Hanife Serter

Hanife Serter bankacıların isyanını yazdı: Sömürgeci Bankacılık!

Son üç yıldır yönettiğim ve bugün 30.000’den fazla ( yerli, milli, organik ) takipçiye sahip olan Paramedya Instagram hesabında her gün yüzlerce bankacı ile bizzat dertleşme imkanı buluyorum. Gönderdikleri mesajlarla yaşadıkları sorunları aktaran bankacılardan en çok duyduğun 10 cümleyi söyle deseler hiç düşünmeden şunları sıralayabilirim ;

1-Geçinemiyoruz

2-Karın tokluğuna çalışıyoruz

3-Emeğimizin karşılığını alamıyoruz

4-Hedef baskısı altında eziliyoruz

5- Uzun mesai saatleri boyunca soluksuz çalıştırılıyor, 2-3 kişinin yapacağı işi tek kişi olarak yapıyoruz.

6-Yöneticinin egosunu çekiyoruz Anne babamızdan duymadığımız azarlara dayanmak zorunda kalıyoruz.

7-Sorunlarımızı çözen blr IK ya da sendika yok.

8-İşsiz kalmaktan korktuğumuz için ses çıkaramıyoruz .

9-Çok mutsuzuz, yaşama sevincimizi kaybettik .

10-Haklarımızı verseler hemen ayrılırız.

Bu cümleleri son üç yılda on binlerce kez okuduğuma yemin edebilirim. Hikayelerde İsimsiz olarak yaptığım paylaşımlar nedeniyle takipçiler de çoğuna şahittir.

Finans dünyasının can damarı olan bankacılık sektöründeki bu olumsuz çalışma koşulları özellikle bankalarımıza yabancı sermeyeli ortakların gelmesi sonrası son 10-15 yılda yoğun şekilde artmıştır. Sektörün lideri durumundaki yüzde yüz yerli ve milli özel bankamız olan İş Bankası ise bu konularda şikayet almadığım nadir bankalardan biridir . Pek çok özel banka piyasa koşulları gereği karlılığı koruma ve arttırma amacıyla dijitalleşmeye ağırlık verirken bunun yanısıra şube kapama, personel azaltma, hedefleri yükseltme , personel üzerindeki baskıyı arttırma ( Mobbing ) gibi uygulamaları da devreye sokarak büyümeyi hedeflemektedir . Tüm çabalarına rağmen lider konumunu koruyan İş Bankasının rakamlarına yaklaşamamaları ise oldukça manidardır. Yabancı sermayeli bankaların ülkemizde elde etmeyi hedefledikleri karlılık uğruna yaptıkları bu uygulamaları kendi ülkelerinde aynı şekilde yapamadıkları da ayrı bir gerçektir .

Bankacıların yaptığı bu şikayetleri okurken aklıma sık sık çocukluğumda izlediğim “ kölelik “ ile ilgili TV dizileri gelir . 80’li yılların başlarında ve ortalarında tek kanallı televizyonda herkes tarafından ilgi ile izlenen bu dizilerden biri Amerikan yapımı Kökler ( Roots) Köle Kunta Kinte’nin hikayesidir. Blr diğeri ise Brezilya yapımı pembe dizi Köle Isaura’dır. Çocuk aklımla bile insanın insana yaptığı “ köle “ muamelesinin iğrençliğini ve bunun karşılığında kölelikten kurtulmak için verilen acı ve gözyaşı dolu onurlu mücadelenin değerini anlayabildiğimi hatırlıyorum. Her ikisi de döneminin en çok izlenen dizileri olarak tarihe geçmiş, milyonlarca insana özgürlüğün değerini ve önemini hatırlatmışlardır.

Bugün yine İnstagram hesabında Yabancı sermayeli bankaların ve onları taklit etmek uğruna onlardan aşağı kalmayan bazı yerli sermayeli bankaların bu az şube, az personel , çok iş, çok hedef, çok baskı ve düşük ücret politikası ile yaptığı bankacılığın “ Nasıl bir bankacılık ?” olduğunu “ sorduğum soruya verilen en popüler cevap “ Sömürgeci bankacılık ve modern kölelik “ cevabıydı. Binlerce bankacı hep bir ağızdan bunu haykırdı adeta .

Hem ülkemiz çalışanlarını hem de ülkemiz müşterilerini adeta sömüren bu anlayışa seve seve hizmet eden eli kamçılı acımasız kahya rolünü kimlerin oynadığını söylemeye gerek var mı bilmem ? Bankacılar bu sorunun da cevabını en net bilenler ve gerekirse yine hep bir ağızdan haykırabilecek olanlardır . Ülkemiz kaynaklarını , çalıştırdığı ülkemiz insanı aracılığı ile yine ülkemiz insanının cebinden alıp başka ülkelerdeki kendi cüzdanına koyan bu sömürgeci zihniyet bakalım daha ne kadar bu eziyeti sürdürecek ? Kölelerin dizilerde ulaştığı “ Mutlu Son” bir gün bankacılar için de gerçek olacak mı bakalım ? Kendini “ köle” gibi hisseden bankacılara tavsiyem bu hafta sonu oturup “ kölelik” ile ilgili umut veren , kurtuluş hikayesi içeren bir film izlemeleri. Hangi dönemde geçerse geçsin sömürgeciliğin ve köleliğin şartları da, mantığı da , ondan kurtuluş yolları da aynıdır . İzlerken herkesin olaylarla kendi yaşadıkları arasında bağlantılar kurup kendine has dersler çıkaracağına ve kurtuluşa dair ilham alacağına eminim. Direnciniz bol olsun. Kurtuluş yolunda herkese bol şans.