Mutsuzluk makinası İnsan Kaynakları!

Usta bankacı ve Yaşam Koçu Hanife Serter bankaların ödüllü İnsan kaynaklarını yazdı. Kendi kendine gelin güvey olan banka insan kaynakları nasıl mutsuz personel yaratıyor
“Başkasının maaşını merak edenin ruh sağlığından şüphe duyarım .”
2000’li yılların başında bir bankayı baştan aşağı dizayn etmek üzere göreve başlayan kadronun IK’dan sorumlu müdürünün bu cümlesi ile başlamıştı “maaş bilgilerinin gizliliği”  kuralı.
Artık herkesin maaşı herkesten gizli olacak, herkes sadece kendi maaşını  bilecek , kimse kimseye söylemeyecek , söylerse bedelini (!) ödeyecekti. 
Sektördeki en düşük maaşları veren banka olmasına rağmen çalışanlarına “ emekliliğe kadar iş garantisi  “ vaad etmesi ile çalışan bağlılığı yaratmış olan o kurumda, o dönemde bu cümle çok da sorgulanmadı doğrusu . Hemen hemen her kademede sağlanan ücret iyileştirmeleri oldukça memnuniyetle karşılanıyor, gizlilik kuralına titizlikle uyuluyor, herkesin ruh sağlığı da şüpheye yer vermeyecek şekilde  test edilmiş oluyordu böylece. Bir üst yöneticinin takdir hakkını da kullanarak yaptığı maaş düzenlemeleri bile genellikle o yöneticinin “ hakkaniyet” duygusuna duyulan güvenden ötürü  sorgusuzca kabulleniliyor, pazarlama ve operasyon kadroları arasında meydana gelen ufak tefek farklar da  “ ama onlar dışarıda daha çok koşturuyorlar “ açıklaması ile geçiştiriliyordu . 
DÜŞÜK MAAŞA RAZI OLMAK!
Yıllarca “ en düşük” ücretlere razı olarak çalıştırılmışların maaşlarda diğer bankalara “ yakın” iyileştirmeler yapılacağını duymaları bile motivasyonu arttırmaya yetiyordu. Sonunda hakkını alacağına inanıyordu herkes. Bazı yan haklar, ek ödemeler bir bir eritilirken maaş tarafında görülen artışlar (!) gözleri boyamaya yetiyordu o dönem. Aynı dönemde “ performans değerlendirme  “, “satış primi”,ödüllü kampanyalar “ , “ hedef kartları “, “ iş birimleri “ ,“ otellerde yıllık motivasyon toplantıları “, “ İstanbul’da lüks otel konaklamalı eğitim organizasyonları”  gibi yenilikler de hızla hayatımıza girerek  başımızı döndürüyordu. Her şey çok hızlı oluyor , neler olduğunu düşünmeye , anlamaya bile fazla zaman kalmıyordu doğrusu. Herkes işinin, hedefinin peşinde yapabileceğinin en iyisini yapıp karşılığını maddi manevi alma derdindeydi. Sistemin buna göre “yeniden” dizayn edildiğine inanıyor ve var gücü ile çalışıyordu herkes. 

Yıl 2021... Bilindiği üzere artık günümüzde “ruh sağlığı yerinde” bir bankacı yok denecek kadar az. Bundan dolayı olsa gerek Bankacılarda bir merak bir merak… Acaba yan masamda oturan, benimle aynı işi yapan, aynı süredir bankada çalışan arkadaşımın maaşı ne kadar ? Bankacılar bunu soruyorsa elbette bir sebebi var . Aradan geçen yirmi yıllık sürede bu IK süreçleri o kadar dejenere oldu ki… Terfiler , zamlar, işten çıkarmalar , hedefler , fazla mesailer … IK’ların sorumluluğunda yürüyen tüm bu işlerdeki hakkaniyet , adalet yaklaşımı sorgulanır durumda. Yaşanan olaylar, görülen örnekler Bankacıları buraya doğru adeta itti. Artık bir Bankanın en üst seviyedeki IK GMY’si bile inandırıcı olmaktan çok uzak bulunarak bu konularda sorgulanabiliyor. Yeni nesil bankacılar bunları açık açık sormaktan artık çekinmiyorlar ve çok daha şeffaf ve adaletli ücretlendirme talep ediyorlar . Bizim gibi toplumlarda , bu tür “ gizlilik” olan yerlerde işlerin nasıl yürüdüğünü onlar da  çözdü çünkü artık . Kişisel “ yakınlıklar” , ortak çıkarlar , “aynı dili “ konuşanlar, birbirine daha “ sempatik” görünenler vs. vs. gibi yüzlerce “ ölçülemez “ , subjektif etki altında karar verme yetkisi olan yöneticilerin çalışanlara biçtiği değerler artık büyük bir çoğunluğu mutlu etmiyor . Zaten çok düşük seviyelere gerilemiş olan ücretlerde bir de bu tür kişisel yaklaşımlarla ortaya çıkan farklılaşmalar çalışanların midesini bulandırmakta. Adalet duygusunun olmadığı, hissedilmediği  yerde kendini güvende hissetmek çok zor. Belki de bu yüzden  artık çok sayıda kişi haklarını alarak çıkıp gitmek istiyor bu sektörden. 
GURUR DUY(!)
Ödüllü IK’lar bu eserleri ile de gurur duyuyorlar mıdır acaba ? Sahi hangi üstün başarılarından dolayı ödül almıştı en son bu IK’lar ve bu ödüllere acaba kimleri inandırdıklarını sanıyorlar ? Çalışanlar inanmıyor , müşteriler ilgilenmiyor , yeni mezunlar umursamıyor. Sanırım artık kendi kendilerine gelin güvey oluyor IK’lar bu ödüllerle… Bu kadar “ mutsuz” çalışan yaratmak gerçekten “ olağanüstü bir performans” istiyor. 

Şimdi yıllar önce maaş gizliliği için söylenmiş o sözü biraz değiştirip IK’lara iade etme zamanı geldi sanırım… “ Çalışanlara ücretler ve terfiler  konusunda şeffaflık sunmayan IK’nın  onurundan da ödülünden de şüphe duyarım. ”