Hanife Serter

Bazen çalışmayı seçtiğiniz kurum, pahalıya satın aldığınız bir etikettir sadece . Dikkat!

Her gün dertleştiğimiz yüzlerce bankacının ortak şikayeti; maaşlar yetmiyor , primler yatmıyor, hedefler tutmuyor… Her gün binlerce bankacının ortak çilesi, mantıksız buldukları kısır bir iş döngüsü içinde sistemin tuzaklarına düşmeden günü tamamlama telaşı. Yarını yok. Çoğu yarını düşünemiyor bile. Düşününce de endişeye kapılmaktan kaçamıyor, “ya beni de işten çıkarırlarsa “ duygusunu yenemiyor…

Bunu yenmiş olanların ruh hali ve duruşu ise popüler deyim ile “ sessiz istifa”. “İşimin temel gereklerini yaparım, prim için, terfi için ekstra bir çaba göstermeden, kendimi yormadan üzmeden işime gider gelirim, beni memnun etmeyini memnun etmek için kendimi paralamam. Beğenmeyip gönderirlerse de haklarımı alıp giderim. “ modu.

Bankacıları bu hale getiren ise yönetemeyen üst yönetimlerin kontrolsüz talepleri ve hırsları. Hiçbir şey vermeden daha çok isteme, daha çok alma ısrarları. Birçok bankacı artık bununla başedemiyor ve sessizce işten çıkarılmayı bekliyor. Neden gidip sesli ve yazılı şekilde istifa etmiyorlar derseniz , çalışırken emeklerinin karşılığını alamadıklarını düşünerek, ayrılırken tazminatlarını alarak çıkmayı tercih ediyorlar . Yani artık onlar da “kendi “ maddi çıkarlarını korumayı tercih ediyorlar . Kıdem ve ihbar tazminatlarını kurumların insafına, lütfuna bırakmak istemiyorlar .

Diğer taraftan bankalardan en çok istifa eden kesim ise yeni işe başlayan genç kuşak. Onların da bazıları büyük umutlarla başladıkları işin iç yüzünü görür görmez bir kaç ay içinde ayrılmaya karar veriyor . Bu konuda ağzı yanan Bankalar yeni işe başlayanlara sözleşme imzalatarak 1-2 yıl içinde işten ayrılırlarsa bankaya tazminat ödeme yükümlülüğü getirmişler . Aylık maaşı 5.000 TL olan çalışandan 20-25.000 TL tazminat talep etmeleri bir çok genci üzüyor .

Bankalardan tez zaman ayrılmayı isteyen bir başka grup ise EYT bankacılar. Onlar da bu konuda çıkacak bir karar sonrası hızla emeklilik hayatına geçmek için gün sayıyorlar. Bankaların en tecrübeli, kıdemli çalışan grubunu oluşturan bu kesim için bazı bankaların ön çalışma yaptığı haberleri geliyor .

Kısacası bankacılıkta çalışma ortamı yine pek iç açıcı bir durumda değil. Sosyal medyada mutluluk pozu veren banka çalışanı paylaşımları , reklam kokan haberleri , şık ve pahalı bir vitrin gibi çekici bir görüntü sunsa da bankacılık iş hayatı çalışanlarını yormaya, üzmeye, sömürmeye ve tüketmeye devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Yaprak Dökümü adlı romandan uyarlama yerli dizinin yıllar önceki bir sahnesinde , bankada işe yeni başlayan karakterin 1.500 TL maaş alacağı vurgulanıyor ve sevinçle karşılanıyor. Bir çok bankacı Paramedya İnstagram’da bu durumu teyid eden yorumlar yaparak, 10- 15 yıl önce asgari ücretin en az 2-3 katı maaşlarla işe başladığını , o maaşla o yıllarda rahat rahat geçinebildiğini vurguluyor.

Dilerim günümüzün çok izlenen yerli dizilerinden birinde de bu defa Bankacıların bu günkü hali pür melaline(*)tercüman olacak bir sahne yazılır ve oynanır da yine viral olur. Asgari ücretin az üstünde maaşlarla, yüksek hedefler verilerek, uzun saatler boyunca yoğun baskı altında çalıştırılan bankacıların gerçeğini bu millete ancak bu diziler anlatır.

(*) Hal-i Pür- Melal TDK Sözlük Anlamı Hal-i pür melal, kaygılandıran ve bıkkınlık veren üzüntü verici durum anlamına gelir. Facia, Afet, Felaket, Musibet ve Çile sözcükleri bu tamlama ile eş anlamlıdır. “Hal-i pür melal olan kişilere teselli vermek çok zordur.”