Ayhan Bülent Toptaş

Dr. Ayhan Bülent Toptaş yazdı: Bankacılık Sistemi, Rüşvet ve Yolsuzluklar

Yolsuzluk, yerel, ulusal ve küresel ölçekte sosyal, ekonomik ve politik alanı etkileyen karmaşık bir olgu. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisine göre yolsuzluk demokratik kurumları tahrip eder, ekonomik kalkınmayı yavaşlatır ve devletin istikrarsızlığa sürüklenmesine neden olur. Yolsuzluk, seçim sürecini çarpıtarak, kanun hakimiyetini engelleyerek, varoluş nedeni rüşvet istemek olan bürokratik bataklıklar yaratarak demokratik kurumların temeline saldırır. Bu süreç, doğal olarak, fakirlik içinde olanların bu fakirlikten kurtulmalarını sağlayabilecek olanaklara erişimini kısıtlar, onları çaresiz bırakır.
Yolsuzlukların bankacılık sistemine bulaşmaması için pek çok kurum görevli olsa da (FATF, Merkez bankaları, bankacılık sistemini düzenleyen kurumlar, OECD, IMF vb.) bankacılık sistemi yolsuzluk yapan iş insanları, diktatörler, savaş lordları ve diğer suçlular için özel bir öneme sahiptir. Çünkü, bankalar ve diğer finansal kuruluşlar bunların yağmaladıkları paraları saklayabilmeleri için bankalara ihtiyaç duyarlar.
Bankaların zayıf kurumsal alt yapıları, liyakatsiz kadroları, bankaların yolsuzluğa bulaşmalarına ve bu kuruluşların batmasına kadar uzanan sonuçlar yaratabilirler. Bu durumda denetleyici ve düzenleyici kuruluşlardan bankaların daha etkili çalışması için gerekli kurumsal ortamı oluşturmalarına yönelik beklentiler artmaktadır.
Yolsuzluk bankaların kredi kullandırmaları sürecinde farklı şekiller alabilir. Çok yaygın olduğu durumlarda yolsuzluk sermayenin etkin şekilde dağılımını engeller. Böyle durumlarda, banka içinde bağlantısı olmayan şirket ve bireylerin makul finansal projeleri reddedilir ve bunların büyümesi yavaşlar. Diğer yandan banka içinde bağlantıları olan müşteriler kolaylıkla kredilere erişebilirler. Ama bunların temerrüde düşme olasılıkları daha yüksek olup, içerde bağlantıları olmayanlara göre kredi tahsilat oranları daha düşük olmaktadır.
Pek çok araştırma banka sisteminin istikrarının ekonomik istikrarın ön şartı ve sürdürülebilir büyümenin temelini oluşturduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle bankacılık sistemleri politikacıların ve akademisyenlerin ilgi odağındadır. Bununla birlikte, yolsuzluklar ile bankaların sağlıklılığı/istikrarı ile ilgili geniş bir literatür mevcut değil. Yolsuzlukların bankacılık sistemine etkisini araştıran çalışmalar hem banka görevlilerinin yolsuzluklarını (endojen faktör) hem de kamu görevlilerinin karıştığı yolsuzlukları da dikkate almaktalar.
Yolsuzluğun bankanın içinden kaynaklandığı durum banka kredisinin hem arz hem de talep tarafıyla ilgilidir. Arz tarafında yolsuzluğa bulaşan bankacı yüksek riskli krediyi vermeyi kabul etmesi karşılığında rüşvet alır. Talep tarafında ise banka müşterisi cezai şartları hafifletmek için rüşvet verir ve bu da kredinin ödenmeme riskini artırır. Rusya’da 1990’larda yaşanan krizde kredi müşterileri kredi alabilmek için banka görevlilerine yüksek miktarlarda rüşvet ödemek zorunda kaldılar. Çin Halk Cumhuriyeti’nde ise 2005 yılında 461 yolsuzluk vakası rapor edilmişti.
Politikacıların neden olduğu banka yolsuzlukları
Banka kredilerinde yolsuzluk politikacıların banka kredilerini kendi yandaşlarına yönlendirmek istediklerinde ortaya çıkar. Burada amaç şüphesiz kamu çıkarlarını maksimize etmekten ziyade kendi politik kazançlarını maksimize etmektir. Politikacıların kredileri bu şekilde yönlendirmeleri kamu bankaları üzerinden daha kolay gerçekleşebilmektedir. Böylece fonlar politik projelere yönlendirilmekte ve sosyal refahın maksimizasyonundan ziyade politikacıların özel menfaatlerine hizmet etmekte. Pakistan’da 90 bin firmayı kapsayan bir araştırmaya göre 1996-2002 yılları arasında yöneticileri politika ve seçimlerle ilişkili olan firmalar banka kredilerinden ortalamaya göre yüzde 45 daha fazla yararlandılar. Söz konusu firmalar ortalamaya göre yüzde 50 daha fazla temerrüde düştü. Bir başka araştırmaya göre 1998 ve 2002 yıllarında Brezilya’da yapılan başkanlık seçimlerinde seçim kampanyalarına destek sağlayan firmalar daha fazla kredi alabildiler.
Türkiye’de durum
1994 ile 2003 yılları arasında Türkiye’de 25 banka Tasarruf Mevduatı ve Sigorta Kurumu’na devredildi. Bu Türkiye ekonomisi için oldukça yıkıcı bir süreçti. Banka sistemi büyük zararlarla karşı karşıya kaldı. Bu gelişmelerde yolsuzlukların payı büyüktü. Bu sorunlar, bankaların brüt takipteki alacaklarının toplam nakdi kredilere oranını yüzde 2003 Ocak ayında 17,03 düzeyine kadar getirmişti. Bu oran bankacılık sektörünün disiplin altına alınmasıyla bugün yüzde 2,4 civarına gerilemiştir. Bu gelişmelere paralel olarak bankacılık sistemindeki yolsuzluk iddiaları ve soruşturmalar minimum düzeye inmiştir.
Bankacılık Düzenleme ve Deneteme Kurulu tarafından hazırlanan Bankaların Kurumsal Yönetim İlkelerine İlişkin Yönetmelik kurumsal değerlerin ve etik kuralların oluşturulmasını öngörmektedir. Bu çerçevede, söz konusu değer ve kuralların problemlerin zamanında ve gereğince değerlendirilmesinin önemini yansıtması, rüşvet, yolsuzluk gibi yasa dışı ve etik olmayan davranışların önüne geçilmesine yönelik olmaları hükme bağlanmaktadır.
Bankalar yolsuzluk ve rüşvetle mücadele politikaları oluşturarak bu mücadelede dikkate aldıkları noktaları kamuoyu ile paylaşmaktalar. Bu politika metinlerinde politikaların amaç ve kapsamı, tanımlar, mücadele çerçevesindeki görev ve sorumluluklar, yolsuzluğa yol açabilecek risk kaynakları (hediyeler, siyasi bağışlar, ağırlama, dış hizmet alınan firma ve ortakları ile ilişkiler, kolaylaştırıcı ödeme teklifleri), banka kayıtlarının düzgün tutulması, çalışanların eğitilmesi, yolsuzlukların ihbar edilmesi süreci, yolsuzluğa karşı çıkan çalışanların korunması ve yolsuzluklara yönelik yaptırımlara yer verilmekte.
Kâğıt üstünden bakıldığında alınan önlemler oldukça etkili olmuş gözüküyor. Bankacılık sistemi 1994-2003 yılları arasında yaşanan yolsuzluk süreçlerini oldukça geride bırakmış gözüküyor. Bunda bankalardaki yabancı sermayenin payının artmış olması da etkili olabilir. Bununla birlikte, özellikle son on yılda Türkiye’de şeffaflık ve hesap verebilirliğin oldukça gerilediği, bu nedenle de ihtimal verilmeyen olayların patlak verebildiği dikkate alınarak oldukça ihtiyatlı ve tetikte olunmasında da fayda var.
Kaynaklar:
Civangate, , Erişim Tarihi 03.09.2022
Mohamed Sami Ben Ali, Fredj Fhima, Ridha Nouira, How does corruption undermine banking stability? A threshold nonlinear framework, Journal of Behavioral and Experimental Finance, 27, 2020.

Park, Junghee, Corruption, soundness of the banking sector, and economic growth: A crosscountry study, International Money and Finance, Vol. 31, No. 85, September 2012.

BDDK, Aylık Bankacılık Sektörü Verileri (Temel Gösterim), https://www.bddk.org.tr//BultenAylik/, Erişim Tarihi: 03.09.2022