Dr. Ayhan Bülent Toptaş

Enflasyonun ana kaynağı para politikası

MALİ DİSİPLİN, PARASAL DİSİPLİN VE ENFLASYON

Yerel seçimlere altı aylık bir süre kalmışken iktidarın yerel seçimleri kazanmak için ne zaman harekete geçeceği ve ekonomik yönden ne kadar genişlemeci bir tavır alabileceği soruları zihinleri meşgul etmeye başladı. İktidar, 2023 yılı Mayıs ayına kadar 3600 ek gösterge düzenlemesi, EYT yasası, en düşük emekli aylığının 7.500 TL. olarak belirlenmesi, kamu işçilerinin taban ücretlerinin 15.000 TL. ye yükseltilmesi, vergi, prim, ceza ve öğrenim kredilerinin affedilmesi gibi kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artıran kararları uygulamaya koydu ve bu uygulamaların katkısıyla seçimi kazandı. Bu politikalarla Türkiye ekonomisinin bir enkaza dönüşeceği, kim kazanırsa kazansın işinin olağanüstü zor olacağı görüşleri o günlerde geniş çevrelerce paylaşılmıştı. Seçimi takiben de ekonomi yönetiminde daha rasyonel politikalar izlemesi beklenen Mehmet Şimşek ekonomi yönetiminin başına getirilirken,  ABD’de üst düzey banka yöneticisi olan Hafize Gaye Erkan da TCMB başkanı olarak atandı.

Ekonomi, özellikle para politikası kanadında yapılan büyük yanlışlara rağmen şimdilik yerlebir olmuş gözükmüyor. TCMB’nin bağımsızlığının ortadan kaldırılması, garip bir faiz politikası izlemesi, bir merkez bankasından beklenmeyen bir çok şeyi yapması Türkiye’yi yüksek enflasyonla karşı karşıya bıraktı. Diğer yandan, büyümenin teknoloji bazlı yeniliklere odaklanmaması, milli eğitimde ve üniversitelerde bir iyileşme sağlanamadığı gibi buralarda uzun dönemli büyüme potansiyelini iyice zayıflatacak politikalara yönelinmesi, kamu kesiminde kayırmacılığın yaygın olması, adalet sisteminin yozlaşması Türkiye ekonomisini içten içe kemiren ve gücünü azaltan faktörler olarak görülmeye devam ediyor. TCMB faizlerindeki ihtiyatlı yükselmenin, Hazine ve Maliye Bakanının ve TCMB başkanının uğraşılarının ne sonuç getireceği belirsiz.

Genel olarak mali disiplin olumlu görünüyor

Kamu maliyesi ise, ilk bakışta, yukarıda belirtilen olumsuz tablonun bir istisnası gibi gözüküyor.  Pandeminin patlak verdiği 2020 yılında Avrupa Birliği’nde kamu borçlarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GDYH) oranı yüzde 90’a ulaşmıştı.  Bu oran 2021’de yüzde 88’e ve 2022 yılında ise yüzde 84’e geriledi. Aynı yıllarda söz konusu oran özellikle kamu maliyesi kanadında pandemiye karşı cılız bir reaksiyon gösteren Türkiye için yüzde 39,7, 41,8 ve 36,7 oldu. Türkiye’nin ABTBS/GSYH oranı Grafik 1’de de görülebileceği gibi 2001 krizi ve sonraki iki yıl dışında  her zaman Avrupa Birliği’nin  üye ülkeler için öngördüğü yüzde 60’lık üst limitin altında kaldı.

Bütçe açıklarının GSYH’ya oranı açısından bakıldığında da yüzde 3 olarak belirlenen Avrupa Birliği kriterine göre Türkiye’nin oldukça iyi bir durumda olunduğu anlaşılıyor. Türkiye’de bütçe dengesinin GSYH’ya oranı da oldukça aşağı seviyelerde. Grafik 2’de görüldüğü gibi bu oran sadece son 18 yıl içinde sadece 2008 krizinde ve pandemi döneminde aşılmış gözüküyor. Bununla birlikte, Orta Vadeli Programda (2024-2026) Şubat 2022 depreminde hasar gören bölgelerin yeniden ihyası ve imarı ile depremin etkilerinin telafisine yönelik harcamalar nedeniyle bu oranın 2023 yılında yüzde 6,4’e yükselmesi bekleniyor. Grafik 2, 1999 depremini takip eden yıllarda bu oranın aşırı noktalarda  (2002; %11,1, 2003; %8,5) dolaştığını da gösteriyor.

Enflasyonun ana kaynağı para politikası

 Özetlemek gerekirse, ilk bakışta Türkiye’de mali disiplinin Avrupa Birliği kriterlerine ve 2000’li yılların başlarına göre iyi bir noktada olduğu ve bugün yaşanan enflasyonun kaynağının kamu açıkları olmadığı söylenebilir.

Belli düzeyde bir mali disiplinin mevcut olduğu izlenimi veren bu tablo karşısında, genel olarak para politikası ve parasal genişlemenin boyutuna da bakmakta fayda var. Türkiye’de pandeminin ilk günlerinde, yani Ocak 2020 başlarında 0,7 Trilyon TL. civarında olan M1 para arzının 2023 Ağustos sonu itibariyle 4,5 Trilyon TL.’ye çıktığı görülüyor. Avrupa Para Birliği (APB) içinde ise aynı dönemde M1’in 8,9 Trilyon EURO’dan 10,6 Trilyon EURO’ya çıktığı görülüyor. Türkiye ile EURO bölgesi M1 para arzı artışları arasındaki fark inanılmaz boyutlarda. Söz konusu fark  aradaki büyük enflasyon farkının nasıl oluştuğunu da ortaya koyuyor. Diğer taraftan, M1 EURO bölgesinde Ağustos 2022’den itibaren inişe geçmeye başladı ve bu iniş sürüyor. Buna karşın, Türkiye’de M1’in pandemi ile iyice hızlanan genişlemesi Rusya – Ukrayna savaşı, Şubat 2022 Büyük Doğu Depremi, Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri ile yaklaşan Mart 2024 yerel seçimlerine paralel olarak devam ediyor.

Mali disiplinin parasal disiplinden çok daha iyi durumda gözükmesinin önemli bir nedeni büyüme hedeflerine ulaşmada para politikasından yararlanmanın daha fazla tercih edilmesi olsa gerek. Şüphesiz para politikasının yarattığı dengesizlikler maliye politikasının da dengesizliklerini artırabilir, örneğin; kurdaki aşırı yükselme yoluyla dış borç geri ödemelerinin ve yeni dış borçlanmaların maliyetini artırabilir.