Bankacı babaya soru: Çocuğu sen mi doğuracaksın?

Hanife Serter, hastanede sorunlu bir çocuğu dünyaya gelen babanın hikayesini yazdı. Bu bir mobbing hikayesi. 
Bir yıldan uzun süredir Paramedya’da düzenli olarak Bankacılık sektörünün farklı konulardaki sorunları üzerine yazıyorum.
Doğrusu bu sektörün içini bilenler olarak herşeyin ne kadar laçkalaştığını hep birlikte görüyor, duyuyor ve yaşıyoruz.
Öyle bir sektör ki neresinden tutsak elimizde kalıyor,  adeta dökülüyor…
O kadar çok çalışan şikayeti ulaşıyor ki, işlerin bu şartlarda bu kadar yürümesi bile mucize.
Kredisinden mevduatına, sigortasından komisyonuna, çalışanından müşterisine, genel müdürlüğünden şubesine kadar nereye dokunsanız bin ah işitiyorsunuz.
Müşteriden habersiz vadesiz mevduat yaratma amaçlı boşta  bırakılan paralar, müşteri onayı olmadan kredi bakiyesi artsın diye erken kullandırılan krediler, fazladan tahsil edilen ücretler, komisyonlar, gereksiz ya da yanlış kesilen sigortalar, emrivaki BES’ler, yukarıdan aşağı doğru bir hedef baskısı , aşağıdan yukarı doğru bir isyan dalgası…Sektörün her gün artan finansman sorunları, çalışanların her gün artan psikolojik sorunları biriktikçe birikiyor. Bu kadar negatif enerjinin biriktiği bir alanda ciddi bir patlama olması an meselesi. Yine de herkes hala iyi dayanıyor. 
BİR OKUYUCU MEKTUBU
Tüm bunlar bir tarafa, bu hafta sizlerle insani yönü bana çok dokunan, çok acıklı gelen bir okuyucu mektubunu paylaşmak istiyorum. Bir babanın en mutlu günü nasıl kabusa çevrilir? Bu hikayede Sistematik mobbing var mıdır ? Okuyunca siz karar verin. 
Olaya maruz kalan ve yapanların isimlerini paylaşmayacağım çünkü 
ONLAR KENDİLERİNİ BİLİYOR :
” Hanife hanım, 
Bankacılığa 2008 yılında şu an Türkiye’de faaliyeti olmayan bir bankanın Ticari bankacılık şubesinde MT olarak   başladım. Bu subede 4 yıl çalıştıktan sonra ilgili banka Turkiye’den çekilme kararı aldı ve bölge müdürümün  referansı ile en büyük özel bankalardan birine transfer oldum.
Ama  bu büyük banka  hiç de beklediğim gibi kurumsal değildi. Herşey transfer mülakatı ile başladı. Dönemin  bölge müdürü ile 20 dk lık kısa bir mülakat yaptık. Mülakata bölge satış müdürü de katılacaktı fakat kendisinin bir işi çıkması  sebebi ile  katılamadı. Sadece bölge müdürünün görüşü ile transferim gerçekleşti. Kısa bir süre sonra o bölge müdürünün İstanbul bölgeye tayini çıktı.  Satış  müdürü yeni bölge müdürümüz oldu. Ve benim için kabus gibi günler başladı. Bu şahsiyet her sube ziyaretinde rakamlarım çok iyi olmasina rağmen sürekli beni toplantılarda azarlayıp, “seni işe ben almadım di mi ?” diye soru sorup rencide etmeye, utandırmaya başladı. 1-2-3 derken artık dayanılmaz bir hal aldı, sürekli olarak her gördüğü yerde “seni işe ben almadım dimi ? ” diye saçma sapan sorular sormaya devam etti. Hiçbir zaman beni sevmedi, hatta bir keresinde ödül olarak bölge ile yemek kazandım ama onu bile erteledi, sırf beni sevmedigi için.. artık barizdi ve herkes tarafindan açıkça biliniyordu. Başka portfoyler 1 birimlik is yapıyordu, onlara övgüler yağdırırken bana da sürekli olarak azarlama yapıyordu. 

Tabi herseye ragmen hayat devam ediyordu ve bir gün çok bekledigimiz kızımız dünyaya geldi.. ben de  doğal olarak 5 günlük babalık iznimi kullanarak şubeden ayrıldım. Kızım Problemli bir doğumla dünyaya geldi ve  daha 10 dk önce dogan kızıma hastanede kuvöz  ararken cep telefonum yaklasik 15 kere çalmıştı, eski şubemden, yeni şubemden ve bölgeden telofonlar yağmıştı. Çok korktum, kötü bir durum var ki  beni arıyorlar diye düşündüm. Hemen eşimi ve çocuğumu  özel odaya yerleştirdim. Telefona cevap verdim, bankadan bir arkadasım bölge müdürünün  subeye ziyarete geldigini ve benim neden izin kullandığımı sormuş. ” Sanki o mu doğuracak da izin kullandı ?” diye herkesin icinde beni gene azarlamış gıyabımda. Hemen beni gormek istemiş , ben de apar topar subeye gittim. Şubeye gittigimde beni görünce bu defa da  “tabi ben böyle personel isterim işte, eşi 1 saat önce doğum  yaptı kendisi bankaya geldi.” demez mi ?!?! 

O gün aksam kızımı severken bu bankadan gidecegime yemin etmiştim.  Şimdi olay yargıda …. adalete inanıyorum…Daha karar belli olmadı ama bunu yapanları  önce Allaha sonra yargıya havale ediyorum…”

İmza : Bir baba…

Siz de sizi en çok üzen anları anlatarak, yazarak, paylaşarak en azından rahatlamak isterseniz bana mail ile ulaşabilirsiniz : hanifefisek@yahoo.com