Keşke Kriz Olsaydı!

Hanife Serter, sahayı bilmeden plazada oturup, krizi fırsata çevirme aklı veren banka üst yöneticilerine terapi önerdi. Okuyunca sizde hak vereceksiniz!
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta devletimizi yöneten üst makamlardan aslında kriz mriz olmadığına, sorunun psikolojik olduğuna dair açıklamalar geldi.
Ama ne yalan söyleyeyim bu rahatlatıcı (!) cümleler  beni biraz gerdi.
Liseden itibaren kendimi bilmeye olan merakımla birlikte psikolojiye karşı da hep ilgim oldu.
Hayatımın her döneminde bu konuda çok okudum, okuduğum hikaye, roman türü diğer kitaplardaki kahramanların  da en çok psikolojik durumlarını sorguladım. Son dört yılda da iletişim psikolojisi ile ilgili çeşitli eğitimler aldım, çalışmalara katıldım.
Kısacası özel ilgi alanım da olması nedeniyle ” psikoloji” işin içine girince, Bir bakanın ağzından bu kelimeyi duymuş olmanın heyecanı ile ben şöyle bir an durdum.
Düşündüm. Sonra içimden dedim ki ; ” keşke kriz olsaydı”..
Onu çözmek daha kolay olurdu belki . Ama konulan bu teşhise göre sorun gerçekten  ” psikolojik” ise, terapi konusunda ehil olmayan ellere düşersek işimiz çok daha zor olabilir.
Ekonomi bile kendini bir süre sonra düzeltir, piyasa dengesini yeniden bulur ama ya psikoloji öyle mi ?
Allah muhafaza bir bozuldu mu düzeltmesi hiç de öyle kolay değil. 
AYNI HİKAYE: ZOR YIL
Artık biliyorsunuz.. O meşhur şarkıda da söylendiği gibi ” bana herşey bankaları hatırlatıyor …” Bu durumda da öyle oldu tabii.
Çağrışımlar, düşünceler birbirini izledi. Bir an gözümde geçmişten bir sahne canlandı. Büyük bir toplantı salonunda, sahnede olan üst düzey yönetici konuşuyor.
Rakamlar yine iyi gitmemiş o yıl..(  Şimdi hangi yıl olduğunu çıkaramadım, çünkü 2000’li yıllardan sonra her yıl o bankada rakamlar nedense hep bir ” yetersiz”, işimiz hep daha bir “zor”, gelecek dönem hep ” biraz daha fazla çalışmalıyız” konuşulur olmuştu.)  
Muhtemelen teğet geçen şu krizin ertesiydi.
Sahnedeki yönetici de bizlere piyasaların aslında fırsatlarla dolu olduğundan, abartıldığı gibi bir durum olmadığından  ama bizlerin psikolojik nedenlerle (!) bu durumu göremediğimizden, fırsata çeviremediğimizden filan bahsediyordu.
Şimdi gel de bu üst yönetime karşılıklı oturulup konuşulan o “ performans ” toplantısında o dönem çalıştığın piyasada kepenk kapatmış esnaftan, tüccardan söz et kolaysa. Mümkün mü ? Psikolojisi çok “ düzgün” olan üst yönetimler, CEO’lar her krizdeki o meşhur ” fırsatı” apaçık görürken, bizim nedense sahada dolaşırken, müşteri ile konuşurken, çoğu zaman da ödenmemiş kredi taksitlerini, devre sonu faizlerini tahsil etmeye çalışırken aynı ” pozitif psikolojide ” olamamamız, kalamamamız en başta bizim kendi kişisel “psikolojik” sorunumuzdu tabii. Onlar da bu sorunumuzu  kısa sürede teşhis etmiş olacak ki, başladılar bizlere terapi (!) yapmaya .
Önce ayda bir, sonra haftada bir, son dönemde gün aşırı toplantılarla, telekonferanslarla yapılan terapiler, telkinler (!). Sadece onların konuştuğu uzun uzun saatler.
Bazı kişilerin beynini uyuşturmak sureti ile bu tür tedavilerden netice alınmış gibi görünse de bunlar kalıcı çözümler değildi tabii. Hatta bazılarımızda da aşırı ters tepti. “Gözümüze mi inanalım, size mi ?” ikilemine düşen bir çok bankacı tam anlamıyla kafayı yedi. (!)

Banka’dan ayrıldıktan sonra aldığım eğitimlerde, yaptığım çalışmalarda anladım ki asıl terapi ” konuşarak” değil ,  gerçekten, içtenlikle, samimiyetle, yargılamadan, sorgulamadan etkin şekilde “dinleyerek” yapılırmış. Sürekli konuşarak yapılana ancak “ beyin yıkama” ya da” manipülasyon ” denirmiş. Bu tür yaklaşımlar insana iyi gelmekten öte “hasta” edermiş. 
KENDİ TEŞHİSİNİZİ KENDİNİZ KOYUN
Yani kısacası siz siz olun, çok konuşan, size sürekli akıl vermeye çalışan sözde terapistlerden uzak durun.  
Sizin aklınıza, sizin gücünüze inanan, güvenen, sizin kendi kişiliğinize, olduğunuz halinize, değerlerinize saygı gösteren birilerini bulun. Onlarla konuşun. Konuşurken kendi teşhisinizi kendiniz koyun, kendi çözümlerinizi kendiniz bulun.
Kaderinizi kimsenin elinde oyuncak etmeyin. İlla ki oyuncak olacaksa bırakın sizin oyuncağınız olsun, onunla yalnız siz oynayın. 

Tekrar başa dönersek. Kriz olmayan bir ortamda ” kriz” varmış gibi davranan ” psikolojisi bozuk” bu insanlara acil bir “terapi” lazım. İyi bir ekonomi yönetimi olmasa da olur (!) ama iyi bir psiko terapist şart bu millete artık.. Psikolojiden sorumlu devlet bakanının atanmasını bekliyorum acilen. Toplu terapi alan ilk millet olarak tarihe geçeriz artık bu gidişle..
Neden olmasın ?