Hanife Serter ya başka banka şubesine gitseydi?

Hanife Serter’in bir yakını ile gittiği banka şubesindeki gözlemleri adeta olay oldu!  Peki Hanife Hanım ve yaşlı yakını bu şubenin hemen yanı başındaki farklı bir bankaya gitseydi başına ne gelecekti? 
Hanife Hanım’ın gittiği banka şubesi

Hanife Hanım dijital bankacılığı en iyi kullananlardan biri.
Bunun en yakın şahidiyim.
Kırk yılın başında bir banka şubesine gitti o da olay oldu.
Hanife Hanım’ın İş Bankası’nın İzmir’deki bir şubesinde yaptığı işlem ve oradaki gözlemleri günlerdir konuşuluyor.
Meğerse insanlar ne çok özlemiş normal bir banka şubesi görmeyi duymayı.
Hanife Hanım’ı gittiği banka şubesinde herkes koltuğunda oturuyormuş. Herkesin yüzü gülüyormuş.
Üstelik işlemi yapılırken, kimse ona ürün çakmak için pardon satmak için teklifte bulunmamış.
Bu yazı 50 binin üzerinde okundu. Yüzlerce kişi tarafından paylaşıldı.
Demek ki, bu durum anormal ki, bu kadar insan hayretler içinde kalıp, yazıyı paylaşmış.
Peki Hanife Hanım bu anormal durumu yaşadığı bankanın şubesine değil de normali yaşayacağı bir bankanın şubesine gitseydi ne olurdu?
İnsanların normal karşılayacağı durumu bir hayal edelim.
Hanife Hanım 75 yaşındaki yakını ile hemen yandaki bankanın şubesinin önüne gelir. Uzun kuyruk vardır.
Neden kuyruk?
Çünkü personelin bir bölümü zorunlu olarak müşteri ziyaretindedir. Ya eczacıya ya emlakçıya ya da emekli için cami köşelerinde olduğu için şubede az personel olacaktır. Pandemi nedeniyle az insan alındığı için öyle şubeye hemen hop diye giremeyecekti.
Sıra kendilerine geldiğinde kapıdaki güvenlik görevlisine HES kodunu gösterirler. Güvenlik elindeki cep telefonu ile HES’i sorgularken, yüzündeki o öfke ifadesini hissedecektir. Ama Hanife Hanım buna kızmaz. Çünkü biliyor ki, o zavallı güvenlik görevlisi HES kodunu kendi internetini kullanarak sorguluyor. Her megabayt adamın internetinden gidecek.
Sonunda HES sınavından geçerek içeri girer.
Müşteri temsilcisinin bulunduğu masaya gider ve dertlerini anlatır. İşlem biraz uzun süreceğinden müşteri temsilcisi hemen bir şeyler satmaya çalışır.
Haklı da! Çünkü biliyor ki, teklif etmediği zaman neden bu müşteriye çapraz satış yapmadın diye fırça yiyecek.
En azından bir sigorta çakabilir. Pardon satabilir!
Sigorta olmadı mı? KKB’si uygun ise bir kredi kartı verebilir. Kredi kartı da mı almıyor. Elbette parası vardır. Bari onu getirsin bu işleme karşılık.
Hanife Hanım, sever şubecileri. Kıramaz onları. Çünkü o kadar çok onların derdini dinledi ki, dayanamaz başka bankadaki fonunu bozar ve o şubeye hemen 1 dakikada EFT yapar.
İşlem devam ederken, şubeci Hanife Hanım’ın bu jestinden memnun olur ve o da ona bir kıyak çekmek ister.
Günlerden Perşembedir ve şubeci Hanife hanıma güzel bir teklif sunar. Şu an faiz oranı yüzde 13’tür ama pazartesi referanslı bağlarsa 15’ten bağlayacaktır.
Hanife Hanım, çok mutlu olur ve 15’ten parasını pazartesi gününe kadar vadesizde kalması şartı ile 15’ten bağlar. 2 puan fazla aldığını düşünür mutlu olur! Oysa faiz oranlarının o bankada normalde 17 olduğu bilse ve de 4 günlük valörlü deki kaybını öğrense o şubeden arkasına bakmadan kaçar gider.
Hanife Hanım tam tersi minnet duygusu ile giderken, müşteri temsilcisi ona son kıyak yapmak ister. Çünkü onu çok sevmiştir.
Bir de Bireysel Emeklilik teklif eder. Hanife Hanım kendisinin sisteme dahil olduğunu söyleyince hemen gözünü yaşlı yakınına çevirir.
İyi de 75 yaşındaki kadın için biraz geç olmadı mı?
Olsun birkaç ay sonra geri çıkar!
Hanife Hanım itiraz etse de yüreği merhamet dolu yaşlı yakını “Kızım bir şey değilmiş. Zaten üç ay sonra paramızı geri alacağız” der ve yapılmasını onaylar. 200 liradan 3 ay ödemeyi kabul eder.
O pamuk yürekli güzel kadın bilse 3 ay sonra sistemden çıkarken, giriş ve çıkış aidatı alınacağını ve eline 10 lira bile geçmeyeceğini…
Olsun!
Hem melek yüzlü bankacı kendilerini çok düşünüp ne kadar iyilik yaptı!
İşlemleri biter ve gişeye gider.
Gişeci bunalmış bir vaziyette Hanife Hanım veyakınına beklemesini söyler.
Çünkü kızcağız tek çalıştığı için tuvalete bile gidememiştir. Onun da gerginliği ile o da bir şeyler satmaya çalışır.
Hanife Hanım ellerini açar ve “Olsa dükkân sizin!” der gibi boynunu büker ve şubeyi terk eder.
Şimdi anladınız mı normal ile anormali?
Hanife Hanım’ın o yazısını okuyan bankaların üst yönetimi umarım utanır. Sıradan bir olayı anormal yapan dahası insanları banka şubelerine gitmeye korkutan o politikaların mimarları kendileri.
Müşteri odaklı değil de ürün odaklı çalışana dayadığınız hedefler bir mesleği böyle kara mizaha çevirir.