12 Eylül ve TCMB: Banknot Matbaasında Grev!

Merkez Bankası eski uzmanlarından  Dr.Ayhan Bülent Toptaş .bugun bağımsızlığı tartışılan Merkez Bankası’da 40 yıl önce yaşananları yazdı. Darbe rejiminde para politikaları. Ders alınacak bir anı:
Banknot Matbaasında Grev
Türk Lirası Banknotların, Milli Piyango biletlerinin ve devletin diğer değerli kağıtlarının basıldığı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Banknot Matbaasında 26 Ağustos 1980 günü grev başladı. Türkiye’yi saran grev dalgası TCMB’nin Banknot Matbaasını da etkilemişti. Türk – İş’e bağlı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi olan Matbaa işçileri ile TCMB arasında yürütülen toplu sözleşme görüşmeleri çıkmaza girince işçiler grev kararı almıştı. Bu grev Türkiye’deki ilk basın grevi ve dünyadaki ilk banknot matbaası greviydi. Greve yerli ve yabancı basın organları tarafından büyük ilgi gösteriliyordu. Matbaanın Beşevler’deki giriş kapısının önü pankartlarla doluydu, bahçesinde davul ve zurna eşliğinde halay çekiliyordu. Grevden kısa bir süre önce, 11 Ağustos 1980 de Merkez Bankası Başkanı İsmail Hakkı Aydınoğlu, Sendikaya mektup yazmış ve grevin yasal olmayacağını bildirmişti. Buna karşılık, TGS Ankara Şube Başkanı Yaşar Gören 1211 sayılı TCMB Kanununun 32. maddesinde belirtilen grev yasağının TCMB’nin memurlarını kapsadığını, Banknot Matbaasında çalışanların ise işçi statüsünde bulunduğunu, bu nedenle grevin yasal olduğunu açıklamıştı.  
Askerler TCMB’nin Kapısında 
Grevin 18. gününde, 12 Eylül günü sabaha karşı TCMB’nin İdare Merkezi’nin kapısını çalan askerler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülke yönetimine el koyduğunu ve Banka’ya gireceklerini söylediler. Güvenlik görevlilerinin yanıtı ise Bankanın yetkilileri Bankaya gelip talimat vermeden Bankaya kimsenin giremeyeceği şeklindeydi. Bu yanıt Ankara’da diğer kurumların kapılarından alınan yanıtlardan farklıydı ve kesin bir kararlılık içeriyordu. Bunun üzerine Bankanın üst düzey yöneticileri jeepler ile askerler eşliğinde evlerinden alınıp, Bankaya getirildiler. Ancak bundan sonra askerler TCMB’ye girebildiler. Bankanın üst düzey yöneticileri daha sonra Genel Kurmay Başkanlığına götürüldüler. Genel Kurmay Başkanlığındaki komutanlar Bankanın güvenlik görevlilerinin tutumunu çok kararlı bulduklarını belirterek TCMB yöneticilerine teşekkür ettiler ve Banka yöneticileri ile toplantıya geçtiler. Toplantıda TCMB tarafından dış ticaret ve kambiyo rejimlerinin yürürlükte olduğuna ilişkin bir genelgenin yayınlanması kararlaştırıldı. Bankalardan yüksek miktarda nakit çekilişi olursa bankaları destekleyecek yeterli banknot stokunun mevcut olduğu ve bu nedenle ek önlemlere gerek olmadığı hususunda da mutabakata varıldı.
Başkan Değişiyor, Enflasyon Düşüyor
12 Eylül darbesinden 4 ay sonra TCMB başkanı değişti.  Darbe gerçekleştiğinde TCMB başkanı Ecevit Hükümeti tarafından atanan İsmail Hakkı Aydınoğlu’ydu. Darbeden kısa süre sonra askerlerle anlaşmazlıklar yaşamaya başlayınca görevinden alınmamış ama istifaya zorlanmıştı. Aydınoğlu’nun istifasını müteakiben yerine, kendisini bir ara rejim bürokratı olarak tanımlayan ve 2010 yılında TCMB anıları hakkında yazdığı kitabında askeri yönetim zamanında yaptığı başkanlık sürecine geniş yer veren Osman Şıklar 12 Ocak 1981 tarihinde TCMB başkanı oldu. Şıklar’ın göreve getirilmesinde dönemin ekonomiden sorumlu devlet bakanı Turgut Özal ve Maliye Bakanı Kaya Erdem’in önemli etkisi olmuştu. Diğer taraftan Banka Meclisi üyeleri ve Başkan yardımcıları da tamamen değişti.
Şıklar’ın yönettiği TCMB’nin faaliyetlerinin çerçevesini, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Turgut Özal’ın mimarlığını yaptığı 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleri oluşturuyordu. Politik rejim sıkılaşırken, tezat bir biçimde ekonomide bir liberalizasyon hamlesi hız kesmeden devam ediyordu. Bankaların mevduat ve kredilere verdiği faiz oranları 1980’den itibaren serbest bırakıldı ve faiz oranları enflasyon oranının üstüne çıktı. Reel faiz pozitif değer almaya başladı. Şıklar’ın göreve başlamasından 5 ay sonra ise Mayıs 1981’de döviz kurlarının belirlenmesi yetkisi Maliye Bakanlığından TCMB’ye geçti ve TCMB kurları günlük olarak belirlemeye başlandı.
1980 yılında % 115,6 olan enflasyon oranı 1981’de % 33.9’a 1982’de %21.9’a düştü. Bu düşüşte sıkılaşan maliye politikasının yanı sıra sıkılaşan para politikasının da rolü olmuştu. Tabii sendika ve toplu sözleşme hakları askıya alınan ücretli çalışanlar da en büyük fedakarlığı yapmışlardı.
Fakat faiz serbestisinin bir faiz yarışına dönüşmesi ve hukuki zeminin yeterince sağlam olmaması sonucu sayıları hızla artan bankerlerin bu yarışa katılması 1982 yılında bankerler krizinin patlak vermesine yol açtı. Banker iflaslarının finans sisteminde yarattığı sıkıntıların  aşılmasının yollarından biri de piyasaya bolca nakit sürülmesiydi. Genişleyen para arzı enflasyonun tekrar yükselmesine yol açtı ve 1983 yılı enflasyonu % 37.1 olarak gerçekleşti.
Bankerler Skandalı Hakkında Evren ve Şıklar Görüşmesi (*)
…TCMB Başkanı Osman Şıklar ne amaçla çağrıldığını bildiği için bankerlerle ilgili dosyasını alarak Cumhurbaşkanlığı köşküne gitti. Merdivenlerden acele ve nefes nefese çıktı.  Milli Güvenlik Konseyi (MGK) Başkanı’nın denizci yaveri, TCMB Başkanı Osman Şıklar’ın geldiğini Kenan Evren’e haber verdi. Şıklar hemen içeri alındı. Karşısında Türk bayrağı ve forslarla donatılmış masasında oturan ve sert ve sabit bakışlarla kendisini izleyen Evren’e yaklaştı. Evren’in tavrı pek iç açıcı değildi. Bu tavır önceki ziyaretlerdeki sıcak ve samimi tavırdan çok farklıydı.  Masaya iyice yaklaştığında Evren sert bir ifadeyle, “Nedir bu banker rezaleti?” diye sordu. Kızgın ve rahatsızdı.
Şıklar’ın yüzü kızardı, nefes nefeseydi. “Sayın Cumhurbaşkanım, merdivenleri hızlı çıktım, izin verirseniz oturayım” dedi. Evren sert bir şekilde “Oturun” dedi. Şıklar  Evren’i TCMB’nin bu krizde hatası olmadığına ikna etti. Açıklamalar MGK Başkanını tatmin etmişti. Şıklar’a teşekkür ederek, ertesi sabah elinde olacak şekilde bir rapor hazırlanmasını emretti. Şıklar Bankaya dönerek, oluşturduğu ekiple sabaha kadar çalışarak raporu hazırladı…
Askeri Yönetim Sonrasında Kurumsal Gelişme
24 Ocak Ekonomik İstikrar Tedbirlerinin ve arkasından gelen askeri yönetimin Türkiye ekonomisi üzerinde derin etkileri oldu. Enflasyon halkın fedakarlığıyla birkaç sene süreyle biraz aşağıya çekildi ama finansal sistem bankerler skandalı ile sarsılmıştı. Diğer tarafta, askeri yönetimin otoriter yönetim tarzı derin bir demokratik geçmişi olmayan Türkiye’nin diğer kurumları gibi TCMB’yi de etkiledi. Bu etkinin hafiflemesi neredeyse on yıl sürdü. Buna karşın TCMB’nin kurumsal kapasitesi 2011 yılına kadar her yıl daha da gelişti. Modern bir merkez bankasının ihtiyaç duyduğu bağımsızlık, hukuki – teknik alt yapı, para politikası araçları ve insan kaynağı ile Bankanın bünyesi sağlamlaştırıldı. 2004 yılında enflasyon tek haneli rakamlara indi. Banka aynı yılın sonunda Türk Lirasından 6 sıfır atma operasyonunu başarıyla gerçekleştirdi.

(*) Osman Şıklar, Bir Ara Rejim Bürokratının Anıları, İmge Kitabevi, 2010, Ankara.