Bankaların kabusu Plaza Eylem Platformu

yazar:

kategori:

Nerede mobbing, nerede bir haksızlık Plaza Eylem Platformu orada. Peki kim bu Plaza Eylem Platformu ve gücünü nereden alıyor. Çok özel bir röportaj:
Türkiye onları bankacı Nadide Kısa‘nın ölümü ile duydu.
Nadide Kısa’nın vefatının iş cinayeti olduğunu ifade ederek, çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdi.
Süt izni kullanan anneleri işten atan bankanın önündeki basın açıklaması sadece Türkiye’de değil aynı zamanda Avrupa’da da ses getirdi. Yabancı sermayeli bankanın Hollanda’daki yönetim merkezinin önünde mobbing ve süt izni kullanan annelere yönelik yapılan haksızlıkları  bildiri ile anlattılar.
Peki kim bu Plaza Eylem Platformu?
Her meslekten bir çok kişinin oluşturduğu bu platforum ile bir araya gelerek merak edilen soruları sorduk.
İşte o sorular ve yanıtları:
1-Bu platformun amacı nedir? Ne zaman kuruldu ve kimlerden oluşuyor (meslek anlamında)?
-Platform 2008’de IBM sendikalaşma sürecinin ardından başladı. O dönem beyaz yakalıların işten barbarca atıldığı bir dönemdi. İşten atıldığını kartı turnikeden geçmeyince öğrenen insanlar, işten atma saati çalışanlara pasiflora veren şirketler gibi örnekler vardı. İlk defa plazalar önünde eylemler oldu. Böyle bir ortamda insanlar birbirlerini buldu.
Amacımız bireysel gibi görünen çalışma koşullarına ilişkin konuların sektör değişse bile aslında birçok insanın sorunu olduğunu göstermek. Ayrıca çalışanlar arasında bilgi paylaşımını ve çalışanların şirket patronlarına karşı güçlenmelerini sağlamak.
İstenatildim.org işlerimizden biri. Çalışmanın yarattığı tahribata karşı eylemler yapıyoruz.
Aramızda bankacı, araştırmacı, yazılımcı, editör gibi çok çeşitli alanlardan insanlar var.
2-Para kaynağı nedir bu platformun?
-Çok fazla bir harcamamız yok. Yıllık web sitesi ücreti, basit tanıtım materyallerinin hazırlanması gibi harcamalarımız için aramızda para topluyoruz. Başkaca bir gelir kaynağımız yok, ihtiyacımız da yok.
3-Bankacılık sektörü size ilk olarak Nadide Kısa’nın vefatı ile tanıdı. Nadide Kısa’nın eşi bir komedyen aracılığı ile karısının mobbingden ölmediğini, tenzilürütbe olayının onu mutlu ettiğini hatta “para saymak çok keyifli”dediğini açıkladı.
Ancak buna rağmen siz bunun iş cinayeti olduğunu savundunuz?
Neydi size bunu böyle düşündüren?
-Olayı duyduğumuzda sadece bizim değil finans sektöründe çalışan herkesin aklına ilk çalışma koşullarından kaynaklı olduğu geliyorsa burada bir sorun vardır. Ahmet Öncül’ün vefatını nasıl öğrendik biliyor musunuz? Bir arkadaşımız çalışanlar kendi arasında konuşurken kulak misafiri oluyor. Başsağlığı dileyince açılan sohbette herkes çalışma şartlarına işaret ediyor. Şimdi bunu söylerken ne düşünüyorum biliyor musunuz: “Banka merkezden çalışanlarına hiç bir şekilde hiçbir şey hakkında konuşmama talimatı verecek.”
Altta bu askeri yönetim, despotluk, üstte medeni CEO’lar tiyatrosu bitmek zorunda.
Plaza Eylem Platformu on senedir var. İnsanların iş kaynaklı yaşadığı tahribatla ilgili burada öğrendiklerimiz bize bu iş cinayetlerinin nedenlerinin istisna olmadığını söylüyor. Tahribatın şiddeti, insanlarda yarattığı etki farklılaşıyor. Ölümler bize yaygın iş şiddetini gösteriyor. Ölen bir kişi ise, antidepresan kullanan beş, şiddete dayanan elli kişidir mesela. Ölümler bize diğerlerinin neye dayandığını gösteriyor. Eylemlerimiz sonrası aldığımız geri bildirimler de bu gözlemimizi doğruluyor.

NADİDE KISA OLAYI!
Nadide Kısa’ya gelirsek, aileler genellikle çalışanların işyerinde yaşadıklarını, sektörde çalışan insanlar ve iş arkadaşları kadar iyi anlayamıyor.
Eşinin açıklamalarında da aslında Nadide Kısa’nın yaşadıkları hakkında ipuçları var. Mesela “eşimden sonra herkes kendi işindeki, kafasındaki sorunu dökme derdinde” diyor. Buradan sorunun yaygınlığı hakkında bir fikri olduğu anlaşılıyor, ama eşinin de işinde, zihninde tuttuğu bir derdi olabileceğini reddediyor.
Nadide Kısa’nın işyerinde sert tartışmalardan bahsettiğini kabul ediyor, ama eşinin hakarete uğrasa altında kalmayacağını iddia ediyor. Genellikle mobbing mağdurları ve yakınları bu olayı kendilerine yediremez ve inkar etmeyi isterler. “Bunu yaşayan ben olamam” diye düşünürler, çünkü mobbing benliğe yönelik çok güçlü bir saldırıdır. Bu yüzden Nadide Kısa’nın kocası, eşinin yaşadığı baskıyı “o stres herkesin yaşadığı bir stres” diyerek normalleştiriyor. Ama bu Nadide Kısa’nın stres altında çalıştığı ve gişeye geçirildiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor, aksine doğruluyor.
İŞVEREN SORUMLULUĞU
Herkesin strese cevabı farklıdır ve çalışanlar üzerinde stres yaratmak yasaya aykırıdır. İşverenin çalışan sağlığını koruma yükümlülüğü var. Eşin bir bankada daha üst bir konumdan daha alt bir konuma geçirilmenin anlamını bildiğini de düşünmüyoruz. Gişeye geçirilen Nadide Kısa’nın “parayla uğraşmak da güzelmiş” gibi bir ifade kullanması aslında kocasının anlayamadığı bir yardım talebi gibi geliyor bize. Nadide Kısa belli ki esprili bir şekilde yaşadıklarını anlatmaya çalışmış. Belki de tenzilirütbe, mobbing ve çalışma şartlarının kötüleşmesiyle başa çıkmak için çok yoğun, sağlığını tehlikeye atacak derecede bir mücadele veriyordu. Gişedeki çalışanın hiç erişemeyeceği miktarlardaki paraya temas etmesi, bankaya ne kazandırdığını ve bunun için kendinden ne kaybettiğini somut olarak görmesi demek.

HERKES SORUMLU
Kaldı ki bizim şirketten ve devletten talebimiz Nadide Kısa’nın ölümünün Yapı Kredi’deki meşum çalışma şartlarından kaynaklandığını kabul etmesi değil, bu ihtimalin üzerini örtmemesi ve daha fazla sorumluluk hissetmesi. Mobbing ile Mücadele Derneği BDDK’yı sorumluluk üstlenmeye davet etti, mecliste de araştırma önergesi verildi. Ama Nadide Kısa’ya mobbing yapan müdür soruşturulmak bir yana ödüllendirildi, yeni şubesinde yine mobbing olayı yaşandı. Biz bu tür, hatayı ısrarla tekrar eden bir yönetim stratejisinin yöneticilerin de sağlığını bozduğunu, daha kötü olayların yaşanmasına sebep olduğunu düşünüyoruz. Yönetme mantığını şiddete bağımlı hale getirirseniz, işyerinde her şey şiddete bağımlı olur. Böyle giderse çok daha ciddi trajedilere şahit olacağız.

MOBBİNGE UĞRAYANLARA TAVSİYELER
Mobbing mağduru çalışan yakınlarına bazı tavsiyelerimiz de olabilir. Öncelikle, çalışanlar size işyerindeki dertlerinden bahsettiğinde abarttıklarını, fazla duygusal olduklarını düşünmeyin.
Diyelim ki abartıyorlar, abartmanın da nedenleri vardır. Sorunları herkes farklı yaşarken toplum veya aileler sorunları küçük büyük diye ayırır, küçükleri önemsizleştirir. Bu doğru değildir, duygular veya sağlık söz konusu olduğunda küçük sorun yoktur. Öyle olsa  inşaatlarda her gün ölümlerin olduğu bir çalışma yaşamında başkaca hiçbir sorundan bahsetmememiz gerekirdi. İşçi örgütlülüğünün ve haklarının daha fazla olduğu dönemde çalışmış olan anne babaların yeni çalışma koşullarının getirdiği sorunları anlayamaması da çok rastladığımız bir durum. Ayrıca, ailelerin sorunları yok sayma eğilimi, mobbinge uğrayan yakınlarını koruyamayacaklarını düşünmelerinden de kaynaklanabiliyor.
İÇİNE KAPANIYORLAR
ileler, özellikle de erkekler, yakınlarını her yerde korumalarının beklendiğini düşünerek onların karşılaştığı hakareti küçümsemeye, görmezden gelmeye meyilli olabiliyor. Ya da kadınlar kocalarına ve ailedeki erkeklere bu tür olayları hiç anlatmıyorlar. Oysa sadece dinlemek ve eşinin, yakınının yaşadıklarına şahit olduğunu göstermek bile hayat kurtarır. Müdürü dövmek gerekmez, biz birbirimizi yalnız bırakmamalıyız.

 4-Bir süredir mobbing kavramı bankacılık sektörü ile Türkiye’nin gündeminde. Gerçekten bu sektörde sistemli bir mobbing olduğuna inanıyor musunuz?
Özellikle finans sektöründe norm haline gelmiş bir mobbing sistemi yani kurumsal bir mobbing mekanizması olduğunu söyleyebiliriz.
Kurumsal mobbingi açalım. Bir “kara liste departmanı” yok tabii. Ama sektördeki işe alımcılar birbirleriyle kara listeyi paylaşıyorlar. Bir bankada çalışırken yasal haklarınızı ararken işverenle çatışmaya düştüyseniz sektörde üstünüze bir çarpı atılabilir. 
Kurumsal mobbingin olduğu bir yerde çalışan mutluluk anketine samimi fikirlerinizi söylediyseniz, müdürünüz mutlu olduğunuzu belirtmeniz konusunda baskı yapar. Ya da fazla mesai kayda geçmesin diye turnikeden kartla çıkıp kartsız içeri girip çalışmaya devam edersiniz.
Kibar, saygılı, çalışkan insanların tüm insancıl enerjisi bankanın çıkarına devşirilir. İş baskısıyla akan zamanda ruhen yıpranır, kendi yakınlarınızı ilginizden yoksun bırakır, koşarken tükenirsiniz. Annelerden beklendiği gibi verdiğiniz emeğin sözü edilmesin, “fedakarlık” olarak görülsün istenir, diğer türlüsü ihanet etmişsiniz muamelesi görür.
Kurumsal mobbingin dayanağı, çalışanda sürekli yetersizlik hissi yaratmasıdır. İş baskısı, satış baskısı ve sözümona kurumsal kurallar yeterli gelmezse hakaret ve aşağılama başlar. Çalışanlar birbirinden izole edilir ve itiraz etmenin cezalandırılacağı garanti edilir. Sonuçta bütün bunların sadece kendi başına geldiğini düşünen çalışan kendini suçlar, daha başarılı olursa durumun düzeleceğine inanır. Böylece insanlık dışı bir iş ortamında insanüstü bir çaba sarf eder. Ruh ve beden sağlığı iyice bozulup posası çıkınca da eğer işten kendi ayrılmazsa atılır.
Bu söylediklerimiz bizim birebir şahit olduğumuz olaylara, üst üste karşılaştığımız vakalara dayanıyor. Istenatildim.org sitemize de benzer vakalar geliyor.
5-Bankacılık sektörü çalışanlarından yeterince destek bulabiliyor musunuz?
Banka çalışanlarından destek görüyoruz. Bilinirliğimiz arttıkça bu destek de artacaktır. Çalışanlar tarafında çok ciddi bir anonim kalma talebi var. Biz de çalışanları, yani kendimizi koruyacak şekilde önlemler alıyoruz. Ama isterseniz insanların ağzını bantlayın itirazlarını jestleriyle anlatacaktır. Yani çalışanların sesini tamamiyle kısmak veya kendi istediklerini duymak için zorlamak üst düzey yöneticilerin boş hayalidir.
İnsanlar tek başına hak aradıklarında daha kırılgan olabiliyor. Bankalar binlerce çalışanın bilgisini biriktiriyor, buradan öğreniyor ve önlem alıyorlar. Uyanık avukatları var. Ve karşılarında düzgün çalışınca ödüllendirileceğine inanan çalışanlar var. Eşitsiz bir ilişki olduğu çok açık.
Örgütlenmenin çalışanları kırılgan ve tehdide açık hale getirmemesi aksine güçlendirmesi lazım. Performans sistemi, müdür, müdürün müdürü, CEO, çıtası hep yükseltilen satış baskısı, çok fonksiyonlu olmaya zorlanma ve ne yapsan yaranamama. Biter bitmez yenisi gelen işe ek olarak müşteri şiddeti. Bu kuşatılmışlığı iş dışındaki yakınlarımıza anlatmakta zorlanıyoruz. Bu açıdan yapacak çok iş var. Bunları biz çalışanlar yapacağız, kurtarıcı beklemeyeceğiz.
6-Sendikal örgütlenme sektörde mobbing için çözüm olabilir mi?
İşçi örgütlenmesi elbette mobbinge çaredir. Patronlar ve yöneticilerin işi kişiselleştirmelerine karşı en güçlü cevap, toplu olarak “bize bunu yapamazsın, şimdi nasıl davranman gerektiğini sana biz söyleyeceğiz” diyebilmektir.
Bunu diyebilmek için bireysel olarak güçlü olmak değil yan yana olarak güçlü olmak gerekiyor.
Örgütlenme olunca  sorun yaşayan çalışana bakan işyeri hekiminin aklına terapi, antideprasan, tedavi gelmez, ne gelir: “Sana bu iş yerinde ne yapıyorlar” diye sormak gelir.
Türkiye’de sendika yasası ve mevcut sendikalar yetersiz. Genellikle işletmelere özgü sendikalar var. Sektörün bütününü kapsayacak ve tüm finans çalışanlarına hitap edebilecek sendikalar, emek örgütleri gerekli. Sendikaların yeni yönetim şekillerine ve mobbinge ilişkin deneyimleri kısıtlı. İlk mobbing davası 2008’de kazanıldı, hem de bir meslek örgütüne karşı. Sektörde mobbingle mücadele deneyiminin birikmesi gerekiyor. Ancak sendikaların eksikliği mobbingle ve çalışma koşullarıyla mücadele etmemenin gerekçesi değil. Bizim gibi emek örgütleri bu konuda da çok önem taşıyor. Patronların çalışanlar arasına koyduğu camdan paravanları nasıl aşacağımıza dair yöntemler üzerine düşünüyoruz, çalışıyoruz, uygulamaya geçiyoruz. Çalışanların birbiriyle temas etmesi, yaşadıklarını ve çıkardıkları dersleri birbirleriyle paylaşması, korku iklimini birlikte aşması gerekiyor. Çalışanları yalnız kalmamaya, arkadaşlarını yalnız bırakmamaya, bulundukları yerlerde bizimkine benzer birliktelikler oluşturmaya, bizimle deneyimlerini paylaşmaya, isterlerse toplantılarımıza katılmaya davet ediyoruz.
Şimdilik İstanbul’un iki yakasında, her hafta toplanıyoruz. Her sektörden beyaz yakalı çalışanlar, ofis işçileri, freelance çalışanlar, STK ve meslek odası çalışanları, işsizler bize sosyal medya hesaplarımızdan ve eposta adresimizden ulaşabilir.