Ayhan Bülent Toptaş

Dr. Ayhan Bülent Toptaş yazdı: Sri Lanka’da ekonomik kriz ve Merkez Bankası

Bülent, yaşadıklarımız çok korkunçtu. Zor durumdaydık. Bankaya gidemiyorduk, ya da Bankadan eve dönemiyorduk. Sokaklarda terör kol geziyordu. Sürekli stres ve korku içindeydik. Fakat şimdi (Hindistan’ın müdahalesinden sonra) ortam biraz yatıştı. Bundan yaklaşık otuz yıl önce Sri Lanka’lı bir meslektaşım bana 80’li yılların sonlarına doğru yaşadıkları sıkıntılardan böyle bahsetmişti.

Ama Sri Lanka Merkez Bankası’nın yaşadığı sıkıntı sadece personelinin bankadan eve ya da evden merkez bankasına korku içinde gitmesi ile kalmadı. 31 Ocak 1996 sabahı gerçekleşen bombalı saldırıda kırk bir Banka çalışanı öldü, sekiz çalışan görme yeteneğini kaybetti, on bir çalışan felç oldu, bazıları ağır olmak üzere yüzlerce çalışan yaralandı. Bankanın idare merkezinde saldırıda ölen banka çalışanları için iki anıt mevcut. Saldırı sadece Bankanın insan kaynaklarını mahvetmekle kalmadı, büyük fiziksel ve mali kayıpların yaşanmasına da yol açtı. Banka, yaşanan bu trajedinin yarattığı maddi ve manevi kayıpları büyük fedakarlıklarla zaman içinde telafi etti, bir nevi yeniden küllerinden doğdu.

Sri Lanka’nın 2025 vizyonu ve kötüleşen ekonomi yönetimi

İç çatışmalar ve terör ülkeye çok ciddi zararlar vermiş olsa da Sri Lanka ekonomik büyümesini sürdürdü. Otuz yıla yakın bir süreyle devam eden çatışmalar 2009’da sona erdi. Bu önemli gelişme ekonomik büyüme üzerindeki baskıyı azalttı. Ekonomik performans Güney Asya’daki pek çok ülkeden daha başarılı bir düzeye erişirken, fakirlik azaldı, sağlık ve eğitimde önemli ilerlemeler kaydedildi.

Bugün ise Sri Lanka derin bir ekonomik krizin içinde. Çok değil, beş yıl önce, 2017 yılının Eylülü’nde Sri Lanka hükümeti oldukça iddialı bir ekonomik vizyon ortaya koymuştu. Sekiz yıllık bir strateji ile 2025 yılında ülkenin gelir seviyesi orta düzeyin üzerine çıkarılacaktı. Bunu başarmak için Sri Lanka bilgiye dayanan, rekabetçi bir sosyal piyasa ekonomisine dönüştürülecekti.

Ancak, bu tarihten sonra, umulanın tersine, Sri Lanka kötü bir politik ve ekonomik sürecin içine girdi. Kayırmacılık öyle bir boyuta ulaştı ki, 2020 yılına gelindiğinde ülke Devlet Başkanı, Başbakan, Maliye Bakanı ve Su İşleri Bakanı’nın kardeş, Tarım Bakanı ve Spor Bakanın ise bunların oğlu (ya da yeğeni) olduğu bir kabine tarafından yönetiliyor hale geldi. Rajapaksa ailesindeki beceriksiz dayılar, amcalar, halalar, teyzeler, kuzenler kilit yönetim kademelerinde görev yapmaktaydı.  Aynı yıl Devlet Başkanı’na daha geniş yetkiler tanıyan (atama yetkileri de dahil olmak üzere) anayasal bir değişiklik de gerçekleştirilmişti. Makroekonomik boyutta yapılan temel hatalar ise seçim kazanmak isteyen politikacıların ülkeyi ürettiğinden fazla tüketmeye yönlendirmesi, fazla gösterişli ama getirisi olmayan alt yapı yatırımları, popülist vergi indirimleri, dış açığı dengelemeye yönelik tedbirlerin alınmaması oldu. Bu hatalara Covid 19 pandemisinin ülkenin en önemli kaynağı olan turizmi vurması ve Ukrayna savaşının kötü etkileri de eşlik etti.

Merkez Bankası Başkan değişikliğinin sıklaşması

Sri Lanka’yı iflasa götüren süreçte Merkez Bankası’nın kim veya kimler tarafından yönetildiğine bakıldığında ise ilginç bir tablo ortaya çıkıyor.

Tablo: 1 Son beş senede değişen Sri Lanka merkez bankası başkanları

Başkan Göreve Başlama T. Görevden Ayrılma T. Atamayı Yapan
Indrajit Coomaraswamy 2 Temmuz 2016 20 Aralık 2019 Maithripala Sirisena
W. D. Lakshman 24 Aralık 2019 14 Eylül 2021 Gotabaya Rajapaksa
Ajith Nivard Cabraal 15 Eylül 2021 4 Nisan 2022
Nandalal Weerasinghe 8 Nisan 2022 Halen görevde

Kaynak: Wikipedia

Tablo 1’de Kasım 2019’da devlet başkanı seçilen Gotayaba Rajapaksa’nın bu tarihten itibaren, yani üç seneden kısa bir süre içinde dört farklı merkez bankası başkanı ile çalıştığı görülüyor. Sık merkez bankası başkanı değişimi 96 yılındaki terör saldırısından sonra bile işlevini başarıyla sürdüren Sri Lanka Merkez Bankasında ve ülke ekonomisinde işlerin kötüleştiğinin önemli işaretlerinden biri.  Indrajit Coomaraswamy, Rajapaksa’nın devlet başkanlığı görevine başlamasından kısa bir süre sonra merkez bankası başkanlığından istifa etti.

Rajapaksa’nın bir sonraki merkez bankası başkanı’da olarak W.D. Lakshman’ı atadığı günlerde Sri Lanka dış borçlanmanın sınırlarına gelmişti. Bu durumda hükümet bütçe açıklarını finanse edebilmek için iç kaynaklara yöneldi. Bu kaynaklar ağırlıklı olarak Sri Lanka Merkez Bankası ile kamu bankaları ve özel bankalardı. Lakshman’ın döneminde büyük bir parasal genişleme yaşandı. 2020 yılında iç borçlanma yüzde 33 artarken, Merkez Bankasından borçlanma yüzde 183 büyüdü. Son başvuru kaynağı olması gereken Merkez Bankası hükümetin para çekme makinesine dönüştü. Bu gelişmeler karşısında ülkeden döviz çıkışı swaplarla dengelenmeye çalışıldı. 2020 yılının ortasına gelindiğinde gelişmelerden rahatsız olan iki para politikası kurulu üyesi görevlerinden alındı. Eylül 2021’e gelindiğinde, görevini yaparken bağımsız bir program yürütmede yaşadığı sıkıntıları ve bir kısım medyanın kendisi hakkında yaptığı yayınlardan duyduğu rahatsızlığı ileri süren Lakshman istifa etti.

Cabraal ile iflasa doğru

Lakshman’ın peşi sıra Sri Lanka Merkez Bankası Başkanlığı’na eski merkez bankası başkanı, Halk Cephesi Partisi Milletvekili ve eski Maliye Bakanı Ajith Nivard Cabraal’ın getirilmesine muhalefet tepki gösterdi. Muhalefete göre bu atama ile merkez bankasının bağımsızlığı tehlikeye düşecek ve Banka iktidar partisinin politik karargahlarından birine dönüşecekti. Cabraal’ın yolsuzluk iddiaları ile dolu geçmişi Sri Lanka’ya yatırım yapmak isteyen yatırımcıları bu fikirlerinden caydırabilecekti.

Cabraal atandıktan kısa bir süre sonra altı aylık bir istikrar programı açıkladı. Program, amacının uluslararası değerlendirme kuruluşlarının ülke hakkındaki görüşlerinin iyileştirilmesi yolu ile ülkeye döviz akışı sağlamak olduğu izlenimi vermekteydi. Ama söz konusu kuruluşlar programın açıklanmasından sonra da not indirmeye devam ettiler. Çünkü program, ülkenin kronikleşmiş dış açıklarını yapısal önlemlerle kapatmaya yönelik bir içeriğe sahip değildi. Dış açıkların swaplar, hükümetler arası borçlanmalar, ihracat gelirlerinin ülke parasına dönüştürülmesinin zorunlu tutulması gibi palyatif tedbirlerle kapatılmasını hedefliyordu. Program aynı zamanda ülke parasının dolar karşısındaki değerinin 199 ile 203 rupi arasında kalmaya devam etmesini öngörüyordu. Önceki Başkan Lakshman’ın döneminde başlatılan bu süreçte rupiyi sabit tutabilmek için 2019 Aralık ile Mart 2022 arasında 5.5 milyar dolar rezervi heba edildi ve rezervler sıfırlandı. Mart 2022’de artan baskılar karşısında Merkez Bankası kurları serbest bıraktı. Bu kararla birlikte dolar kuru birkaç gün içinde 1 dolar = 260  rupi eşitliğine ulaştı (21 Temmuz 2022 itibariyle 1 dolar = 363 rupi)

Krizin iyice derinleştiği ve enerji gibi temel ihtiyaç maddelerinin ithalatının ödemelerinin durduğu 2022 Nisan ayının ilk günlerinde Cabraal hükümet ile birlikte istifa edince Merkez Bankası Başkanlığına Nandalal Weerasinghe atandı. Yeni başkan ekonomik daralmaya rağmen faizleri artırdı, ihracat karşılığı elde edilen dövizlerin bozdurulması zorunluluğuna ilişkin düzenlemeyi hafifletti ve IMF ile görüşmeleri başlattı. Ama temmuz ayı ortasında Devlet Başkanı Rajapaksa’nın da istifa etmesinin siyasi istikrarsızlığı daha da derinleştirmesi ilerleme sağlamayı zorlaştırıyor. Ülkede resmi enflasyon yüzde 50’nin üzerinde ama alternatif hesaplamalar enflasyonun yüzde 130’un üzerinde olduğuna işaret ediyor.

Sri Lanka’nın bugün yaşadığı krizden alınacak çok ders var. Ülkenin toparlanması için oldukça büyük fedakarlıklar yapılması gerekecek. Sri Lanka halkını zor günler bekliyor.