Metin Yüksel

Fenerbahçe’den tarihi seri

Fenerbahçe 9.cu haftada tavan kapatarak, daha önce kendisine ait olan 8 haftalık tavan serisini kırdı ve ‘lig tarihinde sezona en iyi başlayan takım’ unvanını aldı. Fenerbahçe’de coşku sürüyor, ancak dün GALATASARAY seyircisinin 29 Ekim coşkusu da olmalıydı. Eksik kaldı. Yazıma HATAYSPOR’dan başlamak istiyorum. 8 Şubat’ta yaşanan ve ülkemizi yasa boğan deprem enkazından çıkıp, acılara bir nebze olsun ilaç olan HATAYSPOR ve VOLKAN DEMİREL için kocaman bir alkış. Şehrin hüzünlü coğrafyasında acıları hafiflettikleri için, bir şehrin futbol takımının o şehir için ‘Ayakta Kalmanın’ timsali oldukları için.

SİMON KUPER’in ‘Futbol Asla Futbol Değildir’ adlı kitabın adı ile ifade edersek futbolun farklı kültürler, politika ile olan ilişkisi ve ekonomik etkileri dikkate alındığında Şehirlerimizin marka değeri oluşturmasında ne kadar önemli olduğu görülecektir. Bu nedenle Belediye Başkanları, şehrin iş insanları ve ileri gelenleri şehir takımlarına sahip çıkmalıdırlar.

Maça gelince, ilk yarısı sanki ‘KOLEZYUMDA’ oynandı. Ekran başında rakip takım seyircileri, statta Fenerbahçe seyircisi acaba tavan bozulur mu? Tedirginliği yaşarken, Hatayspor’un namağlup olması ve az gol yiyen bir takım olması da ‘tarihsel veri’ seti kullanan analizciler için, tavanda bir bozulma olasılığını artırıyordu. Genel olarak seans başlar başlamaz tavana kilitleyen tahtacı Dk.5’i gösterirken ŞAMAn-zky ile yine yatımcısını memnun etti, OSAİ VE ÇEKO’nun golleri ile tavandaki alıcılı görünüm güçlendi.

Fenerbahçe’nin tavan serileri ‘Özgüven’ patlamasına dönüşmüş, küçük yatırımcının satma iradesini ortadan kaldırmış, özellikle artık ‘uyumlu ikililerin’ yerini ‘uyumlu üçlüler’ almış ve takımın ezber oyun planları oyuncu uyum endeksindeki yükselişle rakipleri çaresiz hale getirmiş.

GKS’ (geri kapma süresi’) ve HPS (Hızlı pas süresi) rasyoları o kadar yüksek ki bu iki rasyonun uluslararası standartlara yakın veya daha yüksek olması güçlü, mali verilerin dogmasına yol açıyor, buda bol pozisyonlu bir takım oyunu yaratıyor.

Özellikle rakip takım hücumlarında kontrollü pres ve doğru alan kurgusu bu rasyolarda önemli iyileşme sağlayarak ortaya ‘hücum zenginliği’ olan bir FENERBAHÇE’ çıkarıyor.

Bu zenginlik stadı ‘’kolezyuma’’ çeviriyor, gladyatörlerin savaşında coşkuya kapılan taraftarın ’son darbe’ çığlıkları ile coşan futbolcuların 2-3 m2 sıkıştırmış oldukları rakip oyuncular oksijensiz kalıyorlar. GKS rasyosu yükseldikçe de gol ve gollerin sinyali gelmeye başlıyor. Rakip ‘öğrenilmiş çaresizlik’ içinde mücadele ediyor.

Kadife ayaklı futbolcuların resitali vardı sahada, özellikle daha önceki maçlarda TADİÇ VE İRFAN arkasına yapılan ‘bek koşularına’, FRED VE ŞAMAN-zky’nin de koşuları eklenince, birden fazla ‘koşu kanalı’ yaratılmıştı. Bu da defans arkasına atılan ‘Deplase Paslar’ ve hem de ÇEKO’nun istasyon oluşu birden fazla oyuncunun pozisyona girmesini sağladı.

Tabi bu oyunu oynarken ‘Güvenlik Marjı’ İSMAİL ve İVANKOVİÇ. İsmail’in ‘fiziksel presi’ ’gerçekten yıpratıcı, HATAYSPOR oyuncularını bezdiren pres yanında ön oyuncular ile sağlanan ‘Bağlantı’ pasları da hızlı hücum atraksiyonları sağladı.

Gecen yıl ‘Gözaltı Pazarında’ işlem gören İRFANCAN ise, ‘YILDIZ PAZAR’ için Borsa Yönetim Kurulu Kararını bekliyor. Özellikle içe katederek oynadığı futbolla ‘fabrika ayarlarına’ dönen İrfancan çıkarken aldığı alkış ile maçın yıldızı oldu.

Fenerbahçe için risk, ‘Kırılganlık’! Seyirciden futbolcusuna sirayet eden, futbolu hakem kararları üzerinden okuyan kırılganlık… Eğer bu ‘Kırılganlık’ iyi yönetilirse zirvede Galatasaray ile mangal yapar, diğer takımlarda onları eğlendirir.