Bankacılığın ahiret günü

Şubeci, bankacılar için ahiret günü benzetmesi yapılan o toplantıyı anlatıyor.  Giyinip kuşanılıp gidilen o toplantıda neler oluyor?
Bankacıların gözünden tam olarak böyle tanımlayabileceğimizi düşünüyorum.
Yoksa günlerce, gecelerce çalışıp her turlu ve her taraftan gelecek soruya kendini hazırlayıp, tüm rakamları ezberlediğin ve kesinlikle tökezlememen, titrememen, enerjik, güçlü, dik ve kıyafetinle, sacınla, makyajınla, hatta takılarınla çok sik olman gereken bu 10 ile 45 dakika arasındaki sureci karsındakilerinde kendilerini ilahlaştırmasından ötürü başka turlu açıklayamayız.
Bir butcede konuşacağını şeyler çok kaba olarak geçmiş donemde yaptıkların, gelecek donemde yapacakların. Kabaca dedim ama asil amacı bu olan bu değerlendirme toplantısı yöneticilerimiz, egoları ve çalışma arkadaşlarımızın olayları abarttıkça abartıp sanki bütçede canini alacaklarmış tiplerinden dolay tarifsiz bir işkence dönemine dönüşüyor.
Aslında Bütçe: bankacılıkta hem gelecek dönemlerin planlanması hem de geçmiş almış olduğun aksiyonları analitik bir şekilde değerlendirmek için kesinlikle olması gereken bir toplantı, bir özet, bir değerlendirme.
KIYAFET DERDİ BAŞLIYOR

Genelde bütçeye 2 hafta çalışırsın ama 3 ay öncesinden giyeceğin kıyafeti alırsın. Bankacılar özellikle kadınlar arasında bir bütçe kıyafeti sorunsalı vardır ve bu ciddi bir konudur. Baya bir mesai ve para harcanır bu ise. İşimize dönelim: Gerekli gereksiz bilgi fark etmez her şeyi bilmen beklenir.
Her bütçede yeni alfabetik kısaltmalar olur ki yabancı ortaklıysan bunlar İngilizce olur. Sen de sürekli olarak bunları anlamaya ve makro bilgin olmadığı için kafanda oturtmaya çalışanda maalesef bu harf birleşimleri senin için ezberden öteye gitmez. Neticede bakılacak rakamlar, değerlendirilecek kalemler bellidir ve sen o rakamlar ile kendine ufak bir sunum hazırlarsın.
NE YAPSAN SUÇ

Konuşup konuşmayacak olman bu hazırlık döneminde çok ciddi rol oynuyor. Konuşmazsan müdürünün cani çıksın maduna geçersin, çalışırsın her aksam mesaiden sonra. Konuşacaksan bütçeye sizden önce giren şubeler tek tek aranır ne sordu ne kadar konuşturuyor, sen ne konuştun diye garip ve anlaması zor bir telaş halinde sorulur. Tiriplerden kastim bunlardı.
Şubeden seni böyle arkadaşların el sallayarak falan uğurlarlar sanırsın şehir dışına tayinin çıktı, daha da gelmeyeceksin. Adet olmuş ama şubelerde bu hep böyle olur. Sonrasında giriyorsun bütçeye, heyecan tavan, arkadaşlarının elinde notlar, tabletler son kontrolleri yapıyor, terliyor hatta bazıları titriyorlar. Gergin olmasan bile onları görünce sen de ulan ben niye bakmıyorum ya bende bir bakiyim modunda öylece bakarsın. Senin de kendini germen beklenir. Gerilirsin de.
Haydi başlıyoruz; Tembihlendiğin üzere bütçede rakamlar kötüye gittiyse müdürün ve sen bundan kesinlikle söz etmiyorsun; konu her neyse açmıyorsun. Mentorun sorarsa belki soyleceksin. Buradaki `belki` nin acilimi su: Şubeciysen bütçelerde rakamlarının sürekli bir iyi tarafını sunmaya çalışırsın. Ya da ince bir zekâ ile konuyu hemen başka bir noktaya çekersin. Yaşanan diyaloglardan bazıları:

Mentor:Yıl başından beri küçülmüşsünüz ‘
Şubeci: Yıldan yıla baktığımızda büyümüşüm. `
E boşuna çalışmadın.
Hızlı, çevik, bilgili ve portföyüne hâkim bir bankacısın sen hemen yapıştırdın cevabi. Atladığın bir detay var; o da karsındaki kişi bir GMY ve bu da demek oluyor ki sen ne biliyorsan ya da bildiğini sanıyorsan bankacılık hakkında, O böyle yaklaşık 100.000 katini falan biliyor ve aslında senin oradaki cinliğini yemiyor. Ve üzgünüm ama sen karsısında sadece komik oluyorsun. Cinsin ya devam ediyorsun. Çoğu zaman şişirilmiş, ortada olmayan ya da olması imkânsız olan projeleri olacakmış gibi gösteriyor bir sonraki bütçeye kadar zaman kazanıyorsun…

Ancaaaaaaaaaaakkk mentor o gün gününde değilse isler değişir söyleyeyim (genelde de böyle olur)
Mentorlari  bütçelerde izlerken toplantıda nasıl hemen bir bakışta bu kadar net analiz yapabiliyorlar diye hep düşünmüşüm dür. Vardır bir yolu yöntemi tabi zaten onlar o yüzden GMY sen o yüzden portföysün di mi? Bir yerden yakalarsa var ya. Ki emin ol yakalar konuşmaya baslar, sen masanın başında, o rahatsız sandalyede küçüldükçe küçülürsün ve bütün bir donem canla basla çalışan sen değilmişsin, sanki bankanı batırmaya çalışıyormuşsun, hayatında bugüne kadar hiçbir şey beceremesin ve bir toz tanesi kadar değerin yokmuş gibi hissedersin. Korktuğun geldi başına. O anda odanın havası birden değişir. Herkes hafif bir sinsilikle alttan bakışlarla birbirini kesmeye baslar. Bankacılıkta kuraldır düşsene hemen bir tekme de diğerlerinin atması gerekir. Yeter ki GMY sana ya da şubene kotu bir şey söylesin bölgeden kiminle konuşsan neredeyse çaycısı bile sana hesap sorar hale gelir. Alkışlar sana şubeci; yine insan değilsin.
2 hafta çıkarmadığın rapor kalmayan, ezberlediğin, çalıştığın, rakamlarını bir çıkış yoluna bağladığın, o garip harf birleşimleriyle sunum hazırladığın toplantı 10 – 15 dk. da mentorunun o anki psikolojik durumuna bağlı olarak sona erdi. Öldürmediler de seni içeride, canini da almadılar. Abarttığın ve kafanda kurduğun kadar da büyük bir şey değilmiş değil mi? İnsan yani içeridekiler de nihayetinde; Tanrı değil. Geçmiş olsun.
Bitti mi hayır tabi ki de. Şimdi tiyatro zamanı. Bunu atlayamayacağım.
`Dünyanın en yalan gülümsemesi`.
Bütçeden çıkış anındaki yüzündeki o aptal gülümsemeden bahsediyorum.
Aslında bu da müdürlerin egosundan, taktiğinden başka bir şey değildir.
Bütçenin kotu geçtiğini kimse bilmeyecek, herkes gülerek çıkacak dışarı ve bütçemiz süperdi harika geçti diyecek. Müdürün böyle buyurunca içeride korktuğu başına gelen, toz tanesi kadar küçülen sen; çıkarken suratına o aptal gülümsemeyi takınır ve dişarda merakla gözünün içine bakan arkadaşlarına büyük bir heyecan ve tarifsiz mutlulukla çok güzel geçti, harika geçti gibi şeyler dersin. Âmâ bunun geçerliliği bankadaki dedikodu ağı göz önüne alınırsa maksimum 10 dakika falan surer.10 dakika sonar içeride herkes ne olduğunu bilir. Hatta sen unutursun onlar sana hatırlatır ya su da olmuş ya sunu da söylemişler gibi. Baslar dedikodular bitmek bilmez zaten baya bir götürür gündemi. Komik değil mi?
Ve geldik bütçenin sonuna. Müdürün kafa ve insan bir tipse seni alır bir yerlere götürür bir şeyler yer içersin. İnsanlıktan çıkmışsa duydunuz söylediklerini derhal gidip çalışmaya başlamamız lazım, koşacağız, müşteri bulucaz, durmayacağız vs. der der zaten allak bullak olmuş beynini yer ve sen şubeye döner çalışmana devam edersin. Akşama bölgeden rapor ve notlar gelir şubedeki diğer arkadaşlarınla müdürün paylaşır ve biter.
Bir sonraki bütçen 3 ay sonra.
Hadi ne giyeceğini düşün:))