Bankacılığın çirkin oyunu: Cuma’dan Pazartesi’ne!

Bankalar mevduatın vade sonunu neden hep cuma gününe veya tatil öncesine getiriyor? Evla Fazlı, bankaların çirkin oyunu yani Cuma’dan Pazartesi’ne  operasyonunu yazdı:
Bu seferki yazım sadece bankacılar için değil.
Bankalarla uzaktan yakından bir şekilde teması olan herkes için.
Koskocaman sektör, hayatında hiç bankaya adımını atmamış insan sayısı yok denecek kadar azdır. Bir şekilde banka ya da bankalarda hesapları vardır çoğunluğun. Eline para değen herkesin diyebiliriz.
Kimi maaşını alır, kimi fatura ödemeleri yapılsın diye otomatik ödeme verir, kimisi ihtiyacı vardır bankaya borçlanır.
Bazıları da vardır ki onlar sadece birikim yapmak isterler.
Evde biriktiremiyorlar mı da bankada biriktiriyor bu insanlar? Bankaları evlerinden daha güvenilir buluyorlar paralarını emanet etmek için.
Hem banka faiz veriyor, parasıyla para kazandığını düşünüyor insanlar.
Kimsenin kimseye durup dururken karşılıksız bir şey verdiği kolay kolay görülmüş şey değildir.
Hele ki söz konusu para ise mümkünatı yok.
Herhangi bir ürün alacağınız zaman nelere dikkat edersiniz? Çoğunluk bu sorunun cevabını ‘son tüketim tarihine’ diye yanıtlar…
Evet aldığımız her şeyin vadesine bakarız. Ne kadar süre sonra bozulacağını anlamak için. Tüketimini ona göre yaparız.
Bankaya birikim için koyduğumuz paranın adı da bu yüzden vadelidir.
Vadesi dolarsa paranızdan faiz alamazsınız. Olduğu yerde sayar, üstünden zaman geçince de değersizleşir.
Gerçi sistem var, vadesi dolarsa otomatik olarak devam eder.
Tamam, evet devam eder etmesine de o kadar reklam yaptılar, şöyle yüksek faiz veriyoruz, böyle kazandırıyoruz diye…
Siz o reklamlarda duyduğunuza götürdünüz paranızı. O reklamlar siz paranızı hesabınıza geçene kadar geçerli. İlk ay ağzınıza balı çalıyorlar, sonra paranızdan çalıyorlar…
Vadesi dolduğunda siz bakmazsanız çalışan personel hangi birinizin hesabına yetişsin?
Vadelide duran para için neden mesaisini harcasın ki?
Dünya kadar kredi kullandırma hedefi varken?
Sadece kredi kullandırmak yetmiyor, yukarıdan baskı var, yanında en az üç tane sigortada yapması lazım.
İşi biter mi bankacının, emekli maaşı getirecek insanları bulmalı, daha önünde sonu gözükmeyen arama listesi de var.
Onları arayacak, telefonu hemen kapatmayacak, aradığı insanlara dil döküp hayali ürünleri satmaya çabalayacak.
O arada şubeye otomatik ödemelerinin ödenip ödenmediğini sormaya müşterisi gelecek, gelmişken defterini yazdıracak.
‘Açıp internetten kontrol edebilirsiniz, şubeye kadar gelmenize gerek yok’ diye izah edilecek.
Bütün bunların altında boğulurken bankacı bir de sizin vadelinizin peşinden mi koşacak? Koşmaz koşamaz vakti yok çünkü.
Hem sistem var işte, akşam güncelleyecek nasılsa faiz oranınızı. Ama sizin istediğiniz gibi değil. Şubeye sizi kazandırana kadar verdikleri orandan hiç değil. Sistem acımasız, en dipteki orandan devam edecek vadeli hesabınıza.
Ama merak etmeyin hep böyle değil, sizin paranızı düşünenler de var. Hatta o kadar çok düşünüyorlar ki, sizin hep daha fazla faiz almanızı istiyorlar zannedersiniz.
Bu sizin paranızı sizden çok düşünenlerin hep ortak bir noktası var. Vade dönüşlerinizi mutlaka ‘cuma’ gününe denk getirirler.
Yakınlarda ‘bayram, seyran’ varsa kesinlikle dönüş gününüz arefe günüdür.
Tatil günü yaklaşınca yukarıdan baskı başlar şubelere hemen.
‘Vadeli hesapların hepsini vadesizde bırakma kampanyası’.
Kolay mı gerçekten bir sürü insanın parasını vadeliden vadesize almak? Onları ikna etmek?
Müşteri parasına daha fazla para katacağını düşünerek vicdansızca bakiyesinin hafta sonu vadesizde kalmasının gerektiğine, hafta başında daha yüksek faiz alacağına inandırılıyor.
Bayram öncesi olursa düşük faiz, bayram tatili dönüşü olursa yüksek faiz alacağı söylenerek kandırılıyor.
Halbuki eline hesap makinesi alıp basit bir faiz hesaplaması yapsa vadesizde tutulan bakiyenin kaybı ile alacağı faizin getirisi neredeyse kafa kafaya…
Ama bankalar güvenilir ya, kalkıpta bu hesabı hiç kimse yapmıyor.
Kazanan kim oluyor? Tabii ki banka!
Banka olarak kısıtlamak yanlış olur kazancı…
Vadesizde olan paraların kazancından yaratılan kâr, üst yönetime jestiyon olarak dönüyor.
Peki hiçbir şeyden haberi olmayan, dişinden tırnağından arttırdığı ufacık birikimini değerlendirmek için bankaya getirenlerin kazancı ne bu işten? Devede kulak!
Müşterisini kandırmak zorunda olan, yukarıdan yapılan baskının altında kalıp bu işlemi yapmak zorunda kalan bankacıların kazancı ne? Deve kulağında tüy bile değil!
Bankacının kazancı o ayda maaşını alabilmek için verilen hedefini yakalamak. Karın tokluğuna sadece…
Vadeli hesabınız özellikle tatil öncesine denk getiriliyorsa itiraz etmeniz sizin menfaatinize olacaktır.
Hesap takibini bankacınıza bırakmak demek, paranızı kumbarada biriktirmekten farksız olması demektir.
Eskiden bankaların verdiği eşantiyon kumbaraları sakladığınız yerden çıkartıp tasarrufunuzu vicdansız üst yönetime emanet etmek yerine, orada biriktirmeniz sizin için daha kârlı olabilir belki de…

Evla FAZLI