Bankalar nasıl olmalı?

Usta Müdür, bankalar ile fason üretim yapan tekstil atölyesinin arasındaki farkları anlatıyor. Peki bir bankayı tekstil atölyesinden ayıran fark nedir? İlginç bir yazı:
Hazır giyim atölyesinin lüks arabaya binen patron Musa, uzun süredir yanında çalışan makinacı Hanife’yi kıdem tazminatı ödememek için işten çıkarmıştır. 
Hanife ise aynı yerde,  aynı durumda olan yüzbinlerle birlikte çoktan iş başı yapmıştır.
O da bilir, eve emek götürmenin başka yolu olmadığını tıpkı milyonlar gibi.

Aynı yerde çalışan daha önce işten çıkartılan ne çok Hanife vardır.
Musa’da patron olmadan önce işten çıkartılmış, sanki kıdem tazminatı alıyormuş gibi yapıp bayram sonrası aynı yerde çalışmaya başlamıştır.
Çok uzun yıllardır, ev geçindirir yüzbinler  rekabet etmektedir rakibiyle bu sayede. 
Ne zaman kurumsal Marka’nın fasoncusu olurlar, aman marka imajına zarar gelmesin diye zorla da olsa,  düzen başlar; sigorta ödenir, tazminatlar düzenli verilir, maaşlar tam yatar, sağlık personeli düzenli gelir vs.
Patron lüks arabasıyla işe geldiği örnek işletmeler  de vardır onlardır gerçek ekonominin kahramanlar.   
“Maaşları tam yatar” dediğimde kimse ne demek tam? Yarım maaş olur mu? diye bir soru, kimsenin aklında gelmez . Biliriz birbirimizi.
Bu işlerin çoğuda Bankalar aracılığıyla döner. Söz bankalardan açıldıysa böyle uygulamalar olmaz oralarda. Kurumsal, Yabancı Ortaklı, Güçlü Sermayeli  yapılardır  Bankalar,  olmaz orada Son Ütücünün yaşadıkları. 
Sonra çok Kar ederler, neden emek hırsızlığı yapılsın ki, gerek mi var ayrıca?
Bankalar hazır giyim atölyesi değildir, farklı olmalı, örnek olmalı, kurumsallaşmanın ne demek olduğunu öğretmelidir. Sosyal sorumluluk görevleri vardır Bankaların. 
Yoksa hazreti Musa elinde asa.
BANKALAR;
İşten ayırdıkları, İnsan kaynağınıza insanca davranmalı, haklarını mahkeme kapılarında değil, büyük ve zenginliğinize uygun paketlerle uğurlamalıdır. Bakkal’dan gofret çalan yoktur, dürüst çalışanlarınızla yol ayrımındasınızdır sadece.
Bankalarda iznini kullanmayan personel olmamalıdır. İzin hakkını çeşitli sebeplere kullandırmamak keyfi tutumlar içerisinde olmak Bankaları Bakkal yaptığını bilmeliyiz. 
İzinler verilmediği gibi kullanılmayan izinler için mahkeme kapılarında koşan Bankacılar olamaz. Rekabet ne der sonra?
Mesai dışı çalışmak durumda kalan personele mutlaka hakkı verilmelidir. Çıraklara hakkını vermeden usta yaptığımızda ustalar Musalaşırlar sonrasında.
Baskı ve başarısızlık ile değil başarı ve ödül ile iş yapan organizasyonlar olmalıdır Bankalar.
Bölge Müdürü, Segmet, Başkanı  gibi bir çok Birim, Segment, Başkanlık yerine koçluk hizmeti  veren tecrübeli danışanlar olmalıdır. Emir verip tehdit eden liderlere gerek yoktur.
Dinleyen yol gösteren tecrübesiyle işi yöneten ekiplere ihtiyaç vardır.
Hayat hızla akıyor sizi yolda gördüklerinde kafasını kaçıran, gözlerde öfke olan kalabalıklardan çok paydaşlarınıza davrandığınız gibi davranışları hak eden eski çalışma arkadaşları olmak ister aslında çalışanlar.
Ne acıdır ki eski çalışanlar yıllarca çalıştıkları bankalara eline geçen tazminat paralarını yatırmazlar.
Her bankanın çalışanı bir başka bakanın müşterisi olur zamanla.
Bir gün sosyal sorumlulukları yerine getirmediğiniz anlaşılırsa, mudilerde de çekmek isterlerse paralarını ne diyeceğiz paydaşlarımıza. 
Aslında biz izin kullandırmazdık, çalışanlarımızı sokağa suçlu gibi atardık, haklarını mahkeme kapılarında kazanırlardı derlerse hangi Genel Müdürümüz paydaşları toparlayacak?
Gerçekten demek (!) gerçekten çok geç olabilir.
Geleceğe AK bakmalıyız, GARANTİ olmalı İŞ imiz,  DENİZ’e tatile gitmeli, ANADOLU’nun her yerinde ŞEKER gibi yaşamalıyız, Katarlılarla, Belçıkalılarla, Ruslarla, Lübnanlılarla, Hollandalılarla, Çinlilerle tüm dünya Halk larıyla.