Doç.Dr. Soner Gökten

Özel Bankalara TCMB Ayarı!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz açıkladı: Toplumsal kredi notu çalışmaları devam ediyor!

Şöyle devam etti Sn. Yılmaz: Bankalar kredileri nereye veriyorlar bakılacak. İhracat, yatırım için daha fazla kredi veren bankaların notu daha yüksek olacak. TCMB buna göre teşvikler hazırlayacak. Karşılıklarda düzenleme yapılacak.

Sn. Yılmaz’ın açıklamaları ışığında olası düzenlemenin nedenlerini değerlendirmeden öncelikle sizlere ‘TOPLUMSAL KREDİ NOTU NEDİR?’ açıklamak isterim.

Efendim,

‘Toplumsal değer’ kavramı gerek finans gerekse de muhasebe alanının özellikle son yıllarda üzerinde sıkça durduğu bir husustur.

Kavramın neyi amaçladığı şu soruda saklı: Kim, neyi, kim için yapıyor?

Şöyle ki,

Mesela şirketler, faaliyetlerini salt patronun cebini doldurmak için yapmamalı diyor toplumsal değer yaklaşımı.

Neden mi?

Çünkü şirketler, faaliyetlerini gerçekleştirdikleri coğrafyadaki toplumun becerisini, sosyal sermayesini, toplumun vergileriyle yapılmış olan yolları, köprüleri, altyapıyı kullanır ve eğitim sisteminden faydalanır.

İşte bu nedenle; şirketler toplumsal değer oluşumuna katkı sağlamalıdırlar!

Mesela kadınların işgücüne katılmaları hedefine destek vermeliler, çocukların eğitim ihtiyaçlarına cevap vermeliler, ekolojik dengenin korunmasına katkı sunmalılar… Bunlar gibi birçok husus sıralanabilir.

İşte bu bağlamda toplumsal değer kavramı, toplum tarafından benimsenen, kabul edilen ortak payda, çıkar ve kazanım sağlayan sosyal norm ve değerler setindeki gelişmedir. Buna uygun faaliyetler uzun vadede toplumsal değeri artırır ki; bu da hayat kalitesini yukarı yönlü optimize eder.

Dikkatinizi çekmiştir,

Toplumsal değer yaratmak öyle kısa ya da orta vadeli bir iş değildir.

Yani, kar dediğimiz sonuç kısa vadeli, hisse değeri dediğimiz olgu ise orta vadeli bir göstergeyken toplumsal değer uzun vadelidir. Hatta ortaya konulan hedefler itibariyle bir insanın ömrü dahi toplumsal değeri oluşturmak için yetmeyebilir.

Ayrıca,

Toplumsal değer ‘PARAYALA ÖLÇÜLEMEZ’.

Yani kavramın yarattığı değerin izahı salt finansal olarak değerlendirilemez.

Örneğin spor alışkanlığının kazandırılması neticesinde insanların daha sağlıklı olmasının uzun yaşam ömrü, zihinsel gelişim, daha az sigara kullanımı gibi çok yönlü sonuçları olur iki; spor alışkanlığının kazandırılmasıyla yaratılan toplumsal değerin izahı sadece tek bir parasal göstergeyle izah edilemez.

İşte günümüzdeki bu bilinç ve anlayış,

Toplumsal değer oluşumuna katkının raporlanmasını yani muhasebenin bu konuyla ilgilenmesini,

Ve kaynakların toplumsal değer hedeflerine göre kullanılmasını yani finansın bu konuya dahil olmasını sağlamıştır.

Sürdürülebilirlik raporları, ESG skorlama, yeşil finans gibi araçlar toplumsal değer kavramının yarattığı anlayış neticesinde doğmuştur.

İşte, Sn. Yılmaz’ın açıkladığı gibi TCMB’nin vereceği toplumsal kredi notları da toplumsal değer maksimizasyonu hedefinin bir sonucudur.

Amaç nedir?

Toplumsal değer artışına katkıda bulunacak faaliyetlere verilen krediler için maliyetin azaltılması.

Doğru bir bakış açısı mı? EVET!

Katılmamak el de mi? ASLA!

İtiraz edilebilecek yerleri olabilir mi? KESİNLİKLE!

Tasarlanacak düzenlemede iki ilkesel hususa dikkat edilmelidir; aksi halde düzenleme bir kesim için İMTİYAZ YARATAN bir yasa halini alır.

Nedir bu iki husus?

Birincisi, toplumsal kredi notunun sadece bankaları ilgilendirmemesi gerekliliğidir. 10 trilyon TL üzerindeki kredi hacmiyle muhakkak Türkiye finansal sisteminde bankacılık son derece önemlidir. Ve kaynakların toplumsal değer yaratmak açısından yönlendirilmesi açısından bankalar ana unsurdur, hiç şüphe yok! Lakin ya sermaye piyasası? Halka arz ve bedelli kararlarında da toplumsal kredi notu olması gerekmez mi? Zira, toplumsal değeri yaratmada temel rol oynayan paydaş gruplarından biri de şirketler değil mi? O halde şirketlerin ne yaptığı önemli değil mi? Önemli olmasa sürdürülebilirlik raporlaması zorunlu hale getirilir mi? Veya ESG skorlama yeşil finansman açısından bir belirleyici olarak kullanılır mı?

İkincisi ise, toplumsal değer hedeflerinin net bir şekilde ortaya konulmasıdır. Sn. Yılmaz’ın aksine ben tek başına ihracat yapan işletmelere kredi verilmesinin bir tür toplumsal değer artırıcı hedef olarak konulmasını teorik olarak doğru bulmuyorum. Zira, bu krediyi alan, ihracat yapan işletmenin patronu, sadece ülkeye döviz sokarak toplumsal değere katkı sunmuş olur mu? Şayet, (örneklerini gördük) ihracatçı kimliği nedeniyle bu teşviklerle borsada hisse değerini artırmış olan şirketin patronu borsada hisselerini yüksek fiyattan satar ve cebini doldurursa bunun toplumsal değere nasıl bir faydası olacak? Bu soruları sormalıyız ki, düzenlemede şirketlerin sadece ihracatçı kimliklerinin değil; faaliyetlerinde toplumsal değere katkı yönlerinin de belirlenebileceği göstergeler yer alsın.

Düzenleme netleşince tekrar değerlendireceğiz muhakkak.

Açıkçası, Sn. Yılmaz toplumsal kredi notu düzenlemesiyle orta vadeli program hedeflerini ilişkilendirdiği için; ben (teorik olarak çok yerinde olsa da) pratikte bu düzenlemenin başkaca nedenleri olduğunu da düşünüyorum.

Efendim,

Eylül 2023 itibariyle bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi 10,7 trilyon TL.

Bunun yarısından fazlası yani 5,3 trilyon TL’si kamu bankalarına ait.

Bu 5,3 trilyon TL’nin %85’i yani 4,53 trilyon TL’si ticari ve KOBİ kredilerinden; yani şirketlere verilen kredilerden oluşuyor.

Ticari krediler itibariyle kamu bankaları (Ziraat, Vakıf, Halk) 2,9 trilyon TL kredi vermişken, onlarca özel bankanın ticari kredi toplamı 2,4 trilyon TL.

Bu durum kamu bankalarının kredi yapıları içerisinde ticari kredilerin payını %26 düzeyine çekerken, özel bankalarda toplam krediler içerisinde ticari krediler payı sadece %8 civarında!

Kısaca,

ŞİRKETLERE krediler KAMU BANKALARINCA verilirken;

Özel bankalar bu TOPA GİRMEMİŞLER ve ağırlıklı olarak BİREYSEL KREDİLER vermişler.

Peki dezenflasyonist dengeli büyüme yaklaşımına dayalı ekonomik politikamız ne diyor?

Bireysele kredi yok, tüketim zayıflayacak,

Orta Vadeli Programdaki büyüme hedefi tutturulacak!

Nasıl?

İhracatçılara verilecek krediyle.

Ayrıca bu şekilde sağlanacak döviz girişi ve özel tüketim harcamalarındaki azalamaya dayalı olarak cari açıkta iyileşme gerçekleşecek.

Belli ki özel bankalar bu programa göre kredi yapılarını değiştirmiyorlar.

Veya son gelen cari açık verisi bireysel kredilerde daralmaya işaret etmiyor.

Ve gene belli ki, kamu bankalarının görev zararları hafifletilmek isteniyor.

Ve neticede anladığım, TCMB üzerinden toplumsal kredi notu uygulamasıyla özel bankaların kredi yapılarının değiştirilmesi amaçlanıyor.

Olacak mı, işe yarayacak mı göreceğiz.

Lakin tekraren belirtmeliyim ki, toplumsal değer kavramı ile özel bankaların kredi yapılarının değiştirilmesi amacı birbirinden çok farklı hususlar. Ortaya çıkan düzenlemeyle esas amaç hangisi net olarak anlayacağız.

Sevgi ve vicdanla kalın…

Doç. Dr. Soner GÖKTEN