Bankacı annelerin haklı isyanı!

Usta bankacı ve Yaşam Koçu Hanife Serter bankacı anneleri yazıyor: Bu sektör neden bu kadar insanlıktan uzak şekilde yönetiliyor?
9 Mayıs Anneler Gününde Paramedya’da “Bankacı Anne olmak ne demek ?” diye sorduğumuz binlerce kadından gelen yorumlar sektörde yaşanan acı gerçeği apaçık gözler önüne serdi.
Bankacı annelerin haklı isyanını okurken bir kez daha “ bu sektör neden bu kadar insanlıktan uzak şekilde yönetiliyor ?” diye sormaktan geri duramadık. Elbette  diğer sektörlerde de benzer zorlukları yaşayan anneler var. Örneğin sağlık sektörü çalışanları da özellikle son dönemde “çocuğuna hasret “ kalarak çalışmak zorunda olmanın sıkıntısını yaşıyorlar. Pandemi sürecinde “ hayat kurtarmak “ amacı ile buna mecbur kaldıklarından bahsediyorlar. İşin acı tarafı Bankacılık sektörü ben bu sektörü bildim bileli olağanüstü hal olmaksızın Bankacı annelere bu sıkıntıyı sürekli yaşatıyor …Bankanın işleri bir kadının anneliğinin gerektirdiği tüm acil işlerin bile önüne geçiyor. 
Paramedya’da dertleştiğimiz kadınlardan sık sık şöyle mesajlar alıyorum ;
-Yıllarca işim, kariyerim aksamasın diye evlenmedim, çocuk düşünmedim şimdi de yaşım geçti …
-Kariyerimde çok iyi bir noktaya gelmiştim, artık geleceğimin güvende olduğunu, kendimi ispatladığımı  düşünüyordum ama hamile kaldıktan sonra her şey geriye gitti, sonunda kariyerim de bitti …
-İşe başlayalı  henüz çok fazla zaman olmadı ama hamile kalanların ve çocuk doğuranların yaşadığı zorlukları gördükçe gözüm korkuyor … 
-Kadınların toplum hayatında ve çalışma hayatında yaşadığı zorluklar farklı ülkelerde farklı yönleri ile gündeme gelirken ülkemizde kadınların en yakınları tarafından maruz kaldıkları ve hayatlarını karartan hatta bitiren  şiddet olayları tüm sorunların önüne geçiyor. Bunları düşünmekten , konuşmaktan çoğu zaman kadının iş hayatındaki haklarını savunmaya sıra bile gelemiyor. İşi olan, eşinden “ fiziksel “ şiddet görmeyen  kadın önemli bir aşama kaydetmiş , hiç blr şeyden şikayet hakkı olmayan “keyfi yerinde, tuzu kuru “ kadın olarak etiketleniyor.    Yine de her kadın kendi yaşadığı zorlukları kendi biliyor ve bunlarla çoğu zaman  tek başına mücadele etmek zorunda kalıyor .
Ülkemizde kurumsal ya da kurumsal olmayan işyerlerinde kadınların yaşadıkları zorluklar çok değişmiyor aslında. Kadın olmak başlı başına kariyer için ciddi bir mücadele gerektiriyor . Evlenmek, çocuk doğurmaya niyet etmek bile kariyerde bir kırılma bir kopma yaratabiliyor. Özellikle az insanla çok iş, düşük maaşla yüksek performans bekleyen özel sektörde kadın çalışan olmak oldukça yıpratıcı . Hem fiziksel olarak hem de ruhen yorulan kadınların önemli bir kısmı bir süre sonra farklı sağlık sorunları ile boğuşmak ya da psikolojik destek almak zorunda kalıyor.  Tüm bu zorluklara rağmen bu sektörde çalışmaktayken aynı anda anne olmayı da seçen kadınlar İçin ise çok daha farklı bir süreç başlıyor . 
Bakın Paramedya takipçisi Bankacı anneler bu zorlukları nasıl sıraladı ;
-Çocuğumu günde iki saat görebiliyorum. Onun da bir saati iş stresimi ona yansıtmakla bir saati de vicdan azabı çekmekle geçiyor .
-Çocuğumun hiç bir özel gününde, okulun ilk gününde , karne gününde, okulda gösterisi olduğu günlerde bile yanında olamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Yöneticimden bunlar için izin almak imkansız. 
-Evden çalışırken odaya gelip kolumu çekiştiren küçük oğlumu diğer odaya gitmesi için zorlarken içim parçalanıyor 
-Çoğu zaman işten çıkıp eve ulaştığımda ve sabah evden çıkarken küçük çocuğum uyumuş oluyor, onu sadece uyurken sevebiliyorum.
-Çocuğum 4 yaşına kadar bana “abla” dedi…Büyüdüğünde de anne ben seni küçüklüğümde hiç hatırlamıyorum dedi…
-Ameliyat nedeniyle Hastanede yatan çocuğumu anneannesine emanet ederek sabah işime gitmek zorunda kaldım, refakatçi raporu kabul edilmiyor dedi kurumum.
-Çocuğuma bakıcı bulmakta çok zorlandım, Bankacı olduğumu söylediğimde “işten geliş saati belli olmaz” diyerek kabul etmedi bakıcılar. 
-Çocuğunu kreşten en son alan anne oldum hep. Öğretmeni ile birlikte kapıda beni bekleyen kızım her sabah “ anne bugün geç kalma ne olur” derken içim sızlardı.
-Çocuklarımızın geleceği için çalıştığımızı düşünürken onların büyümelerini kaçırıyor olmak çok üzücü . İlk adımında, ilk konuştuğunda  bile yanında hep bakıcısı vardı. Ben göremedim.
-Şubedeki tek anne olarak mesai saati bitişinde çıkmak istediğimde bile “ erken çıkıyorsun” muamelesi görmek çok yıprattı. Sonunda ikale ile işten ilk çıkarılan ben oldum.
-Yöneticim uzak şubeye tayin ile tehdit ettiği için süt iznimi kullanamadım…
-Çocuğunu yalnız büyüten bekar bir anneyim, yöneticim bunu sık sık hatırlatarak beni yapmak istemediğim işlere zorluyor ve İkale ile tehdit ediyor. 
Bunlar gibi daha yüzlerce şikayet geldi dün Paramedya’ya. Ama bunlardan  bile daha acı olan bir serzeniş vardı ki “ gerçekten bu iş için buna değer mi ?” dedirtti .
“Bankacı annelerin yaşadıklarını gördükçe aile kurmaya ve çocuk doğurmaya korktuğum için şimdi ne ailem ne de çocuğum var. Artık yaşım da geçti. Üstelik tüm bunları feda ederek sürdürmeye çalıştığım kariyerim de bitmek üzere. “…
Yıllarca bu sektörde bu zorlukların hemen hepsini yaşayarak çalışmış ve bir çok kadına yaşatıldığını gözlemlemiş , birlikte çalıştığı kadınlara da yaşatmamak için elinden  geleni yapmış eski bir yönetici olarak tüm Bankacı Annelerin gününü özel olarak kutluyorum. Onların annelik performansı tüm ölçme ve değerlendirmelerin ötesinde “ olağanüstü performans “ niteliğinde olup çocukları tarafından sevgi ve minnetle ödüllendirilecektir eminim yıllar sonra bile…