Emtia Piyasaları ve Yeşil Finansı Anlamak

Bu yazımızda yakın zamanda Doç. Dr. Soner Gökten ve Arş. Gör. A. Buğra Soylu hocalarımızla birlikte kaleme aldığımız makalemizin Türkçe özetine ve tartışmasına yer vereceğiz.
Yazımızın Türkiye’de finansal okur-yazarlık açısından önemli olduğu kanaatindeyim. Ülkemizde finans piyasalarının kısıtlı olarak algılandığı ve genellikle hisse senedi borsası üzerine odaklanmış olması, farklı piyasaların varlığı hakkında kısıtlı bilgiye sahip olunması yatırımcıları oldukça kısıtlamaktadır. Öte yandan risk yönetimi ve karlılık açısından farklı finansal araçların da kullanılması mümkün.
Makalemiz dünyada Matematik (Disiplinler arası) alanında ilk 10’da yer alan ve çok önemli bilimsel araştırmaların ve keşiflerin yayınlandığı “Fractal and Fractional” dergisinde (SSCI Q1) basıldı.
Makale orijinal başlığımız: “Multifractal Detrended Cross-Correlations Between Green Bonds and Commodity Markets: An Exploration of the Complex Connections between Green Finance and Commodities from the Econophysics Perspective”
Türkçe olarak başlık: “Yeşil Tahviller ve Emtia Piyasaları Arasındaki Çok-Fraktallı Çapraz Korelasyonların Çözümlenmesi: Ekonofizik Perspektifinden Yeşil Finans ve Emtialar Arasındaki Karmaşık Bağlantıların Keşfi”
Makalemizde temelde emtia piyasaları ve yeşil finansal araçlar arasındaki ilişki, iktisat ile fizik bilimlerini birleştiren “Ekonofizik” yaklaşımıyla incelendi. Üç hususa değinerek konuyu toparlayabiliriz.

Emtia Piyasaları ve Emtiaların Finansallaşması Sorunu
Emtia (commodity), ticareti yapılabilen ve bu sayede gelir elde edilmesini sağlayan her türlü ürünü ifade eder. Genellikle doğal kaynaklardan elde edilen ve genellikle standart özelliklere sahip olan malları kapsar.
Emtialara örnek olarak, tarım emtiaları (buğday, arpa, mısır, kakao, kahve vb.), canlı hayvanlar (inek, koyun, keçi vb.), kıymetli metaller (altın, gümüş vb.), endüstriyel metaller (çelik, bakır, nikel vb.), enerji (petrol, doğalgaz, kömür vb.) gösterilebilir.
Fark edileceği üzere bunların bir ortak noktası vardır… Bunlar ekonomik üretimin girdileridir.
Emtia kavramı ekonomiler için önemlidir. Bunlar genellikle ekonomik üretimde girdi niteliği oluşturmaktadır. Ekonomik birimler bu girdileri alır ve bir çıktı olarak ürün veya hizmet üretir.
Emtia piyasasının dinamikleri ise belirlidir…
Bir üretici vardır – Bu emtiayı almak ve işleyerek kendi ürününü üretmek isteyen girişimci vardır…
Ayrıca bu emtialar vadeli işlem piyasalarında da işlem görür. Burada ise üretici, gelecekte oluşacak fiyat belirsizliğini önlemek amacıyla emtia vadeli işlemlerine girer ve fiyatı sabitler – riskini yönetir. Karşı tarafta pozisyon alan spekülatöre ise belirli bir “risk primi” sunar.
Şimdi buraya kadar her şey çok güzel… Fakat “dananın kuyruğu” 2000’lerin ortalarına doğru kopuyor…
Emtia piyasaları kendi yağında kavrulurken ne mi oluyor?
Akıllı finansçılar bir bakıyor ki bu emtiaların fiyat hareketleri finans piyasalarıyla ters yönlü veya sıfıra yakın korelasyona sahip…
Bu şu demek: finansal piyasalarda işlem yapanların risklerini azaltmak için emtiaların bir nimet olduğu farkediliyor…
Sonrası klasik “Liberal Kapitalizm”…
Milyarlarca dolarlık “Finans Kapital” emtia piyasalarına saldırmaya başlıyor.
Sonuç?
Ekonomi boyutunda; yükselen emtia fiyatları, gıda fiyatları… Yükselen emtia fiyatları sanayicinin üretim girdisinin fiyatını yükseltmesi sebebiyle de enflasyon ve yoksulluk…
Finans boyutunda; emtia piyasalarının büyük oranda finans sermayesinin eline geçmesi ve finansal amaçlarla kullanılması, doğal olarak piyasanın dengesinin bozulması… Üreticinin zorlanması…Emtia piyasalarının finans piyasalarıyla birlikte hareket etmeye başlaması…
Özetle “Emtiaların Finansallaşması”.
Finansallaşma dediğimiz konu çok geniş olsa da özetle finans sermayesinin reel ekonomi üzerindeki hegemonyası…
Tabi her şey güzelken konuları konuşan olmamış…
Fakat 2008 küresel finans kriziyle birlikte olay anlaşılınca durumun vahameti görülüyor.
Tedbirler, ABD senatosunda emtia piyasalarına finans sermayesinin girişini yasaklamayı önermeye kadar uzanıyor… Çünkü dünyada ciddi bir gıda enflasyonunun tetiklenmesi ve yoksullaşmanın da ilerlemesi yaşanıyor…
Gerek emtia üreticileri gerekse de bunları alan ve işleyerek kendi ürününü üreten sanayici zor duruma düşüyor. Hem emtia üreticisinin hem de emtia kullanan sanayi üreticisinin fiyat belirsizliğinden korunması zorlaşıyor.
Peki çözüm?
Ekonomik boyutta bir çözüm olduğu kanaatinde değilim…
Fakat finans boyutunda; emtia üreticisinin, emtia kullanıcısının (sanayi üreticisinin) ve piyasadaki finansal aktörlerin risklerini yönetebileceği bir çözüm var…
Bu çözüm Yeşil Finans Araçları olabilir…
Makalemizde gösterdiğimiz konu budur.
Yeşil finansal araçların başında gelen Yeşil Tahviller, ilk kez 2007 yılında Avrupa Yatırım Bankası (AYB) tarafından ihraç edilmiş.
Yeşil tahviller aslında normal tahviller gibi işliyor. Fakat amaç farklılığı var.
Bu tahvillerin amacı sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen ve çevre dostu olan projelerin finansmanı.
Yatırımcının elde edeceği getiri, normal şirket veya devlet tahvillerine göre bir miktar daha düşük.
Fakat bu aradaki fark, yatırımcının sürdürülebilir kalkınmaya ve çevresel duyarlılığına karşın ödün verdiği pay olarak sayılıyor.
Yeşil tahviller ile emtia piyasalarının fiyatlama dinamikleri oldukça farklı.
Makalemizde ortaya koyduğumuz bulgu, iki üründen birinde yatırım yapan birisi, diğerini kullanarak riskini azaltabilir veya karlılığını artırabilir.
Ekonofizik işin neresinde?
Makalede emtialarla yeşil tahvilleri incelerken istatistiksel fizik kullandık.
Mevcutta finans literatüründe piyasayı anlamak ve çözmek amacıyla kullanılan yöntemler (maalesef) genellikle doğrusal ve “Etkin Piyasa Hipotezi” çerçevesinde.
“Yatırımcı rasyoneldir… Duygusal hareket etmez.”
“Piyasa bir aktör veya gruplar tarafından yönetilemez…”
“Her şey etkin çalışıyor ve hisse fiyatları sorunsuz belirleniyor…”
Bu gibi argümanlara bağlı…
Bizim yaptığımız çalışmadaki farkımız bunlara bağlı kalmadan analiz etmek oldu. İktisadı ve fiziği birleştiren Ekonofizik bu noktada bizi rahatlatmakta.

Toparlamak gerekirse
Uygulamacılar açısından ne bulduk?
* Emtia üreticisi yeşil tahvilleri kullanarak riskini yönetebilir,
* Sanayi üreticisi emtialardaki riskini yeşil tahvillerle yönetebilir,
* Finansallaşmaya karşı bir çözüm olarak piyasa katılımcıları yeşil tahvilleri portföyüne ekleyebilir,
* Piyasaların etkin olmadığını bulduk,
* Bu piyasalardaki fiyat hareketlerinin “rassal” olmadığını, “fraktal” olduğunu bulduk. Bu şu demek: piyasadaki fiyat hareketleri aslında birbirini tekrar eden yapılarak sahip. Yani öngörülebilir ve bir düzen içerisindedir.

Karıncalar akademik çalışmaları ile sizlerle buluşmaya devam edecektir.
Sevgiyle kalın.