Hanife Fişek

Bankacılık Sektöründe Maaş Zamları Yüzde Kaç olmalı ?

Aralık ayı itibariyle ülkemizin farklı sektörlerinde çalışan işçi ve memurların gündemi asgari ücrete yapılacak zam oranına ve EYT ile ilgili çıkacak karara kitlendi . Bizler de farklı kurumlarda farklı görev ve pozisyonlarda çalışmakta olan onbinlerce bankacının adeta buluşma noktası olan Paramedya İnstagram hesabında sık sık bu konuları değerlendiriyoruz takipçilerimiz ile birlikte. Her gün gelen yüzlerce mesajın ana konusu Bankacılık sektöründe genel olarak yaşanan “düşük gelir, yüksek hedef “ çıkmazı ile ilgili .

Ülkemizin her açıdan en karlı, en başarılı, en kurumsal, en sürdürülebilir sektörü olan bankacılıkta, ortalama maaşlar ne yazık ki çalışanları tatmin etmekten uzak seviyelerde. Maaşları önceki yıllara göre asgari ücrete oranı, dolar cinsinden karşılığı, çeşitli yan hakları, primleri vs. ile karşılaştırıldığında, bankacılar reel olarak resmen fakirleşmiş durumdalar . 5,10,15 hatta 20 yıldır bu sektörde finans işçisi olarak çalışmakta olan tecrübeli personellerin aldığı maaş tutarlarının bazen “ inanılmaz” derecede düşük seviyede olduğu görülüyor . Yapılan işe, kurumdaki kıdeme, lisans/yüksek lisans vb eğitim seviyesine, alınan sertifikalara rağmen çalışanlar arasında çok fark olmaksızın herkese “ düşük maaş politikası “ uygulandığı izlenimi doğuyor . Yapılan işin niteliği gereği finansal sırların korunmasını, saklanmasını, müşteri ile yapılan yüzlerce işlemin hukuka uygun, mevzuata uygun şekilde tamamlanmasını gerektiren, hizmet sektörünün her türlü zorluğunu ve hassasiyetini içeren, operasyonel açıdan da çalışanlara önemli yükler yükleyen , hedef, performans baskısının en ağır şekilde yaşatıldığı “ bankacılık, finans, sigorta ..” sektöründe çalışanlar sık sık “ bu maaşlara bu iş yapılmaz “ diyerek isyan ediyor . Bankaların tazminat ödeme zorunluluğu nedeniyle işten çıkarmaktan imtina ederek, bezdiri altında çalıştırmaya ve dolaylı olarak da istifaya zorladığı bir çok çalışan , tazminatını almadan gitmemek için bu baskıya rağmen direnmeye devam ediyor . “Sessiz istifa” modunda çalışıyorum diyenlerin sayısı da her geçen gün artıyor .

Banka üst yönetimleri ve IK’lar bu durumu biliyor, görüyor ancak tatmin edici somut adımlar atabilen henüz yok. Çalışan tarafındaki bu kadar memnuniyetsizliğe rağmen durumu biraz olsun düzeltmek için acaba kurumlar neyi bekliyor ? Yüzde beşyüze varan karlılık açıklamalarının yapıldığı bir yılda da olmazsa bu düzeltme ne zaman olacak ?

Milyonlarca çalışan Asgari Ücret komisyonundan çıkacak kararı bekleyedursun, biz Paramedya takipçisi onbinlerce bankacının Bankalarından talep ettiği asgari ücreti bir kez de buradan ilan edelim .

Bankacıların bu sektörden ortak talebi , bir bankada en düşük görev seviyesinde, en yeni işe girmiş çalışan için “ taban” ücretin en az asgari ücretin 2 katı kadar olması yönünde . İşin niteliği, sektörün özelliği, çalışanların görev ve sorumlulukları açısından hakedilen minumum ücret bu seviyede olmalı . Bunun üzerine kıdeme ve görev tanımına göre uygun ve adil oranlarda artışlar yapılmalı. Bu ücretler kurum bazında herkese açık ve şeffaf olmalı . “Gizlilik” adı altında keyfi zamlardan vazgeçilmeli. Performansa dayalı ek ödemeler bu temel tutarlar üzerine yine SMART hedeflere uygun şekilde şeffaf olarak dağıtılmalı . Bu sektör çalışanları bunu gerçekten hakediyor. Kendilerini zincir market çalışanları ile kıyaslamak ve onlara özenmek zorunda kalmadan, adil bir ücretlendirmenin yapıldığı kurumsal yapılar içinde işine gönül rahatlığı ile gitmenin huzurunu yaşamak istiyor artık.

Pandeminin yorduğu, enflasyonun üzdüğü, adaletsizliğin bezdirdiği bu çalışma ortamında bankacılar, kurumlarından bu “ düzeltme hareketini “ samimiyetle bekliyorlar artık. Yıl boyu hedeften hedefe koşturulan bankacıların yeni yılda kendileri için koydukları ilk hedef bu. Ya adil bir gelir, ya sessiz istifa. EYT de çıkarsa… kartlar yeniden dağıtılır.