Satamazsan sigortayı İstifaya imza at

Hanife Serter, bankacılık sektrörünü ayağa düşüren Bölge Satış yöneticilerini yazdı.  Hadi hadi hadi!!!
Sat sat sat…  Satamazsan sigortayı İstifaya imza at !
Bölge Amigoları ne iş yapar ?
Son dönemde farklı Bankaların farklı bölgelerinden ” Bölge satış koçları, yöneticileri , müdürleri vs.” kartvizit ünvanı her neyse … belli kişiler hakkında sürekli şikayetler alıyorum.
Bir tanesinin ( üç harflinin ) Anadolu 2. Bölgesi, tarım ağırlıklı çalışan bir diğer bankanın  Doğu bölgesi , bir diğerinin Ege Bölgesi… Marmara, İstanbul 1,2… Böyle uzuyor liste… İsimler belli. Hepsinin adı bende saklı. Hepsi mimli.
Hep aynı kişiler hakkında farklı farklı çalışanlardan gelen şikayet mesajları bunlar.
Şikayete konu olanlar Bölge Müdürleri değil bu defa . Onların uhdesinde iş yapan (!) satış amigoları… Bu Amigolar ne iş yapar diye düşününce tek gördüğümüz şey sabahtan akşama kadar yarım saatte bir attıkları mailler, mesajlar ve telefon aramaları …
Maillerde yer alan sahte nezaket ve üstü örtülü tehditler birebir telefon aramalarında şekil değiştiriyor . İmadan çıkıp doğrudan savrulan tehditlere dönüşebiliyor. Nezaket deseniz bazılarında hiç yok. Rica etmeyi bilmiyor , lütfen sözcüğünü hiç kullanmıyorlar. Bir de attıkları maillerde sözde  ” gaza getirme” amaçlı yazdıkları cümleler oluyor. İşin özünde verilen mesaj kabaca şöyle ;
“Hadi hadi hadi !!!
Sat sat sat !!!
Satamazsan sigortayı
İstifaya imza at !”

Ne güzel slogan değil mi ? Bir stadyumda sahada oynanan maçta, taraftarı olduğun takıma destek olmak moral vermek için hep bir ağızdan söylenen tezahüratlar gibi. Gaza getirici … Sanırım Bankaların futbolu ya da genel olarak takım oyununu seven erkek yoneticilerinin icadı bu pozisyonlar. Birileri çıkıp sahada oyun oynayacak… Birileri onlara kenardan taktik verecek. Başka birileri  maç boyunca her dakika tezahürat edecek. İyi bir pozisyonda alkışlayacak, ters giden bir şey olursa yuhalayacak… Böylece takım motive olacak, motive kalacak , adım adım başarıya yürüyecek. Sözde…
Ahhh hiç de öyle olmuyor işte. Bunlar hep o küçükken sokakta doyasıya maç yapmasına izin verilmemiş çocukların ilk dönem travmalarının sonucu olsa gerek. Aklı futbolda kalmış, ders çalışmaya zorlanmış, hasbelkader üniversite bitirmiş, yanlışlıkla kendini bankada bulmuş, yönetici olmuş, hala dürtüsel olarak aklı oralarda kalmış, ruhen büyüyememiş , çocuk kalmış tipler. Şimdi çalıştıkları bu alanı, bankayı bir futbol sahasına çevirip top koşturma telaşındalar. Orada bile sahaya inip top çevirecek, pas verecek , gol atacak ya da topu kaleden çıkaracak yeteneğe sahip olmadıkları için ancak tribünlerden bağıran çağıran, alkışlayan ya da yuhalayan satış amigoları bunlar.  Başka işleri yok.
Amigo dedim ama bunu söylerken gerçek takımların amigolarına da saygısızlık etmek istemem asla . Çünkü onlar bu işi büyük bir zevkle, fanatik şekilde, hiçbir karşılık beklemeden , özveriyle , takımlarına duydukları aşkla yapan, kendini bu işe adamış insanlar. Her birinin roman olacak hikayeleri var belki. Bizim banka amigolarının böyle bir hikayesi de yok. Tamamen boş işler peşinde olan kifayetsiz muhterisler. Yaptıkları işin gereksizliğinin farkında olan beceriksizler. Bankaların bu kadrolara gerçekten ihtiyacı var mı ? Varsa neden ? Bu konu mutlaka sorgulanmalı  ve artık bankalar sahayı tribünde çığırtkanlık yapanların yönlendirmesi ile yönetme basiretsizliğinden kurtulmalı . Bankacılık tribünlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Bu ciddiyetin farkında olmayan CEO’lar başta olmak üzere banka kadrolarında değişim şart.