Tüketici Güven Endeksi’nde ne değişti?

yazar:

kategori: ,

Tüketici Güven Endeksi”ne Güncelleme Geldi. Peki bu güncelleme neyi değiştiriyor. Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ,  son güncellemeyi yorumladı:
Ekonominin nabzını tutan göstergelerden biri, TÜİK’in her ay yayınladığı Tüketici Güven Endeksi’dir. TÜİK bu endeksi aylık olarak uyguladığı tüketici eğilim anketleriyle hesaplar. Bu anketlerle tüketicilerin maddi durumu, genel ekonomik durum, harcama ve tasarruf eğilimleri gibi konulardaki hem mevcut durum değerlendirmeleri hem de gelecek dönem beklentilerini ölçer ve böylece bir endeks oluşturur.
Tüketici Güven Endeksi, 0 ile 200 arasında bir değer alabilir. Endeks değeri 100’ün üzerine çıkarsa tüketicilerin ekonomik gelişmelere karşı iyimser olduklarını, 100’ün altına inerse de kötümser olduklarını gösterir.
Eylül 2020’ye kadar tüketici eğilim anketindeki sorulara verilen cevaplarla, 4 adet alt endeksin aritmetik ortalaması alınarak hesaplamalar yapılıyordu. Eski Serideki alt endeksler şunlardı:
-gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi,
-gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi,
-gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısı beklentisi
-gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimali.
Avrupa Komisyonu’nun tavsiyesiyle TÜİK, Eylül ayı Tüketici Güven Endeksinde yaptığı güncellemeyle endeks hesaplamasından işsiz sayısı beklentileri ile tasarruf etme ihtimali alt endekslerini çıkardı. Bunların yerine iki farklı alt endeks ekledi ve böylece bunlar Yeni Serinin oluşmasında kullanıldı. Artık Yeni Serinin alt endeksleri şunlar:
-gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi,
-gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi,
-geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu,
-gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi.
Bundan böyle ekonominin nabzının tutulmasında halkın tasarruf güdüsü ya da istihdamın görünümü dikkate alınmayacak.
Yeni Seride dikkate alınmayan alt endekslerden “işsiz sayısı beklentisi”nin 2020 yılı ortalaması 21,2 olarak gerçekleşti. Yine Eski Seride kalan ve Yeni Seriye alınmayan “tasarruf etme ihtimali” endeksinin 2020 yılı ortalaması da 57,1 oldu. Anket yapılan tüketicinin gelecek 12 ayda maddi durum beklentisi ya da gelecek 12 ayda genel ekonomik duruma ilişkin beklentisi olumlu olsa ve bu alt endeksler 75-90 aralığında hesaplansa dahi, işsiz sayısına ve tasarruf yapma ihtimaline ilişkin kötümser tablonun, Tüketici Güven Endeksini düşürücü etki yaptığı ortada ve bu göstergeler artık Yeni Seride kullanmamaya başlandı. 
Bu arada Yeni Seriye eklenen “geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu” alt endeksinin 2020 yılı ortalamasının 93,4 ve “gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi” alt endeksinin 2020 yılı ortalamasının da 75,4 olduğunu söyleyelim.
Yeni Serideki güncelleme, Eski Seride düşük değere sahip alt endekslerin çıkarılması ve endeks değeri daha yüksek olanların Yeni Seriye dahil edilmesiyle tamamlandı. Böylece ekonomiye güvenin daha da arttığı gibi bir görünüm elde edildi. Haliyle Eski Seride Eylül ayında 61,8 olması gereken endeks, Yeni Seride 81,9 olarak hesaplanmış oldu.
Grafik 1. Tüketici Güven Endeksi (Eski ve Yeni Seri Karşılaştırması)

Kaynak: TUİK
Eski ve Yeni Seri tartışmaları bir yana, Tüketici Güven Endeksinin aldığı değerlerin 100’ün altında yer alması, son 2,5 yıldır tüketicinin ekonomiye güveninde iyimser gelişmeler olmadığını gösteriyor. Özellikle 2018 yılı ortasından itibaren yaşanan kur şokları, yükselen enflasyon oranı, büyüme oranındaki düşüş halk tarafından algılanıyor ve Ekim 2018’de endeks 57,6’ya geriliyor (Yeni Serideki değer 78,4). Tüketici güveninin dip yaptığı son dönem ise pandeminin etkisinin hissedildiği bu yılın Nisan ayı.  
-Türkiye, uzun yıllardır cari açık vererek büyürken, son yıllarda bütçe açığı vererek büyümeyi ivmelendirmeye çalışıyor. Her iki açık da finansman ihtiyacı doğuruyor. Türkiye’nin en büyük kırılganlığı olan finansman ihtiyacının gerek Merkez Bankası kaynakları kullanılarak gerekse iç ve dış borçlanmaya gidilerek çözülmeye çalışılması ise enflasyon, düşük büyüme hızı, kur artışı ve bütçe açıkları gibi diğer kırılganlıkları besliyor. Böyle bir ortamda tüketicinin güveninde düşüşler yaşanıyor.