Arda Öztaşkın

Arda Öztaşkın yazdı: “AI: Hayat kurtarıcı mı yoksa sadece bir halüsinasyon mu?”

yazar:

kategori: ,

Küresel Markalar Hedef Tahtasında, Şok Doktrini gibi kitapların yazarı olan Kanadalı gazeteci, yazar ve aktivist Naomi Klein, son dönemin tartışmalı konusu olan yapay zeka ile ilgili çok önemli bir yazı yayımladı.

Klein yazısında, yapay zeka dünyasındaki çarpık halüsinasyonlardan bahsediyor. Bunun sebebi olarak da yapay zekanın kendisini değil, hem bireysel hem de toplu olarak vahşi halüsinasyonların pençesinde olan bir grup hayranla birlikte onları serbest bırakan teknoloji CEO’larını gösteriyor.

Bu teknolojiyi hararetle savunanlar, yapay zekanın yoksulluğu sona erdireceğini söylüyor. Tüm hastalıkları iyileştireceğini, iklim krizini çözeceğini, işlerimizi daha anlamlı ve heyecanlı kılacağını. Böylece kapitalist düzende kaybettiğimiz insanlığımızı geri kazanmamıza yardım ederek, bizlere boş zaman ve daha keyif dolu bir hayat sunacağını. Hatta, derin yalnızlığımızı bitireceğini… Klein, tüm bunların çarpık birer yapay zeka halüsinasyonu olduğunu ve gerçekleşmeyeceğini iddia ediyor.

Tek eleştirisi bunlar değil. Sert bir de hipotez atıyor ortaya: “Bunlar, insanlık tarihindeki en büyük ve en önemli hırsızlık için güçlü ve çekici örtbas hikayeleridir. Çünkü tanık olduğumuz şey, tarihin en zengin şirketlerinin (Microsoft, Apple, Google, Meta, Amazon) dijital düzlemde toplam insan bilgisine tek taraflı olarak el koyması ve onu tescilli ürünlerin içine hapsetmesidir.”

Tarihin en büyük sanat soygunu mu?
Sanat kritik bir örnek. Yapay zekanın üretilmiş tüm görsel sanat ögeleri üzerinden, bunları öğrenerek ve işleyerek ortaya koyduğu ‘eserler’ pek çok açıdan tartışma konusu. Ressam ve illüstratör Molly Crabapple, buna meydan okuyan bir sanatçı hareketine öncülük ediyor. “Yapay zeka sanat motorları, tazminat veya rıza bir yana, yaratıcılarının bilgisi olmadan toplanan milyonlarca telif hakkıyla korunan görüntü içeren muazzam veri kümeleri üzerinde eğitildi. Bu, tarihteki en büyük sanat soygunudur.” Elbette sadece sanat değil. Bugün, akademiden basın yayım dünyasına kadar, yapay zeka tarafından üretilen içeriklerin etik, ahlaki, gerçeklik, telif, vs gibi eksenlerde durumu eleştiriye açık.

Naomi Klein, yapay zekanın insanlık adına keskin fayda sağlayacağı vurgulanan bazı konuları da tartışmaya açıyor.

1- AI iklim krizini çözecek mi?

Genel olarak, yapay zekanın olumlu görülen taraflarının başında, bu sistemlerin bir şekilde iklim krizini çözeceği iddiası geliyor. Bu, Dünya Ekonomik Forumu’ndan Dış İlişkiler Konseyi’ne kadar her yerde konuşuluyor.

Eski Google CEO’su Eric Schmidt, AI’nın risklerinin alınmaya değer olduğunu söyleyerek ekliyor: “Dünyadaki en büyük sorunları düşünürseniz, bunların hepsi gerçekten zor; iklim değişikliği, jeopolitik düzen, vs. Bu yüzden, her zaman insanların daha akıllı olmasını istiyorum.” Bu mantığa göre, iklim değişikliği gibi büyük sorunların “çözülememesi”, insanların akıl eksikliğinden kaynaklanıyor. Öyle ya, nice biliminsanı on yıllardır hükümetlerimize bu sorunların çözümü için ne yapılması gerektiğini akıl edip, söyleyemedi! Oysa, iklim krizi gibi meselelerin göz ardı edilmesinin nedeni, akıl sorunumuz ya da bir şekilde bizim yerimize düşünmemizi sağlayacak makinelere ihtiyaç duymamız değil. İklim krizinin bizden talep ettiği şeyi yapmak, birbirine bağlı ekonomilerimizin kalbindeki tüketime dayalı büyüme modeline meydan okurken, trilyonlarca dolarlık fosil yakıt varlığını da mahvedecek. Yani ne yapacağımızı ve neye mal olacağını biliyoruz. Ama paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Esas soru: bunu yapmaya niyetimiz var mı?

Bir de şirketler, daha fazla ürün satmak için yapay zekaya büyük yatırımlar yapmaya başladıkça, bu yeni teknolojinin son nesil dijital araçlarla aynı şekillerde kullanılacağı çok açık hale geliyor. Yüce gönüllülükle başlayan özgürlük ve demokrasiyi yayma vaatleri, daha fazla tüketmemiz için bizi hedef alan mikro reklamlarla sonuçlanıyor.

Bir diğer kritik konu da medya ve haberler dünyası. Medya, derin sahtecilik ve çeşitli türlerdeki klonlarla ne kadar çok dolup taşarsa, bilgi bataklığına batma hissi o kadar artıyor. Gitgide tekinsizleşen medya ortamında okuduğumuz ve gördüğümüz hiçbir şeye güvenmediğimizde, acil sorunları çözmek için de daha az donanımlı ve isteksiz hale geliyoruz.

2- AI bizi angarya işlerden kurtaracak mı?

Silikon Vadisi’nin şu an yapay zekayı bir hayırsever edasıyla herkesin kullanımına açmasının basit bir nedeni var. Yapay zeka şu anda sahte sosyalizm olarak düşünebileceğimiz bir aşamada. Bu, artık tanıdık bir Silikon Vadisi oyununun bir parçası.

Nasıl mı? İlk olarak, çekici bir ürün oluşturun (bir arama motoru, bir haritalama aracı, bir sosyal ağ, bir video platformu, bir yolculuk paylaşımı). Hiçbir ücret almayın veya birkaç yıllığına neredeyse bedavaya dağıtın. Bunu da, fark edilebilir uygulanabilir bir iş modeli olmadan (“Botlarla oynayın” diyorlar, “ne kadar eğlenceli şeyler yaratabileceğinizi görün!”); özgürlük ve demokrasiyi yaymak veya “insanları birbirine bağlamak” istediğiniz için yaptığınıza dair pek çok kibirli iddiada bulunun. Ardından, insanların bu ücretsiz araçları kullanarak bağımlı hale gelmesini ve bazı işlerin artık yapay zekalara devredilmesini izleyin. Alan temizlendikten sonra, hedeflenen reklamları, sürekli gözetimi, polis ve askeri sözleşmeleri, kara kutu veri satışlarını ve artan abonelik ücretlerini tanıtın. Danışmanlar şirketlere insan kaynağı verimliliği adına yeni çalışan adayları olarak yapay zekaları soksun.”

Operasyonel etkililik adına bazı meslekler öldürülürken, işin yeni tanımı da şöyle yapılsın: “iş artık karnınızı doyurmak için yapmanız gereken bir şey değil, yaratıcı bir ifade, tatmin ve mutluluk bulmanın bir yolu olarak yaptığınız bir şeydir.”

Makineleri “besliyoruz”!
Hepimiz. İnsanlığın yaratıcılığı ve ilhamı ile besliyoruz. Bu modeller, bireysel yaşamlarımızın yanı sıra kolektif entelektüel ve sanatsal miraslarımızı yiyip bitiren ve özelleştiren vampirlere dönüştü. Ve amaçları asla iklim değişikliğini çözmek, hükümetlerimizi daha sorumlu tutmak ya da günlük yaşamlarımızı daha rahat hale getirmek olmadı.

Öyle ya, kapitalizmde insan gücünü botlarla değiştirmenin bariz sonucu her zaman daha fazla kâr etmekti! Bütün bunlar aşırı dramatik ya da heyecan verici yeniliklere karşı köhne bir direniş mi? Belki! Ama tartışılması gereken konular olduğu da çok açık. Yapay zeka ile gelecek derin sahtelikler ve kötüleşen eşitsizlik dünyası kaçınılmaz değil. Bu aslında bir seçenek.

İnsanlık, tarih boyunca olduğu gibi, burada da kitlesel evrensel iyilik ile kapitalizmle çevrelenmiş elitlerin menfaatleri arasında makus bir seçim yapacak. Ya da belki çoktan yaptı bile…

Naomi Klein’in yazısının tamamını The Guardian (USA) 9 Mayıs 2023 sayısında okuyabilirsiniz….

Kaynak: ardaoztaskin.com