Merhumu nasıl bilirdiniz?

Evla Fazlı, personele baskı yapıp hayatını çekilmez hale getiren yöneticileri yazdı: Dışarıda görüştüğünüz kaç tane mesai arkadaşınız var, size iyi ki varsın diyecek?
Bir kuş yumurtanın içinde gelişimini tamamlayıp, zamanı geldiğinde kendi çabasıyla kabuğunu içeriden kırıp hayata adım atar.
Kendi kendisine çıkmasına izin vermezseniz, kabuğunu siz kırıp dışarıya çıkartırsanız, o yavrunun hayatı boyunca sağlıklı olması beklenemez.
Bazı şeylerin bir işleyiş şekli vardır. Dışarıdan müdaheleler daha zayıf bırakır oluşumu. 
Bu durum çalıştığımız ortamlar içinde geçerli. Bankada herkesin görevi belli. 
Zaten, belirli bir eğitim ve bilgi düzeyine sahip tüm çalışanlar.
Herkesin görev bilinci yerinde. 
İş tecrübesi olarak da epey adım atmış insanlara, tepeden tepeden bakan tipler azarlama boyutlarında baskıda bulunurlarsa, iş ortamında huzur kalmaz.
Azarlamak için direktifleri kimden alıyorlar bu kişiler?
O gücü kendilerinde nasıl bulabiliyorlar ya da?
Kimsenin karşısında çocuk yok! Sanki yaramazlık yapılmışta azarlayınca o yaramazlığı yapmayacaklar…
Günümüz çocuklarını bile azarlamaktan imtina ederken, psikolojileri bozulmasın dengeleri şaşmasın diye; koca koca insanları azarlamak aşağılamak hangi medeniyete özgü acaba?
O insanların ruhsal sağlığını hezeyana uğratıp nasıl bir verim bekleyebilirsiniz ki? 
Huzur olmayan yerde sinerjide olmaz, başarıda olmaz.
Herkesin bir ortak paydası var, geleceklerini ikame etmek. 
Bunu kendi ayaklarının üzerinde durarak yerine getirebilirler ancak.
Yolunda gitmeyen bir şeyler varsa elbette dozunda, düzgün bir ortam yaratılarak olumsuz olan her ne ise ortadan kaldırmak üzere aksiyon alınabilir.
Hatayı gidermenin yolu başka bir hata yapmak olmamalı.
Ama bankacılığa yıllarını vermiş insanları diğer çalışma arkadaşlarının yanında küçük düşürmek, aşağılamak bu eylemi gerçekleştirenin yetersizliğinden, yönetici vasıflarının yakınından bile geçmemiş olmasından kaynaklıdır.
Duygularını törpüleyemeyen, öfkesini kontrol altına alamayan insanlar kurumlara zarar verirler.
‘Çalışma hayatı acımasızlıklarla dolu’ diye bir söylem kurumsal bir çatı altında kabul edilemez, edilmemelide zaten. 
‘Profesyonellik’ adı altına saklanılabilecek bir şey değil bu davranış biçimi.
İnsanların zamanlarını; evlerinde uyumak dışında geçirdikleri vakitten çok daha fazlasını, mesaide geçirdiklerini herkes biliyor, bizzatta yaşıyor. 
HAYATI ZİNDAN ETMEK!
Neden çalışma ortamını bu insanlara zindan ediyor, makamını insanları azarlamak için kullanan bu şahıslar? 
Samimi cevap verecek olursanız ne dersiniz bu soruya?
Kendi koltuğumu çok seviyorum, onu kaptırmamak için insanları azarlarım,
• Zaten şişmiş olan egomu, daha da şişirmek için insanlara eziyet ederim,
Zamanında aynı baskıya maruz kaldım şimdi sıra bende, altta kalanın canı çıksın,
Sadistim, insanların mecburiyetlerine oldukça hakimim, bu işkenceden zevk alıyorum,
• İnsanlığımı kaybettim, hükümsüzdür…
Eğer birilerinin üstünde egemenlik kurup, güç gösterisi yapıyorsanız ve bunun sizi iyi bir yönetici yaptığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
İnsan ilişkileri çoğu şeyden kıymetlidir. 
Asla para ile ölçümlenemez ve alınamaz.
Dışarıda görüştüğünüz kaç tane mesai arkadaşınız var, size iyi ki varsın diyecek?
Kötü gününüzde yardımınıza hiç düşünmeden koşup gelecek?
Para ile satın alınamayacak ilişkileri kurmakta, yıkmakta sizin elinizde…
Çocuk azarlar gibi bağırıp çağırıp, kırıp döküp incittiğiniz herkes bir anne, bir baba, bir evlat.
Tüm sıfatlardan evvel ‘İNSAN’ hepsi..
Hiç kimse için, azarlandığında ya da baskı yapıldığında daha iyi çalışıyor işini daha düzgün yapıyor diyemezsiniz. 
Vicdanı olan herkes, emeğinin karşılığını alabilmek için canla başla çalışıyordur zaten.
O insanların kabuklarını kırıp zarar verirseniz, ortaya çıkan işinde ne kadar sağlıklı olacağını az çok kestirebilirsiniz.
Kısa vadede kazandığınızı düşündüğünüz her noktada aslında kaybettikleriniz çok daha fazladır.
Çalışılacak en iyi yeri yaratmak, tüm hırslarınızdan sıyrılırsanız sizin elinizde olur.
Mutlu, huzurlu çalışan hem kendisi kazanır hem de size kazandırır. 
Gaddar, egoist kostümünüzü çıkartıp hümanist olmayı denerseniz siz dahil herkes daha mutlu olur.
Bir deneyin…
Zor değil!