SİZİNKİ KİM?

Benim ki Özlem. 1.65 boyunda bir kadın. Peki sizi çalıştığınız kurumdan kim koparttı? 
Sizin ki kim?
Benim ki 1.65 boyunda bir bayandı.
Adı Özlem’di evli ve bir çocuğu vardı.
Ben bankacı değildim o zamanlar, ilk tanıştığımızda etkilenmedim desem yalan söylemiş olurum.
Bir hemcinsimin benden 2 yaş küçük olmasına rağmen bölge müdürü olması hoşuma gitmişti.
İlk iki hafta yan yana çalıştık tüm saha bizden soruluyordu. Sorumluluklarını benimle paylasmış benden sonuç istemeye başlamıştı.
Çok zevk alıyordum isimden. Kısa sürede yaptığım işin sonuçlarını görüyordum. Satış grafiğimiz her hafta artmaya başlamıştı.
Benim ki takımlar kurmuş, takımların yarışmalarını sağlıyor, sonuçları karşılaştırma imkanı buluyordu. Sayesinde hızla daha yüksek satışlara ulaşmaya başlamıştık.
BAŞARI DEVAM Mİ?
Yılın ilk ayı diğer bölgeler bizim çok gerimizde  kalmıştı. Bizimkiyle akşam kutlamaya gitmiştik. Çok içmiştim. İş yemeğinde çok içilmeyeceğini, o gün öğrendim.
Bizim ki üçüncü aya geldiğinde artık başarılı olamamaya başlamıştı. Dördüncü ayı en geride kapatmıştık.
Yarışma taktiği artık işe yaramaz olmuştu. Bir gün geride kalanlar ile yaptığı telekonferansta telefonu parçalamıştı. Görüntü vardı ses kesilmişti kimse konuşamadı.
Sonrasında da konuşan olmadı, diyaloglar çoktan monolog olmuş yarışan ekipler değişmiş ama yarışma hiç değişmemişti. Beşinci ay ayrılmak zorunda kaldım, satış  işinden.
Bizim ki boşanmış isiyle daha çok evlenmiş ve hala bölge müdürlüğüne devam ediyordu, bendim oyundan çıkan.
İlk iş değiştirmem de; Özlem hanımın etkisi çok olmuştur desem yalan olmaz.
BANKACI OLDUM
Daha kurumsal bulduğum bir bankanın sınavını kazanmıştım. MT deniyordu bize.
O zaman da bu zaman da MT ne demek olduğunu bilemedim ama sınavı kazanarak MT olmuştum. 
Kurumsal eğitimler verildi bankacıydım artık. Kuralların olduğu, yasaların iş yapış tarzımızı belirlediği, kanunlar karşısında bizlerinde sorumlu olduğu bir işim vardı.
Daha önce satış işinde olmam sebebiyle ilk iki ay hiç zorlanmadım. Satışta şube de birinci bölge de üçüncü oldum ilk ay.
Bölge Müdürümüz Namık bey yemek verdi bizim şubeden bir ben bir de şube müdürüm katılmıştı.
Sonra bölge müdürümüz değişti, 1.90 boyunda Ahmet bey geldi.
İkinci ay bizleri sabah bölgeye çağırmayı aksamları tekrar bölgeye çağırmaya başladı. Artık satış yapmamak bölgede mesaiye başlamak ya da aksam mesainin bölgede bitmesi daha doğrusu mesainin bitmemesini sağlıyordu.
Bayanlara farklı bir bakışı vardı ama günahını almayayım, farklı bakmasından başka dedikodu duymadım. Hakkında dedikodu duyduklarım olmuştu ama Ahmet bey hakkında tekrar belirtmeliyim duymadım.
ŞİKAYET TERFİ GETİRDİ
Ahmet beyden  kimse memnun değilken birileri memnun oldu ve üç yıl geçmeden onu terfi ettirdiler.
Ben istifa edecektim ki bu terfi sayesinde işime devam ettim.
Yerine gelen Adnan bey, bizi hiç yormadı,  görev yaptığı üç yıl boyunca kutlamalar haricinde bizi çağırmadı makamına. Hep şubemize gelip halimizi vaktimizi sormuştu üç yıl boyunca. Rakam dedikleri performansta onun zamanında da çok iyi gitmişti.
Aynı kurumda çalışıyordum fakat çalışma şekli farklı bölge müdürleri görüyordum. Hatta baskı yapanlardan daha başarılı kadrolar bulunduğunu, akılla işi yönetmeye çalışanların  olduğunu duymaya başlamıştım.
Bunların tam aksi örneklerin olduğu bölge müdürünün doğum gününü kutlamadınız mı diye mesajların atıldığını duymaya başladığım yıllar gelmişti.
Bankadan ayrılmama hiçbir şekilde mutlu edemediğim şube müdürüm Seçil hanımın etkisi vardır desem yalan olmaz.
Ne yaparsam yapayım Seçil hanım sadece dudaklarını yarım açıp “hım iyi” demekle yönetti tüm şubeyi iki sene boyunca.
Aşağıdakileri yok sayan yukarıdakilere sempatik olan biriydi Seçil hanım. Bence bu kadar sempatik olabilen en somurtkan ödülü olsa; müdürüm Seçil hanım alırdı.
Değişen şube ve bölge müdürlerinden sonucunda kendimi bileşim sektöründe bulmuştum.
Evlenmiş ve ikinci çocuğuma hamileyken oğlum Ahmet’in hastalanması sonucunda yarım gün izin istediğimde gördüm müdürüm Remzi beyin tepkisini. İlk notumu o zaman vermiştim ama yeni işe başlamıştım.
Daha sonra Remzi bey de benim işi bırakmama sebep olmuştu. Benim iş hayatım böyleydi…
Remzi beyden sonra da başkaları girdi hayatıma, insan garip yaratık, iyileri unutuyor kötüler kalıyor akılda.
Sahi sizin ki kim?
Kim yüzünden bıraktınız sevdiğiniz işleri?
Karşılaştınız mı Ahmet’le ya da Özlem’le.
İyi ki Seçil hanımı bir ben tanımışım. Çalıştığınız kurumlardan kim kopardı sizi?
Umarım sizin kimse kalmaz aklınızda; iş hayatınız da, aşk hayatınız da tek isimle devam eder…
Oysa ne çok isimsiz kahraman vardır iş hayatında, bu kaba saba erkekler ve erkekleşmiş kadınlar arasından sıyrılan.
Sizin için; sıyırmadan, aradan sıyrılanlara denk gelmenizi dilerim.
Yöneticiler; Siz siz olun,  sizin adınızı kimse hatırlamasın, gelecekte de geçmişte de.
Hoş olmuyor hatırlanmak.
Sizinkini hatırlamayın boş verin,  yeni iş hayatınızda sizinkiler de bizimkiler de bulunmasın.