hassasiyetlerine hitap eden açılışlar, yerli otomobil, yerli uçak imalaıatına geçileceği ya da petrol rezervi veya doğal gaz rezervi keşfedildiğini öne süren  sansasyonel hamleler oyların düşmesine karşı kullanılabilecek taktiklerden.
Diğer yandan, Rice Üniversitesinden Melissa Marschall ve Abdullah Aydoğan ile Karadeniz Teknik Üniversitesinden Alper Bulut’un (**) yaptıkları araştırmaya göre Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından finanse edilen konut projeleri gelir dağılımını iyileştirici etkisi dolayısıyla 2004-2014 arasında yapılan üç yerel seçimde AKP’nin belediye başkanlıklarını almasında etkili rol oynadı. Sürekli olarak konut alımının desteklenmesi ya da ucuz tüketici kredileri sağlanması seçmen tercihlerine AKP lehinde etki yapabilir.    
AKP daha fazla otoriterleşerek, muhalefet, muhalif medya ve sosyal medya üzerindeki baskıyı artırarak da oylarını korumaya çalışabilir. Ama baskının dozunun daha fazla artırılması Türkiye’nin dünyadaki imajını daha da zedeleyerek, uluslararası arenada savunduğu haklı davalarında Türkiye karşıtı haksız tezlerin destek bulmasına yol açabilecektir. Diğer yandan artan baskı ilerde AKP  yöneticilerinin hukuki risklerle karşı karşıya kalmasına yol açabilecektir..
Aşının ve/veya etkili bir tedavinin bulunması geciktikçe, pandemi uzadıkça ve ekonomik reformlar geciktirildikçe iktidar partisinin elindeki kozlarla oylarındaki düşüşü ve parti içinde oluşabilecek çatlakları telafi edebilme kapasitesi düşecektir. Bu durumda AKP’nin stratejistlerinin bir erken seçim seçeneği üzerinde çalışıyor olmaları çok doğal. 

(*) Alper Yağcı, Cem Oyyat, Economic Voting and Media Influence in a Competitive Authoritarian Setting: Evidence from Turkey, Greenwich University, https://gala.gre.ac.uk/id/eprint/23687/3/SSRN-id3295038%20%287%29.pdf Erişim Tarihi: 17.08.2020.
(**) Melissa Marschall, Abdullah Aydoğan, Alper Bulut, Does Housing Create Votes? Explaining the Electoral Success of the AKP in Turkey, https://www.researchgate.net/publication/281747264_Does_Housing_Create_Votes_Explaining_the_Electoral_Success_of_the_AKP_in_Turkey, Erişim Tarihi: 17.08.2020