Doç. Dr. Soner GÖKTEN

Masada Bırakılan Para!

yazar:

kategori: ,

Amerikalılar böyle diyor, yani ‘Aggregate Amount Left on the Table’.
Ne demek bu?

Masada bırakılan para, işlemin ilk günkü kapanış fiyatı ile halka arz fiyatı arasındaki farkın satılan hisse sayısı ile çarpılması sonucu bulunan tutar olarak tanımlanır. Diğer bir deyişle, halka arz fiyatından pay tahsis edilen yatırımcıların ilk işlem gününde elde ettiği kardır.

Peki, masada parayı kimler bırakır?
Şirket (bedelli sermaye artırımı) ya da patronlar (ortak satışı)!
Normal koşullar altında masada çok para bırakmak isterler mi?
Tabi ki HAYIR!

Aşağıda Ritter tarafından derlenen Amerika Birleşik Devletleri uhdesindeki halka arzlara ilişkin yayınlanan istatistiklerden seçilmiş en güncel tablolardan birini görmektesiniz.

Tabloda üç sütuna dikkat etmenizi rica ediyorum.
Diğerleri de önemli lakin bu yazının konusu sadece bu üç sütunla ilgili;
-) Year (Yıl)
-) Number of IPOs (Halka arz sayısı) ve,
-) Aggregate Amount Left on the Table (Masada bırakılan para).

Tabloya hızlıca bir göz atın lütfen.
Ve şimdi 2020, 2021 ve 2022 yıllarına odaklanın!

Bu yıllarda ne olmuş?
2020 yılında toplam 165 halka arz gerçekleşmiş ve masada bırakılan paranın toplam tutarı yaklaşık 30 milyar Dolar.
2021 yılında toplam 311 halka arz olmuş ve masada bırakılan paranın toplam tutarı yaklaşık 29 milyar Dolar.
2022 yılında ise sadece 38 halka arz ile masada bırakılan para yaklaşık 1 milyar Dolara düşmüş.

Şimdi, bunları yorumlamadan şu bilgiyi verelim. ABD borsalarında bizde olduğu gibi tavan-taban fiyat sınırlaması bulunmuyor. Yani bir şirketin hisse senedi fiyatı halka arz dağıtımı sonrası ilk işlem gününde örneğin %150 yükselebilir. (Not: ABD de taban-tavan fiyat sınırlama uygulaması (limit up-limit down) belirli durumlarda tedbir olarak gerekli görüldüğünde hisse bazlı uygulanan bir husustur.)

Konumuza dönelim.

ABD’de 2020 ve 2021 yıllarında belirlenen halka arz fiyatları ilk gün gördükleri taleple ciddi oranda artış göstermiş. Kısaca bu yıllarda halka arz fiyatının belirlenmesinde ‘düşük değerleme’ (undervalution) olgusu dikkat çeker şekilde kendini göstermiş.

Bu yıllarda ABD’de halka arz dağıtımlarından pay alan yatırımcılar sadece ilk gün emsali görülmemiş karlar elde etmişler.
ABD’li patronlar hiç şüphesiz ki üzülmüşlerdir.
Zira şayet bu payları yandan dolanarak kendileri almadılarsa, adeta kendi elleriyle yatırımcıların ceplerine para koymuşlardır.

Peki, bu yıllarda nasıl bir ortam söz konusuydu?
Tabi ki bu yıllar, pandeminin itiş gücüyle para arzının arşa ulaştığı ve tasarruf sahiplerinin enflasyonun körükleneceği beklentisiyle nakit dışı varlık yatırımına yöneldiği zamanlardı.

Ülkemizde de aynen böyle oldu!

Bizde tavan-taban fiyat sınırlaması var.
Dolayısıyla halka arzlardan sonra masada bırakılan parayı ilk işlem günü itibariyle hesaplamamız mümkün değil.
Lakin işi kitabına uydurursak ve Türkiye borsasında tavan serisinin bozulduğu ilk güne kadar olan fiyat artışını hesaplamada dikkate alırsak, hiç şüpheniz olmasın, ülkemiz borsasındaki HALKA ARZLAR DA Amerika ile benzer bir olguyla karşılaştı.
Yani çokça eleştirdiğimiz tavan serilerini diğer bir perspektiften ele alırsak, 2020 ve 2021 yıllarında da ABD’de de manipülasyon naraları kopması gerekirdi. Ama kopmadı!

Hemen kızmayın:))
Amacım tartışma platformunun çehresini ve çerçevesini genişletmek!
Çünkü akademik temelde uluslararası karşılaştırma yapmadan konuları yorumlamak eksik kalır.

Şimdi gelelim 2022’ye!

2022’de ABD’de hem masada bırakılan para ve hem de nitelikli halka arz sayısı azaldı!
Niye mi?
Sebep basit.
Enflasyonla mücadele kapsamında sıkılaştırmaya dayalı para politikası!

Peki ya bizde?
Hem halka arz furyası devam etti hem de masada bırakılan para yüksek düzeyini korudu.
Niye mi?
Sebep basit.
Genişlemeye dayalı para politikası!

Dostlar, çok konuştum!
E daha ne diyeyim…

Sevgiyle ve vicdanla kalın.

Not: Dikkat edin lütfen! 1999 ve 2000 yılları ile 2020 ve 2021 yıllarında ABD’de masada bırakılan para düzeyi çok yüksek. Ve ne hikmetse 2001’de Türkiye’de finansal kriz ve 2023’de …? Bu şüphecilik de fazla arkadaş  Sadece söylemek istedim.

Doç. Dr. Soner GÖKTEN