BANKACIYI İTİBARSIZLAŞTIRAN HEDEF SİSTEMİ

Arzu Bozkurt, bu hafta hedef performans sistemini ve sektöre verdiği zararları ele aldı. Hedefler nasıl belirleniyor ve bölge müdürleri tarafından nasıl kutsallaştırılıyor. İşte sektörün kirli yüzü:
Hedef performans kelimesine bazı kişiler veya kuruluşlar İngilizce KPI-keypiay kelimesini de ekleyerek onu daha da karizmatik hale getirdiklerini düşünürler.
İster sevelim ister duyunca iğrenelim bankacılık sektörünün yasaması için sektörün orta yerine konumlanan kavramdır bu: HEDEF PERFORMANS!
Hedef ve gerçekleştirme bankayı yaşatıyor. Ancak performans yaşatıyor mu yoksa öldürüyor mu bu işte en büyük tartışma konusu.
Yılın bitimine birkaç ay kala önce genel müdürlükte başlar hummalı bir çalışma…
Gecelere kadar süren toplantılar, istatistikler, analizler, exceller havalarda uçuşur…
5 kalem mi 10 kalem mi hedef olsun bu sene.
Bu kalemi %50 tutturabilir ise diğer hedef kalemi otomatik olarak zaten %35 tutar, bölgenin mikro pazarı şu, diğer bölgenin sezonsallığı bu, şu kadar aktif müşteri bu kadar pasif müşteri, şu kadar portföy derken 15,000 satir 25,000 sütunluk dev exceller çıkar ortaya…
İşte bu sahanın ve kurumun 1 yıllık RAKAMSAL başarısını belirler…
Sonra, bu exceller önce bölgeye gider.
Neden mi?
“Bölge müdürü arkadaşım seni yılların müdürüsün deneyimlerine güvendik, müdürlerine bunu anlat ve yönet diye oraya koyduk, her bir birimin için de sahadaki portföylerin psikolojisinden tut karakter, motive olma şekli, lokasyona uymasına kadar kısacası ıncığını cıncığını bilmesi gereken senin atadığın satış müdürünü de ekledik… Şimdi bunlar rakam güzel kardeşim ama insan hayatını etkiliyor sen bak bu hedeflere bunları ayrıştır kendi bölge iç dinamiği içinde ekle çıkar.”
Bölge bu excellere sanat tablosu misali bakar gibi bakıp “ayyy çok güzel müthiş siz yaptıysanız harika olmaması mümkün mü”  diye anlamadığını söylemeyip sadece alttaki son toplama bakıp ” yine bizim bölgeye şu hedefte geçirmişler” diye iç geçirip aynısını gönderirse; genel müdürlükte, itiraz eden, önerilerini belirten, bu işi bilen bölgeye “ben dünyanın en ünlü üniversitelerinde okudum, master yaptım tatbiki benim yaptığım doğru.  O yüzden dediklerini yalandan dinliyorum” derse vay sahadaki portföylerin haline…
Bu koordinasyonsuzluk 1 sene sonra performansta, kalibrasyonlarda kırmızı çizginin altında kalan şube müdürü ve portföyler için ,(hele ki adamcıldık yapan, ego tavan bir bölge müdürünün iki dudağına bakıyorsa kaderi) kurumdaki hatta bazen sektördeki sonu demek…
Sonra işten çıkış görüşmeleri idam masasında son sözlerini söyleyen fakat artık zaten öleceği için hiç bir anlamı olmayan seremonilerden başka bir şeye benzemez…
İstatistikse,rakamsa,excelse,analizse istenilen o zaman bakacaksınız kim biliyor, bilmeyen de öğrenecek yoksa o koltuklarda oturmayacak.. Özellikle bölge bazında ve hatta şube bazında. Ama şubedekilerin sahada olmalarını  beklediğinizden o zaman matematiğin ve insanlığın hakkaniyetli işlediği güvenini vereceksiniz.
 360 yönetici değerlendirme yapacak veya daha önce yapıyorsanız şimdilerde rafa kaldırmayacak kâğıt parçası diye görmeyip kelime kelime analiz yapacak ve aksiyonlar alacaksınız.
MAKUL SEBEP YOK!
Müdürüyle, portföyüyle tek bir ziyarete gitmeden kalibrasyonlarda müşteri ziyaretinde özgüvensiz veya başarısız vs. vs. kafanızdan kendinizce makul sebepler atmayacaksınız.
Hedefleri yukarısı verdi ben de seni koruyamadım hadi IK’ya  demeyeceksiniz.
Ben seni seviyorum fakat kalibrasyonlarda seni koruyamadım senin hakkındaki genel görüş bu demeyeceksiniz.
HAK YEMEK!
Bunu yapan yöneticiniz mi var, ya sahadakilere de onlara gösterdiğiniz hassasiyeti ve korumacı tavrı göstereceksiniz ya da o yöneticiye de gerekeni yapacaksınız. İşini layığıyla yapan diğer yöneticilerin de hakkını yemeyeceksiniz…
Gibi gibi gibi.
Bunlar olmazsa bir şarkıdaki gibi egoma ters düşüyorsun çek git buradan gibi durur sonra.
Gelişmekte olan ve dinamiği yüksek bir ülkede yaşadığımızı biliyoruz merak etmeyin... Sadece niye kurum veya sistem dışı kaldığını akli selim ve hakkaniyetli sebeplere dayandırılmasını istiyor İnsanlar. Bunu yapmak bu kadar zor olmamalı.
Eğer bir kurumda sistem bu şekilde devam ederse, sadece para kazanmak için gidebildiği yere kadar giden de motive çalışan personel, karakterinden bu yüzden ödün veren çalışanlar yâda devrin bir avuç adamıyla devam eden kurumsalız kurumsal olur kendiniz çalar kendiniz söyler daha ötesine de geçemezsiniz. Ha bu önemli değilse sizin için, orta-uzun vadede kurumsallık, kalıcılık, bağlılık, itibar, memnuniyet ve iste o kritik hedef, performans ve karlılık tarafında çok önemli hale gelecek. İste o zaman da kuruma geçmiş olsun çok geç olur toparlamak için…
O zamanda hakkı yenen binlerce kişi arkanızdan gülerek “şimdi onlar düşünsün der.”
 (Lütfen bu yazıyı “e Arzu sistemdeydin sen ne yaptın ne yapmadın” olarak değerlendirmeden kişisellikten öte sisteme genel bir bakış açısıyla okuyarak değerlendirin. Benimle ilgili şahsi görüşleriniz için kişisel facebook ve instagram sayfalarım hep açık :))

BLOG ADRESİM: http://arzukizbu.blogspot.com.tr/