Metin Yüksel

15 Mayıs Sabahı Borsa Ne Olacak?

Seçmenlerin kafa karışıklığının üst düzeyde olduğu bir secim sürecinde, kararsızların oylarının seçim sürecini belirleyeceği bir seçim dönemine yaklaşıyoruz. Maalesef ekonomi ve de tabi ki borsa ne olacak, bir şey diyen yok. Beka ile geçim arasına sıkıştırılmış seçmen fanatizm ile akıl arasında tercih yapması gerekirken, sembollere sarılmakta, siyasette bunlara uygun “dil” üretmekte.
Borsada son 10 gündür süregelen hareketlerle, bireysel yatırımcının isyanının ayyuka çıkması sonrası, siyasilerinde borsadaki hareketleri, bağımsızlık ve egemenliğe müdahale olarak tanımlayarak, yetkilileri göreve davet etmesi ve zanlıların bulunmasını talep etmesi, muhalefetin teknokratlarından ve ekonomi kurmaylarının önde gelenlerinden, borsanın mevcut durumundan iktidarı sorumlu tutması, seçim öncesi unutulan borsa yatırımcısını tekrardan gündeme taşımıştır. Bireysel yatırımcıyı, çok güvenli olduğunu belirterek, borsaya davet eden bakanlar buğdayı, koyunu sevmekle meşgul olup, kendisine sosyal medya aracılığıyla sorulan borsa sorularına cevap vermemektedir.

Aslında “belirsizlik” ve “güvensizlik” ortamı Borsa İstanbul’u olumsuz etkilemeye devam etmekte. Siyasilerle başlayan, il başkanları ile devam eden sert dil piyasalardaki güven bunalımını artırmakta, yanına bir de “likidite kuraklığı” ve kuraklığın ilacı olan “para da güven sorunu ile kaçınca, seçim öncesi mevcut duruma şüphe ile yaklaşılmakta. Son günlerde yurtiçinde siyasilerce yazılıp, çizilen, canlı yayınlarda, mitinglerde kullanılan tehditvari dil, seçimi darbe unsuru olarak görme ve seçim sonrası için dış basında “mevcut hükümetin koltuğu ne şekilde bırakacağına” dair söylemler, yaşanan “belirsizliği ve güvensizliği” dahada artırıyor ve piyasamızın bozulmasına neden oluyor.

Piyasanın satın alma istediğini canlı tutacak, güven tazeleyecek olan; “15 Mayıs’a nasıl uyanacağız” belirsizliği devam ediyor. Seçime kadar bu durumu çok bilinmeyenli denklem gibi seyredeceğiz. Nedir bu denklemler:

Seçim ilk turda mı ikinci turda mı bitecek?

İlk turda da bitse ikinci turda da bitse Meclis 15 Mayıs sabahı şekillenmiş olacak.

Diyelim ki ikinci tur şart oldu, siyasi dil giderek seviyesizce sertleşmeye devam edecek,

Ancak Meclis çoğunluğunu alanla Cumhurbaşkanı farklı olursa, korktuğumuz en kötü senaryo ile karşı karşıya kalacağız. İki başlı yönetim!…

Meclis çoğunluğunu alan ittifakla Cumhurbaşkanı aynı ittifak olursa sıkıntı yok. Sıkıntı mazbatayı alana kadar.

Tabii bunun yanında yurt içinde ve yurt dışında seçim sonrasına dair ciddi sorular yer almakta ve her iki tarafın da ana odağı seçimi kazanmak olduğu için sorulara net yanıt bulunamamakta.

Bu sorular neler mi?

– “Mevcut ekonomik politikalar değişecek mi?”

– “Enflasyon ne olacak? CDS primi düşecek mi? Belirli bir kısmı nerden geldiği belli olmayan nakitle finanse edilen cari açık nasıl kapanacak?”

– “Deprem’in devlet bütçesi üzerindeki etkisi ne olacak, nasıl karşılanacak?”

– “KKM nasıl tasfiye edilecek?”

– “Varlık Fonu’nun ahvali ne olacak, Merkez Bankası rezervleri nasıl arttırılacak?”

– “Enflasyon üzerinde olumsuz etkisi olduğu aşikâr olan göçmenlerin durumu ne olacak?”

– “Faiz artarsa, bankalara satın aldırılan düşük faizli hazine tahvillerinin riski nasıl karşılanacak?”

Mevcut iktidarın söylemlerine bakarsak, seçimi kazanmaları halinde mevcut faiz ve kur politikasına devam edileceği ve övgülere bakarsak KKM’den vazgeçilmeyeceğini anlıyoruz. Muhalefetin seçimi kazanması halinde ise ekonomiyi kimin yöneteceği soru işareti olmakla beraber, ekonomik kurmayların ise daha önce denenmiş olan bireysel yatırım teşviğine dayanan, gerekli olduğu takdirde faiz enstrümanını, döviz kurlarının ve faizlerin piyasa şartlarıyla uyumu doğrultusunda kullanan geleneksel/Ortodoks politikalara dönecekleri ve KKM’yi kaldıracakları söylemlerinden öngörülmektedir. Esasından burada üzerinde durmamız gereken soru, halihazırdaki politika faizinden bağımsız olarak bankaların %30 – 40 mevduat faizi verdiği yerde, faiz arttırımın borsa üstünde ne gibi etkisi olabilir?

Yabancı yatırımcı ve yerli büyük yatırımcı açısından bakıldığında, mevcut seçim süreci ve seçim sürecinde kullanılan güveni zedeleyen ve korkuyu arttıran bu siyasi dilin üzerine, bu bilinmezlikler de eklenince, seçim sonrası alınacak aksiyonlara göre pozisyon alınmasının daha uygun olacağı yadsınamaz bir gerçektir.

Peki Borsa ne mi olur?

Kazanan taraf, yatırımcıyı para harcamaya ikna etmekten ziyade, ehil ve liyakatli kadrolarla ülkenin değerlerini ve politikalarını doğru bir şekilde anlatırsa, onlara yatırım yapmak için somut sebepler verirse, adil bir rekabet ortamı sunar ve kendinden olanları kollamazsa, hukuku ve adaleti tesis ederek güveni sağlarsa, her şey güzel olur. Yatırımcı için bunlar, yukarda yer verilen çok bilinmezli denklem niteliğindeki sorulardan çok çok daha önemli.