Merkez Bankası ve Çikolata

Merkez Bankası geçtiğimiz hafta ihale ile 274 bin 350 TL’lik çikolata satın aldı. Peki çikolatanın bir dönem para birimi olarak kullanıldığını biliyor musunuz?  Dr. Ayhan Bülent Toptaş yazıyor:
Geçtiğimiz Pazar günü medyada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 14 Temmuz 2020’de pazarlık usulüyle ihaleye çıkarak 274 bin 350 TL’lik çikolata satın aldığına dair bir haber çıktı.
Kamu İhale Kurumu’ndan alınan verilere göre, ihaleye üç firma katılmış, ihaleyi kazanan firma ile 29 Temmuz’da sözleşme imzalanmış, çikolata paketleri 4 gün içinde teslim edilmiş.  
Bu haber medyada ve sosyal medyada büyük ilgi gördü. İnsanlar merkez bankasının döviz, altın ve menkul kıymetler alması ile ilgili haberler okumaya alışıktırlar ama TCMB’nin birkaç ton çikolata alması yadırganmıştı. Farklı yorumlar yapılırken ben de bu haberin merkez bankacılığı bağlamında ben de yarattığı çağrışımları paylaşmak istedim.
Mayalar ve Aztekler’de Para Birimi
Çikolata herkesin çocukluğunun en mutlu anlarını süsleyen, yaşama sevincini doruklara yükselten sanki cennetten gelmiş bir meyve gibidir. Çokca alınıp verilen bir hediyedir. Çikolataya o güzel tadı veren kakaonun ise ilginç bir özelliği vardır: Kakao tohumları Güney Amerika uygarlıkları olan Maya ve Aztek’lerin para birimiydi. Hiçbir zaman metal para kullanmamış olan Mayalar 7. Yüzyıldan itibaren yiyecek, giyecek, mücevher ve köle alım satımında kakao tohumlarını kullanıyordu. Çünkü kakao tohumları paranın bugün bilinen özelliklerine sahipti: Dayanıklılık, taşınabilirlik, bölünebilirlik, sınırlı arz ve geniş kabul görme.
Aztekler’in Mayalar’ın yönetimini ele geçirmesinden, hatta İspanyolların 1545’de Orta Amerika’yı istilasından 19. Yüzyıla kadar kakao yaygın para birimi olarak kullanılmaya devam etti. 1555 yılında sabitlenen pariteye göre 1 İspanyol Reali 140 kakao tohumuna eşitti.
Kurumlara Yönelik Hassasiyetin Yükselmesi Normal
2009 yılının Ocak ayının sonlarında dünya birkaç yıl önce başlayan ekonomik krizin etkileri ile mücadele halindeydi. IMF o günlerde, halen grevlerin devam ettiği İngiltere’nin gelişmiş ülkeler içinde en ciddi darbeyi alacak olan ülke olduğu görüşünü ileri sürüyordu. Diğer yanda ise Davos’ta dünya liderleri küresel düzeyde durgunluğa karşı alınabilecek önlemleri tartışmak için toplanmışlardı.
O telaşlı günlerde İngiltere Merkez Bankasında medyanın dikkatini çeken bir olay oldu. Çalışanlara “Başarı için Giyim” konulu bir seminer verilmişti. Seminerde özellikle kadın çalışanlara kullanabilecekleri aksesuarlar, parfümler, makyaj, ayakkabı, çanta, kıyafet uyumu gibi konularda bilgi veriliyordu. Bu seminer için bir profesyonel imaj danışmanlık şirketi ile sözleşme yapılmıştı. Bu şirketlerin yarım saatlik ücreti 5000 pound civarındaydı.
Hızla yayılan haberde İngiltere Merkez Bankasına yönelik eleştiriler seminerin zamanlamasına odaklanılıyordu. İngiltere son 70 yılın en derin resesyonu ile karşı karşıya iken, çok ciddi sıkıntı içinde bulunan bankalar zor durumda ve kurtarılmayı beklerken böyle bir seminerin düzenlenmesi hiç hoş karşılanmamıştı. Hem vaktin hem de paranın boşa harcandığı düşünülüyordu. Olay bir süre İngiliz kamuoyunun gündemini işgal etti.
Bence bu seminer koşulların daha iyi olduğu bir dönemde yapılsaydı belki de bu kadar dikkat ve eleştiri çekmeyecekti. Kritik, stresli zamanlarda kurumlar üzerine odaklanma artıyor ve kurumlara normal zamanlarda gösterilen hoşgörü azalıyor. Bu nedenle kurumların kritik ve zor zamanlarda yaptıkları eylemlerin kamuoyunu nasıl etkileyebileceğini daha detaylı değerlendirmesi gerekmekte.
Satınalmaların Önemi Hakkında Bülent Ulusu ile Osman Şıklar Görüşmesi (*)
TCMB’nin çikolata alımı ile ilgili haberin bana anımsattığı diğer bir husus eski TCMB merkez  başkanlarından Osman Şıklar’ın dönemin başbakanı Bülent Ulusu ile yaptığı ilk görüşmede  satınalma konularının ön plana çıkması. Söz konusu görüşmede Başbakan Bülent Ulusu Osman Şıklar’a satın almalar, ihaleler ve inşaatların başına atanacak kişinin çok dikkatle seçilmesi gerektiğini söylemişti. Başbakana göre bu atamada hatır, gönül konusu insanın başına büyük sorunlar açabilirdi. Yapılan işlere gölge düşebilirdi. O bakımdan çok dikkatli ve seçici olunması gerekiyordu. Ulusu, Şıklar’a bir isim önermişti. Şıklar gerek inşaat ve malzeme alımları, gerekse Banknot Matbaasının büyük hacimli makine, kağıt ve mürekkep alımları konusundaki hassasiyeti dikkate alarak bu öneriyi kabul etmişti.
Merkez Bankasının çikolata alımı ile ilgili haber bana yukarıdaki üç olayı çağrıştırdı. Zor bir dönemden geçiyoruz (çoğu zaman olduğu gibi). Devletten ve kurumlardan beklentiler çok fazla. Zorlukların aşılması için gereken kaynak ve imkanlar kısıtlı. Bu da dikkatin kaynaklar ve imkanlar üzerinde yoğunlaşmasına neden oluyor. Yaklaşımlar gittikçe daha eleştirel hale geliyor. Bu nedenle atılacak her adımın iyi düşünülmesi ve süzgeçten geçirilmesi gerekiyor.

(*) Osman Şıklar, Bir Ara Rejim Bürokratının Anıları, İmge Kitabevi, 2010, Ankara.