Kırkı Çıkan İşsiz Bankacılar

Türkiye 40 yaş ve üstü işsizler ordusuna dönüştü. Hanife Serter, sadece bankacılık sektöründe değil bir çok sektörde yaşanan 40 yaş üstü işsizleri yazdı. Türkiye kariyer mezarlığı mı oluyor?
Bir yanda yaşa takılmadan emeklilik isteyenler, bir yanda ( özel Bankadan ) emekli olduğu halde diğer emeklilere ödenen bayram ikramiyesi imkanından faydalanamadığı için isyanda olanlar…
Herkes kendi hakkının , hukukunun peşinde derdine derman ararken gözden kaçan  asıl büyük sessiz kesim ise kırk yaş üstü gizli işsizler. 
O kadar çoklar ki artık.
Farklı sektörlerden, farklı nedenlerle , genellikle de performans gerekçesi ile oyun dışı bırakılan bu insan grubunun psikolojisi çok farklı .
Yeni bir işe başlamaları için biraz geç, emekli modunda  evde oturmaları içinse erken.
Üstelik emekliler gibi sabit, düzenli bir  gelirleri de yok. İş kurup risk almak  için fazla temkinli, ne iş olursa yaparım demek için fazla tecrübeli bir insan grubu.
ONLAR PROFESYONELLER
Eğitim seviyesi yüksek. Gözden çıkarılmış, fazla masraflı bulunmuş, kıdemleri, tecrübeleri göze batmış profesyoneller onlar. Örgütlü değiller. Birbirlerinin farkında da değiller umrunda da. Hepsi kendi bacağından asılmaya razı, sessiz sedasız köşelerine çekilmiş beklemekteler. İşsiz olduğunu söylemeye utanarak, çekinerek, kimseden bir şey istemeden, bir şey beklemeden, fazla göze batmadan yaşayıp gitmek derdindeler. Kıdem ve ihbar tazminatını kenara atıp, arabulucu ile üstüne biraz daha katıp, olmadı işe iade davası peşinde 2-3 yıl koştuktan sonra 8-10 maaş daha kazanıp susmak. Neden en verimli çağımda ” işsiz” bırakıldım ? sorusunu kendine bile sormaya  korkarak yaşamak. 
KARİYER MEZARLIĞI
İyi İşlenmiş, eğitimli, verimli beyinleri, en değerli tecrübeleri diri diri gömmek değil de nedir bu ? Bu ülke ” beyin” yönünden  bu kadar müsrif olacak kadar zengin mi ? Bir köşede sessizce paslanarak yaşamak, yaşlanmak bu insanların kaderi mi olmalı ? Elbette kaderini kendi elleri ile çizip, diri diri gömüldüğü bu kariyer mezarlığından kendini kurtaranlar da çıkacak ama büyük bir çoğunluk kaybolup gidecek,  varlığı ile yokluğu bir, sistem içinde tüketim aktörleri olarak rollerini sürdürecek. 
KADERİNE TERK EDİLMEK
Devlet sosyal bir devlet olsa bu meselelere kafa yorar. Bu insanları değerlendirmek için projeler yapar, istihdam alanları açar, bu beyinlerden, tecrübelerden faydalanmanın bir yolunu bulur. Bu insanları maddi manevi tükenme yolunda kaderine terketmez. Bir el atar. Sosyal devlet, hakkını, hukukunu bilen, savunan, arayan vatandaş ister. Öyle olmayanları eğitir, bilinçlendirir, insanca yaşamaya ve çalışmaya özendirir. Toplumsal huzurun ve barışın temelleri buradan başlar çünkü. Biri çalışır, biri bakarsa kıyamet ondan kopar. 

Son dönemde sessiz sedasız işçi ve üst düzey yönetici çıkaran kurumları  izleyin. Tasarrufa insandan başlayan zihniyeti tanıyın, farkedin. İnsana, emeğe değer vermeyene, değer vermeyin, malını almayın, hizmetini istemeyin. İnsan insana sahip çıkmazsa kim çıkacak ? Kurumların, markaların ancak ” insan” ile var olduğunu ve olacağını unutmayın, unutanlara da hatırlatın. 

Paramedya olarak personelden tasarruf eden kurumları duyurmaya devam edeceğiz. Bizi izlemeye devam edin.