Merkez Bankası Ne Yapacak?

Merkez Bankası faizleri düşürecek mi? PPK’nın toplantısına saatler kala Dr.Ayhan Bülent Toptaş, faizlerin aşağı çekilmesi halinde  enflasyon ve kurlar üzerindeki etkisini yazdı:
REEL FAİZ, ENFLASYON, KUR VE GÜVEN  
Günde birkaç saatimi ekonomi yorumcularını TV’den ve YouTube’dan izlemeye ayırıyorum. Beğendiğim yorumcuların bazıları çok kötümser. Gidişat hakkında bilgi veriyorlar, eleştirilerde bulunuyorlar, tavsiyeler veriyorlar ve bu tavsiyeler uygulanmayınca karamsarlığa kapılıyorlar. Onlara zaman zaman hak vermiyor değilim.  
Bir başka grup ekonomi yorumcusu ise onları izlediğim yaklaşık bir buçuk yıl süre içinde iyimserliklerini korumaya çalıştılar. Yanlışlardan dönüleceğine, iktisat biliminin temellerine uygun yaklaşımların yeniden gündeme taşınacağına dair inançlarını sürdürdüler. TCMB’nin başına Naci Ağbal’ın getirilmesinden ve onun aldığı kararlardan heyecanlandılar ve umutlandılar. Aynı zamanda reform beklentileri de vardı. Adalet, demokrasi, hukukun yüceltilmesini ve serbest piyasa ekonomisini güçlendirecek söylem ve eylemleri bekliyorlardı. Önce Ağbal’ın görevden alınması onlar için bir kırılma noktası oldu, sonra da Cumhurbaşkanının TRT’de katıldığı bir yayında TCMB Başkanı ile görüştüğünü ve faiz yükünün düşürülmesinin şart olduğunu belirtmesi üzerine artık pes ettiler.
Faiz Üzerine Tartışmalar  
Cumhurbaşkanı faizleri düşürmek isteyen ilk siyasetçi değil. Hem TCMB’nin hem de dünyadaki merkez bankalarının tarihi faizi düşürmek isteyen hükümetlere karşı mücadele örnekleri ile doludur. Siyasiler işsizliği azaltmak ve büyümeyi hızlandırmak yoluyla oylarını maksimize etmek isterler. Bu yüzden kolay borçlanmayı ve yatırım yapmayı teşvik edecek düşük bir faiz isterler, Merkez bankaları ise ana görevleri ulusal paranın değerini korumak ve fiyat istikrarını sağlamak olduğu için faizi (gerektiğinde) yüksek tutmak ister. Bunun yakın dönemde çok açık bir örneği Donald Trump’ın başkanlığı sırasında ABD merkez bankasına yönelik söylemlerinde görüldü. Trump Fed’i baskı altına almaya çalıştı ama fazla etkili olamadı.
Bizde de hükümet ve TCMB arasında geçmişte faiz üzerine çekişmeler ve bilek güreşleri yaşandı. Ancak, son on yılda bu mücadelede hükümet kanadının ölçüyü kaçırdığı görülüyor. TCMB mevzuatının değiştirilerek TCMB Başkanının görev süresinin kısaltılması, 20 ayda dört başkanın değişmesi, ihtiyat akçelerinin ve rezervlerin tüketilmesi, TCMB ve politikaları hakkında çok özensiz konuşulması ölçünün kaçtığının açık örnekleri oldu.
Yakın Dönemde Reel Faiz, Enflasyon ve Kur İlişkisi
Faizin düşürülebileceği üzerine tartışmalar tekrar yoğunlaşınca yakın geçmişte faizin dolar ve enflasyon üzerine etkisini gözden geçirmek ve muhtemel bir faiz indiriminin nasıl bir sonuç yaratabileceği konusunda fikir yürütmek faydalı olabilir.  
Bu amaçla, 2019 Ocak ayından bu Haziran 2021 başına kadar geçen yirmi dokuz aylık süre üç döneme ayrıldı. Reel faizlerin pozitif olduğu on bir aylık birinci dönem, reel faizlerin negatif olduğu on aylık ikinci dönem ve son olarak reel faizlerin yeniden pozitif olduğu sekiz aylık üçüncü dönem.  Tablo’1,2 ve 3’te TCMB’nin aylar itibariyle uyguladığı Ağırlıklı Ortalama Fon Faizi, ilgili ayın TÜFE değeri, reel faiz ve ilgili ayın ortalama dolar alış kuru yer almakta.
Tablo 1’de birinci dönemde aylar itibarıyla 3 ila 8.14 arasında pozitif bir reel faiz verildiği görülüyor.  Reel faiz bu dönemde ortalama 5 civarında. Bu şartlar altında enflasyon 2019 Ocağındaki yüzde 20.35’lik seviyesinden Kasım ayında 10.56’ya geriliyor. Buna karşın dolar kurunun ise 5.36 ile 6.04 civarında ve yıllık ortalamasının 5.65 civarında olduğu görülüyor.   
Tablo 2 ise reel faizin negatif olduğu dokuz aylık ikinci dönemi gösteriyor.  Bu dönemde -0,41 ile – 5 arasında değişen bir reel faiz verildiği görülüyor. Ortalama – 2,3 civarında bir reel faiz var. Bu reel faizlerle enflasyon yüzde 11’in üzerine çıktı. Buna karşın dolar kurunun 5,85’ten 7,50’ye taşındığı görülüyor. Negatif reel faiz hem enflasyonu hem de dolar kurunu yukarı çekiyor, ama dolar kuru üzerindeki etkisi daha yüksek.
Tablo 3 ise Naci Ağbal döneminde başlayan ılımlı pozitif reel faiz dönemini gösteriyor. Bu dönemde 1,51 ile 2,81 arasında değişen, ortalama 2 civarında bir pozitif reel faiz var. Bu pozitif reel faiz enflasyonun yükselmesine engel olamadı. Enflasyon Ekim 2020 ile Nisan 2021 arasında 11.89’dan 17.14’e yükseldi. Bununla birlikte, dolar kurunu Ağbal görevde olduğu süre boyunca geriletmeyi başardı. Ağbal’ın görevden alınması ile artan güvensizliğin etkisiyle kur hızla 8,50’nin üzerine hareketlendi.
Reel faizin enflasyon ve döviz kuru üzerine etkisi burada değerlendirildi ama 2019 Ocak ayı ile 2020 Kasım ayı arasında kuru aşağıya çekmek için 128 milyar dolar rezervin eritildiği ve bunun o dönem için TL. üzerindeki baskıyı hafifleten bir kalkan oluşturduğu da gözden kaçmamalı. Artık bu silah yok.
Doların kısa sürede 5 civarından 8,50’nin üstüne tırmanmasında Başkan değişikliğinin yarattığı güvensizliğin etkisi de çok fazla. Ekonomi yönetimine güvensizlik bilinen bir durumdu. Son siyasi gelişmeler de genel olarak siyasete olan güvenin daha da sarsıldığını gösteriyor. Bu şartlar altında faizin aşağıya çekilmesi veya reel faizi düşürecek bir gelişme enflasyonu ve kurları yukarı yönlendirebilir.