Bir virüs neleri değiştirdi?

Banka insan kaynakları artık kimseyi atmıyor, işler kötü ve işten atmalar yok garip değil mi? İşler iyiyken işten atmalar çoğalmıştı, Deniz Ateş, bankacılık sektöründeki virüsü yazıyor:
Virus olmadan yaşayalım!
Siz bir virüs olsanız neyi değiştirirsiniz bozuk dünya düzeni içerisinde! Aynı düzenin devam etmesini ister misiniz? Yoksa bir şeyler değişmeli mi?
Virüs Latincede zehir demekmiş. 
Yaşaması için bir konağa ihtiyacı varmış. Bu küçükte biz insanları konak seçince işler karışmış anladığım kadarıyla. Virüslerin hücreden çıkışları hücrenin ölümü, hücrenin erimesi ile oluyormuş. Hücrenin parçalanması ile serbest kalan virüsler hücreden dışarı çıkarak başka sağlam hücrelere bulaşarak hayatlarına devam ediyormuş.  
Bu küçük de sonuçta bir canlı ve ayakta kalmaya çalışıyor. Dünya ona savaş açmış,  dünya dinleri, onun yok olması için dualar ediyor, ama asıl savaş bilimle kazanılacağı için zamana ihtiyacımız var. Gözle görünemeyecek kadar küçük covid ise yaşam savaşı veriyor. Ortak bir yaşama geçeceğiz ister istemez. Ya o mutasyona uğrayacak ya da bilim insanları bir şekilde bunun üstesinden gelecek. 
Maçın ilk yarısını kabul etmemiz gerekir ki küçük kazandı. Dünyayı yönettiğini düşünen, politikacılar başta olmak üzere, insan oğlu ve kızının sağdan gelen 90 derecelik bir kroşenin ne olduğunu anlaması zor oldu. Eğer kulağınızın altına çene bölgesine sağlam bir yumruk alırsanız pek şansınız kalmaz. Sinirlerin üzerine gelen bu beklenmedik basınç karşısında vücudumuz kendisini korumak için kitler. Aslında bu durum vücudun kendisini savunmasıdır. 
Bayılmadığınızı düşünsenize, sürekli yumruk yiyorsunuz. Kabusa döner hayatımız.
Benim bankacılık hayatım tam böyledir işte. Bu rakamlar yetersiz, daha iyi olmalıyız, daha verimli çalışmalısınız, benim karşıma bir daha bu rakamlarla gelmeyin, daha iyisini yapmalısınız, yeterli değil vs diyen,  “küçüklerle” mücadele etmekle geçti. Yani ben virüslerle savaşa hazırım. Benim rakamlarım hiç iyi olmadı,  bu yüzden sevemem rakamları. 
Ne çok şey öğrendim bu küçükten ve bankadan. Banka insan kaynakları artık kimseyi atmıyor, işler kötü ve işten atmalar yok garip değil mi? İşler iyiyken işten atmalar çoğalmıştı, her sektörde adam atma bir politika haline gelmişti, bunun yaşı ilerledi diye, ne çok çalışanı işsiz, sosyal güvencesiz bıraktık. ”Bankada 35 yaş üstü çalışan istemiyorum” diyen insan yöneticilerimize, ödüller verdik, ödüller aldık. Aslında bu küçüğün yaptığını, bizler daha önce yapmaya başlamıştık. Eski dünya düzeninde çalışanı yok saymıştık!
Virüs dur dedi durduk. İşler iyi olacak, umarım aynı virüs gibi çalışmayız artık, hayatta kalmak için yok etmek olmamalı işimiz.
Hepimizin daha olgunlaşmaya ihtiyacı var, hayatımız eskisi gibi olmayacak. Tüketmemeliyiz dünyamızı.” Büyüklerimizi saymak, küçüklerimizi sevmek” ne önemliymiş değil mi? Zamanında iyi ki ezberlemişiz.
Bu hafta içerisinde, tanıdığım bir bankacı arkadaşım vefat etti , yemeğe çıkacaktık, planımız vardı olmadı. Hayattayken değerlerimizi bilelim her birimizin… Vakit nakittir der işi bilenler, vakit insana, emeğe değer vermektir artık.
Ünlü boksörün lafıdır “Herkesin bir B planı vardır ta ki suratının ortasına yumruğu yiyene kadar.” Tüm dünya yediği bu yumruğun değerini bilmeli eskisi gibi olmamalı hiçbir şey. İnsan yöneticilerimiz, insana dair işlere imza atmalı tıpkı sağlık çalışanlarımızın verdiği mücadele gibi…