Ucuz Bankacılık!

Bankalar ceza korkusuyla zararına satışa başladı.  Bunun faturasını ise şube çalışanına çıkarttı. Personelinin boğazından kesen bankadan, zorla yıllık izni kullandıran bankaları Hanife Serter yazdı:
Her gün reklamlarda görüyorsunuz , haberlerde izliyorsunuz , internette karşınıza çıkıyor.
Bankalar çoook ucuza (!) kredi veriyor. Neredeyse hayrına. Gelişine, maliyetine… Hatta daha da altına canım. Zararına satışlar bunlar (!) Hani utanmasalar ” Kapatıyoruz ” afişi  asıp öyle satacaklar kredileri …
Dünya ekonomisinin altı üstüne gelirken, verilmiş kredilerin geri dönüşü meçhulken, işsizlik almış başını gitmiş, geri dönüşü imkansız hale gelmişken, bankalar ” Ucuz kredi ” verme telaşında. Çünkü emir yine büyük yerden…
GERÇEKTEN UCUZ MU?
Kredilerin ne kadar ucuz (!)  olduğunu anlatmayacağım , bankacılar zaten her şeyin farkında. Kredi alanlar da toplam maliyeti hesaplatıp görüyor, ona göre alıyor sonuçta. Ne zaman ödenecek, nasıl ödenecek, hangi gelirle ödenecek ? Alan da veren de bunu düşünmüş olmalı . Bize söz düşmez.
Bize düşen, yine bu ucuz numaralar karşısında oturup neler olacağını izlemek. Başımıza gelecekleri bile bile beklemek.
Benim asıl şaşırdığım konu, bankacılık bu kadar ucuzlarken, bunun bedelini yine bankacıların ödüyor olması. Artan kredi talepleri ile fazla mesailere kalan onlar, evden çalışırken hedef üstüne hedef verilen onlar, yemeğinden kısılan, yol parasından tasarruf edilen onlar. Kullanılmamış yıllık izinlerini Corona tatili olarak evde dört duvar arasında geçirmeye mahkum edilen, gelecek yılların yıllık izinleri kullandırılarak kurumlara borçlandırılan yine onlar … Bu kadar fedakarlık ve baskı altında işsiz kalma korkusunu en çok yaşayan yine onlar.
Bu işte bir terslik var …
Bankaların bilançolarını okuyoruz, yazılan karları görüyoruz. Personel harcamalarının bankadan bankaya ne kadar değiştiğini biliyor, az personel ile çok kar yazmayı kar sayan, insanı bozuk para gibi harcayan, korona günlerinde bile kendini uyanık sanıp kural ihlali yapan ve bu yüzden  BDDK’dan kırmızı kart gören bankaları duyuyoruz. Üstelik çok ciddi tutarlardaki bu cezalar için bile “ bizim için önemli bir rakam değil, bilançoyu etkilemez ..” açıklaması yapabiliyorlar . Demek ki bu şartlarda bile çok kazanıyor bankalar , maşallah. Allah daha çok versin inşallah. Ne güzel, ne mutlu. Peki öyleyse bu “ işten çıkarma” söylentileri, çalışanları huzursuz eden bu görev değişiklikleri , yeni yeni sözleşmeler nereden çıkıyor ? Kimin icadı ? Çalışanların da müşterilerin de kafası karışık bugünlerde. İşler bu kadar kötüyken, faizlerdeki bu iyilik hali nereden geliyor ? Sonu nereye gidiyor ?
FİYATLAR ŞİŞTİ!
Geçtiğimiz günlerde ucuz kredi ile alınan konutların alıcılara ne kadar pahalıya patladığını gösteren bir tablo yayınladık Paramedya’da . Ayrıca 100 TL’nin son 20 yılda Dolar, Euro, Altın karşısında nasıl mum gibi eridiğini gösteren başka bir tablo daha. Rakamları okuyanlar gerçekleri görüyor. Zorla güzellik olsun diyerek düşürülen faizler talebi arttırıyor,  fiyatları şişiriyor, enflasyonu fırlatıyor, diğer taraftan işsizlik düşmüyor, görünüşe göre artıyor, alım gücü her geçen gün azalıyor. Bunları görmek için anket, istatistik yapmaya gerek yok , biraz dışarı çıkıp dolaşan, pazara, markete giden kişi gözlem yaparak durumu tespit edebiliyor .
Çölde serap görmüşçesine ucuz kredilere saldıranların susuzluğu dinecek mi bilmem ama suyu her geçen gün biraz daha ısınan ekonomimizin hepimizi yakıp kavurması ihtimalini düşünerek çok dikkatli, temkinli ve tutumlu olmalıyız . Zaman harcama değil saklama zamanı. Ucuz etin yahnisi yavan olur, ucuz kredinin taksiti yalan olur… Kredinin yanında mecbur tutulduğunuz ek sigorta , komisyon , zorunlu ürünlerin de maliyetini hesaplayın. Krediyi ucuza almadan önce, işinizin ve gelirinizin  garantisi olup olmadığını iyi düşünün. Bu da size eski bir bankacı tavsiyesi olsun.