Hanife Fişek

Bankacılar da Maaş Promosyonu Almak İstiyor

Son aylarda basında ve sosyal medyada en çok yer alan sözcükler arasında “ promosyon “ sözcüğünün de olduğuna yemin edemem ama eminim diyebilirim. Bunları sayan akıllı bir yapay zeka vardır mutlaka ama ben o kadar bilimsel araştırmacı biri olamadığım için bunu sadece bir gözlem olarak paylaşmış olayım . Güzel Türkçemize yabancı dillerden gelmiş, karışmış, kullanılmış, kullanışlı olduğu, çok kişinin hayatını etkilediği , yerine daha uygun bir sözcük türetilemediği için artık tamamen yerleşmiş, telefon, televizyon gibi bir sözcük daha…Promosyon … Bu sözcük Fransızcadaki promotion sözcüğünden gelmekte olup, firmaların potansiyel müşterilerine kendilerini tanıtmak ve ürünlerini pazarlamak amacıyla kullandığı etkili bir tanıtım aracı olarak tanımlanmaktadır. Türkçe karşılığı “özendirme”dir. Vikipedi

PROMOSYON SEVER MİLLET

Biz milletçe promosyonları çok severiz. “Bedava sirke baldan tatlıdır .” atasözü bu huyumuzu iyi tanımlar. Bu sözü ilk ne zaman duymuş olabilirim diye düşündüğümde , aklıma süper marketlerin daha yeni yeni açılmaya başladığı o yıllarda , kıyıda köşede kurulan standlarda tanıtılan yeni bir ürünü satın aldığınız taktirde yanında verilen logolu bardak, plaj havlusu, top vb. hediye ürünler gelir. Yanında hediye verilen bir ürün varsa, satın aldığınız ürünün fiyatını, kalitesini daha az sorgular, daha büyük bir istekle satın alırsınız. Çoğu zaman hediye edilen, sizi ürünü almaya özendirmeyi hedefleyen, yani promosyon olarak verilen ürünün bedeli , asıl mala ödediğiniz bedelin içinde yer alan küçük bir tutardır sadece. Ticarette kimsenin kimseye “zararına” bir iyilik yapmayacağı bir gerçektir.

BANKA PROMOSYONU

Çok farklı sektörlerde , çok farklı şekillerde sunulan promosyonlara sizler de şahit olmuş, hiç olmasa bir iki kez bu etki altında alışveriş yapmışsınızdır mutlaka . Bir sektör ne kadar çok para kazanıyorsa, promosyonları da o kadar çok sayıda ve çeşitli olur. Buna en iyi örnekler ilaç sektörü ve bankacılık sektörü olabilir sanırım. İlaç sektöründe yer alan yüzlerce. binlerce şirket hedef kitlesi olan hastalar ile arasında köprü olan doktorlara kendi ilaçlarını yazmayı hatırlatacak çeşit çeşit promosyonlar vermeyi asla ihmal etmezler . Kalem, ajanda, takvim en çok tercih edilen , yılların eskitemediği en popüler promosyon ürünleridir.

Bankacılık sektörü de üzerinde kendi adını taşıyan bu tür ürünleri müşterilerine hediye ederek onlarla bağ kurmaya çalışmıştır yıllarca. Bir bankanın ajandasını hediye alabilmek için defalarca şubeye giden, o ajandayı yıllarca kullanan, her ziyarette yeni gelen müdüre bankanın yıllar önce kendine hediye ettiği ajandayı, kumbarayı anlatarak muhabbete başlayan bir çok müşteri vardır. Banka müşterileri promosyonu çok sever, küçük bir şey de olsa büyük değer verirler.

CÖMERT BANKALAR

Doksanlı yılların sonunda bankaya ilk girdiğimde , tüm bankalar müşterilerine bu tür hediyeler dağıtma konusunda son derece cömertti. Her şubeye özellikle yıl sonlarında buna özel bütçeler verilir, müdürlerin de bunu en etkili şekilde kullanarak , müşterilerine hediyeler dağıtması istenirdi . Ajanda, kalem başta olmak üzere , müşterinin şubedeki varlığı oranında artan değerlerde türlü türlü hediyeler alınırdı. Bir çok müdürün bundan şikayet ettiğini, hediye seçmekte ve müşteriyi memnun etmekte zorlandığını ama genellikle de süreci başarı ile tamamladığını hatırlarım.

İkibinli yıllarda bankalarda yeni bir yönetim anlayışı ve yapılanma devreye girdikten sonra bu tür “ fuzuli” harcamalar birden yasaklanmış ve bıçak gibi kesilmişti. Artık müşteriye bir ajanda bile hediye edilmesi istenmiyor, banka logosu taşıyan kalem vs satın alınması yasaklanıyordu. Kurumsal iletişim kanalları devreye girmiş, şubelerde markaya zarar verecek bu tür farklı farklı uygulamalar yapılmaması gerektiği sık sık hatırlatılır olmuştu . Buna yine en çok müşteriler üzülmüştü .

ÖNEMLİ OLAN PROMOSYON MİKTARI

Bankalar arası rekabetin iyice kızıştığı, piyasadan alınan payın ve müşteri sayılarının hızla artmasının hedeflendiği bu yıllarda hayatımıza yeni bir kavram girmeye başlamıştı . Maaş ödemesi yapılan kurumlara “ promosyon “ ödenmesi . O yıllarda bir bankanın bölge müdürlüğünde görevliydim ve bölgenin en büyük askeriyesinin maaş ödemelerinin Bankamıza kazandırılması için yoğun temaslar yaşanmaya başlamıştı. Komutanlara yapılan üst düzey ziyaretler ile Bankamızı daha iyi tanıtmaya, o dönem için popüler olan ürün ve hizmetlerimizi anlatmaya çalışıyordu yöneticilerimiz. Onların talepleri ise genellikle Askeriyelerin içine ve lojmanların yakınına ATM’ler kurulması, hatta askerlere yerinde hizmet verecek küçük bir şube açılması ve oraya özel personel tahsis edilmesi yönünde oluyordu. Bankalar arasında buradaki “ müşteri “ ve kazanç potansiyelini birbirine kaptırmama telaşı başlayınca , yerinde hizmet vermenin ötesinde Askeriye ‘ye belli bir iş için harcanmak ve fatura karşılığı ödenmek şartıyla ilave promosyon tutarları ödenmesi teklif edilmeye başlanmıştı . Bu ödenen tutarlarla o dönemde askeriyeye makam aracı alanlar da oldu, ihtiyaç duyulan ek binaların inşaasına harcayanlar da.

Yapılan görüşmeler ve ikna süreçleri sonunda , genellikle en iyi hizmeti vereceğini taahhüt etmesinin yanısıra en yüksek promosyonu veren banka maaş ödemesini kapıyordu .

İlerleyen yıllarda bu tür fatura karşılığı toplu ödemelerin kurum içi şaibelere sebep olması , maaş alan herkesin bunda hakkı olduğunun konuşulmaya başlanması ile maaş promosyonları yeni bir boyut kazandı . Promosyon tutarının fatura karşılığı toplu olarak kuruma değil , Maaş alan kişilere ayrı ayrı ödenmesi isteniyordu .

Artık hastaneler , okullar, emniyet mensupları…, kısacası tüm kamu kurum ve kuruluşları çalışanları , yani memurlar bu kavram ile tanışmaya başlamıştı . Bankaların bu konudaki rekabetleri tüm çalışanlar tarafından heyecanla takip edilir olmuştu . Bir süre sonra artık bankaların ismi, büyüklüğü , hizmet kalitesi , şube ağı, ATM sayısı bile önemini yitirmiş, sadece ödenen promosyon tutarı önemli hale gelmişti .

Verilen maaş promosyonu yüksek olduğu için tercih edildiği halde , müşteriye yeterli hizmeti veremeyen bazı bankalar bir sonraki maaş ihalesinde gözden düşebiliyordu. Artık kurumlar da maaş ödeyecek bankadan bekledikleri hizmetleri şart koşan şartnameler hazırlayıp , ihaleler açarak bankaları promosyon konusunda yarıştırmaya başlamıştı .

Kamudan sonra özel şirketler de bu uygulamaları görüp “ bizim neyimiz eksik , bizden de kar ediyorsunuz , biz de promosyon isteriz ..” demeye başlayınca , bankalar onlara da bütçe tahsisi yapmaya başladı . Maaş müşterisi demek , her ay maaşını bankadan alacak , parasını vadesiz hesapta bırakacak , fatura ödeme talimatı verecek , kredi , kredi kartı kullanacak , Sigorta yaptıracak , yatırım fonu, hisse senedi alım satımı yapacak, eft, havale gönderecek müşteri demektir.. Kısacası bu müşteriler yaptığı her işlemle bankaya ücret, masraf, komisyon , faiz ödeyerek hacim ve karlılık yaratırlar . Bankalar bu pastadan pay alabilmek için günümüzde de kıyasıya yarışmaya devam ediyorlar . Son dönemde emekliler gözde maaş müşterileri olarak ön plana çıkıyor . Çoğunluğu hala kamu bankalarından emekli maaşını alan milyonlarca emekli bankaların yeni hedefi konumunda. Onları da maaş müşterisi olarak kazanıp çapraz ürünlere boğmak bankaların tek hedefi şimdi. Geçinmekte zorlanan bir çok emekli bu teklife hayır diyemedi ve maaşını taşıyarak promosyonuna kavuştu .

 

Maaşını bankadan aldığı ve o bankanın birçok ürününü kullandığı halde henüz promosyon almayan sadece küçük bir kesim kaldı . Bankaların kendi personelleri ve bazı bankaların kendisinden emekli olmuş , maaşını sandıktan alan banka emeklileri . Bankalar şimdilik onları “ özendirme “ gereği duymuyor ve promosyon ödemiyorlar. Maaşların düşük , enflasyonun yüksek olduğu günümüz koşullarında , Bankacılar da “ promosyon rüyası “ görmeye başladı . Hatta bazıları kendilerine promosyon verecek farklı bir bankaya maaşını transfer edip, o bankanın ürünlerini kullanmaya dahi sıcak bakıyorlar . Şubeye gelen müşteriler “ bankanız size de maaş promosyonu ödüyor mu ?” diye sorduğunda ise gülerek “ terzi kendi söküğünü dikemez..” diyorlar.