Bankacı Gaye’nin hikayesi!

Deniz Ateş, son dönemde bazı bankaların devreye soktuğu EV BANKACILIĞI’nı yazdı. İşte Bankacı Gaye’nin hikayesi ve yaşadıkları:
Ev Bankacılığı
Bırakın iş hayatını, hayat ne kadar dinliyor bizi ? Hepimiz bir diğerimizden korkar halde yaşıyoruz. Çoğu zaman düşündüğümüzü söyleyemiyoruz, söylersek de başımıza bir şey mi gelir diye çekiniyoruz. Kendimizi ne kadar ifade edebiliyoruz?
Dün bankalarda çalışan arkadaşlarımla görüştüm, evde bir çoğu, bizi sakın yazma yanarız diye rica ettiler, çok şikayetçiler ama yazılmasını istemiyorlar anlaşılırsa işten olmak, içten değil tabi. Erkeklerden daha cesur olan bayanlar var,  “beni de yaz, beni neden yazmadın ?”  diyen o kadar çok ki. 
O yüzden size Gaye’den bahsedeceğim.
Gaye’yi uzun süreden beri tanırım tatlı kadın denir bazı kadınlara Gaye de öyledir. Görünce güzel kadınmış dersiniz eminim. Balıketi denilen fiziğiyle, bir anda sizi alır kendi dünyasına götürür, geri gelmeniz kendinizi bulmanız zaman alır.
Ben Gaye’yi Londra’dan tanırım, bunu bankada çok az kişi bilir. Dil öğrenmeye gittiğimizde aynı okulda tanışmıştık. O gün bugündür Gaye’yi tanırım bankada da 17 yıl olduğunu düşünürsek Gaye benim hayatımın yarısında var demek ki. Gaye’nin hayatında da üç erkek vardır.
Çok sevdiğimiz eşi ve oğulları Umut ve Doruk. Üç erkekle birlikte yaşam bir bayan için ne zor şeydir bilen bilir.
Gaye’nin eşi Soner ve oğulları hepsi evde tatildeymiş gibi yaşıyorlar, Soner’in kafesi uzun süredir kapalı, yasaklar ilk onu etkiledi, beş çalışanını ücretsiz izne ayırdı, evde olmak kafeden sonra iyi geldi dinlendiğini düşünüyor, diğer yandan da çalışanları zor durumda bu yüzden kabuslar görüyor. Gaye ” kafen de olsa aynı şey”  diyor “uyku hiç yok bizlere.” Kafe’ye gele gide tanışmışlar. Soner, Gaye’nin önce müşterisi sonra eşi olmuş. “Nişantaşı’nda çalışmak güzeldi ” der hep. Belki çocuklarının babasıyla orada tanıştığı için Nişantaşı’nı hep ayrı tutar, İstanbul’u sevmez ama.
“Gaye nasıl gidiyor banka?” diyorum. “Soner’e sormalı ” diyor. “Evde daha çok kalıyorum ama hepsi birbirine girdi iş mi ev mi belli değil ..” diyor, “ telefonla kim ararsa şubeyi, beni buluyorlar karşılarında”  diyor. Şube telefonunu eve yönlendirmişler. Geçenler de çöpü dökmeye çıktığında bölge müdürü aramış Soner’le konuşmuşlar. Soner “ne sevimsiz adam bu” demiş. Sanki tanıyor diye kızıyor eşine. Bölge müdürü hakkında ön yargılı olmasına kızmış ama haksız da bulmamış, o da sevimsiz buluyor adamı.
Bir keresinde görüntülü aramış müdürü az kalsın bornozla açacaktım diyor telefonu. Artık kıyafetleri birbirine girmiş “evde ne giysem oluyor, artık eskisi gibi şık olmak zorunda değilim”  diyor.
Oğlu Umut’a kıyafet seçerken mevduat müşterisi aramış, Umut’a “kırmızı daha güzel” dediği için adam parasını kırmızı bankaya götürmeye kalkmış zor ikna etmişler. Her gün eve gelince evdekilere, karşı dairedeki annesi ve babasına bir şey bulaştırır mı diye endişe içerisinde işe gittiğini söylüyor. Yaşlıların, maaş almaya gelenlerin hep risk altında olmalarına üzülüyor.
Soner’in çeki varmış geçen hafta zar zor ödemişler. Bankadan bireysel kredi çekmişler çek için, 5. ay çekini de öderiz sonra bilmem ne olacak diyor. Gaye işe gittiğinde Soner’deymiş evin yükü bunalmış ister istemez. Zor günler diyor Gaye.. eski enerjisi yok mu diye yüzüne bakıyorum. İyi ki görüntülü arama var diyorum. ” Hayatta bir Gayeniz varsa yaparsınız, her şeyin üstesinden gelebilirsiniz” diyor Gaye’nin bakışları. Şanslı üç erkek, Gaye’leri var. 
Gaye hem bankacı hem sihirbaz.
Fazla konuşulmuyor diğer telefonu hep çalıyor, banka gibi olmuş evi. “ Olsun“diyor Gaye ” Umudum ve Doruğum var bunun da üstesinden geleceğiz”  diyor elbirliğiyle. Şimdi şube müdürü arıyormuş telefonu kapatmak zorunda. Doruğun da dersleri varmış. Müdürü aramasa ne çok anlatılacak hikaye varmış bizim Gaye’de. 
Dijital bankacılıktan ev hanımı bankacılığına geçtiğimiz günler bitecek, çalışanlara gereken değerlerin verildiği güzel günler gelecek. Gayelerimiz var…
— 
Deniz Ateş
denizatate@yandex.com