İstanbul ‘un Kovboyları ..

Tayfun Oral’ dan ilginç bir o kadar da kafa karıştıran bir yazı: Siz ayakkabı topuğunun nasıl ve hangi amaçla doğduğunu biliyormusunuz? 
Yüksek topuklu ayakkabılar; onuncu yüzyılda İran’da erkekler  için tasarlanmış ! Daha kolay at binebilsinler diye… Topuk; daha iyi ok atabilmek için, üzengi demirlerinde ayağa kalkınca, sabit kalabilmek için geliştirilmiş…
Oradan, batıya  kaymış.
Şimdilerde vahşi batı yerine şehir sokaklarında görülüyor, erkeklerde. Hatta, bazen  kravatsız, gömlekli şık bir takımın altında  …  Pandemi  öncesinde, popüler mekanların  kaldırıma atılan en stratejik ön masalarında, sahibinden önce kendini gösteren “ kovboy çizmeleri “ ndeki topuk tasarımının çıkışı tamamen fonksiyonel. Eski bir kızılderili sözü der ki  ; “ Civarda  at yoksa, kovboy da yoktur…Ama kovboy çizmesi olabilir “  (..yok öyle bi söz ben uydurdum  tabiki ). Öyle havalıdır, öyle özgüvenlidir .. Çizmeyi gördükten hemen sonra, kesif bir tütün kokusu  alınır. Tam , “ abi bi şey yanıyor galiba” endişesi ile etrafa  bakarken, çizmenin “mütemmim cüzü  “( ayrılmaz parçası ), düelloda kullanılacak bir savaş aleti ebadında puro göze çarpar. O kadar  büyüktür ki, “ niye bu adamlar bu mücadele içinde ? “ diye  sorarım her görüşümde kendi kendime. Bulunduğumuz yüzyılda bu teçhizat, bir borsacının borsacı olma gereklilikleridir.
HER ŞEY 17.YÜZYIL SONRASI
Dönem filmlerine ait kostümlerde, aristokrat erkeklerin haddini aşan düzeyde topuklu ayakkabı takıntılı olduğunu hayretle gözlemleriz.Sonra ne olduysa , 17. yüzyılın ortalarından itibaren topuklar; “frivolity” yani  “ hoppa ,züppe, kadınsı ”  gibi niteliklerle ilişkilendirilmiş ve böylece kadın giyimine dönüşmüş.
20. yüzyılın ortalarına kadar topuklar, tıknaz şeylerdi. İkinci dünya savaşından sonra talep yetersizliğinden küçük uçak mühendisleri işsiz kalınca, bu  uçak larda kullanılan teknik  ve malzemeleri ayakkabıya uygulandılar ve  “ stiletto “ yaratıldı. İnce ve cılız topuklar, kullanıcının ağırlığını taşıyabilecek kadar güçlü ancak ayakkabının hareket etmesine izin verecek kadar esnek olan ince bir metal şaft gerekiyordu.
MÜHENDİSLİK HESABI
Bu konudaki tasarım süreci hala devam ediyor ..Ayakkabıcılar ve giyenler hem yüksek hem de rahat bir topuk arayışında.Yüksek bir topuk tarafından oluşturulan ve ayağınızın birkaç santimetrekaresini vücudunuzun tüm ağırlığını taşımaya zorlayan acıyı azaltmayı amaçlamaktadırlar. Esasta podiatrist olan ünlü Joan Oloff, her acı verici adımın şokunu absorbe etmek için taban  köpüğü ile kaplı ayakkabı tasarlar .
Bir girişimci olan Antonia Saint Dunbar, topuk kupasıyla ayakkabı yapar, ayağın kaymasını ve kabarcıklaşmasını önlemek için. Sandra Gault, ayaklarınızın 3D görüntülerini oluşturmak ve kişiye özel mükemmel bir ayakkabı tasarlamak  için kullanılabilecek bir uygulama geliştirdi. Artık artan  sayıda şirket  “ayarlanabilir topuklu” ayakkabılar üretiyor: toplantı odası için iki inç, gece kulübü için dört inç, şıpıdık  terlik için hiçbiri…Daha az acı hissetmek için ayak botoksu , daha seksi yürüyebilmek için topuklu ayakkabı atölye çalışmaları, plazaların öğle arasında rağbet gören şimdilerin ve geleceğin gelişen meslekleri ..
Onuncu yüzyılda erkeklerin, at üzerinde  kontrollü durarak düşmanı alt etmek için bir ihtiyaçtan ortaya çıkan bu basit ama bir o kadarda kompleks parça ; 21.  Yüzyılda bu kez kadınların en etkili silahı haline gelmiş durumda ..Nerede ve ne zaman olursa olsun , ortama kırmızı tabanlı bir “ Christian Louboutin Stiletto”   girdiğinde, o ana kadar  oluşmuş tüm dengelerin değiştiğini bu gözler gördü zamanında.
NEDEN SERVET ÖDENİYOR?
Şimdi anlaşılıyor mu ey erkekler neden bu ayakkabılara servet ödeniyor ? .. Biz neden bir ömür; haddizatında amacı insanı bir yerden alıp bir yere götüren tekerlekli  bir alete sahip olmak için  kafa patlatıp ömür harcıyorsak , gece gündüz çalışıp bir sürü fırça yemeğe razı oluyorsak o yüzden işte ..Üstelik  nihayetinde o metal şey kapıda bırakılıp içeri giriliyor …Ama, stiletto içeride ortamı yönetiyor ..Hangisi daha efektif ? 
“Give me a place to stand and I’ll move the earth”. ( Bana bir destek gösterin, dünyayı yerinden oynatayım ) Columbia Universitesi  Mühendislik Fakultesinin mottosu  haline gelmiş bu  Arşimet söylemini günümüze , “ bana bir  stiletto verin, alemin kralı olurum “ şeklinde algılamak gerekir ..Christian abinin, bu günlere Arşimed’den  daha havalı  dolaşmasının manası da budur ..Ayrıca, çağdaş dünyada, toplumsal etkisi açısından eşdeğer kabul eden sosyologlar da vardır..
Netice itibariyle ; borsa hayattır diyorum ya ! Yıllarca bu bir sürü duruma ve olaya anlamsız anlamsız baktığım  evrilmenin sonucu..Ama esasta evrilme, Doğan Cüceloğlu ‘nun “ İnsan ve Davranışı “ kitabını üç senede bir yeniden okudukça hala devam ediyor  ..Elbetteki diğerlerini de ..